Alternatif gayrimenkul yatırımları üzerine
Onur İLHAN - ECE Türkiye Proje Yönetimi AŞ İş Geliştirme Müdürü
TÜİK verilerine göre 2018’in ilk dokuz ayında yapı ruhsatı alınan yeni inşaat alanı bir önceki yılın aynı dönemine göre %55 oranında azalmış. Bunun makroekonomik senaryolar ile bir neden-sonuç ilişkisi içinde olduğunu söylemek ve “üretime yatırım yapılmaması” üzerinden bir sistem eleştirisi yapmak her zaman mümkün. Ancak konu sadece büyük resim ile ilgili değil. Zira TÜİK verilerinde de görüldüğü üzere, yapı ruhsatlarının ezici bir çoğunluğu yine konutlar için alınmış. Bu, Türkiye gayrimenkul ve inşaat ekosisteminin ivedilikle çözmesi gereken asıl sorundur.
Artık stratejik yatırımlar döneminin başlaması ve orijinal fikirlerin öne çıkması gerekiyor. Zira ülke verilerinin düzelmesini beklemek ve sonrasında aynı iş yapış şekillerini devam ettirmek bu sefer yeterli olmayacak. Sektörde bir Rönesans yaşanması tabii ki yazıldığı kadar kolay değil –hele de bu değişim sürecinde kurumsallaşma yönünde adımlar atılamaz ve kapsamlı sektör standartları oluşturulamazsa.
Kabul etmek gerekir ki, yatırım geri dönüş oranlarında eski günleri mumla arıyoruz ve bu durumu tersine çevirebilecek sihirli bir değneğimiz de bulunmuyor. Ancak binlerce yıllık beşeri gelişim ve etkileşim süreçlerinin sonucu olan yapılı çevremizin, insanlık için olmazsa olmaz bir şey olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Kentlerimiz, tüm sorunlarına rağmen daha önce hiç olmadıkları kadar güçlüler ve büyümeye devam edecekler. Bu da gayrimenkul sektörünün paydaşları açısından hikâyenin henüz bitmekten çok uzak olduğunu gösteriyor.
Diğer yandan, alternatif gayrimenkul yatırımı dendiğinde aklımıza hep alışveriş merkezlerini, klasik ofis veya otel projelerini getirmekten de kaçınmamız gerekiyor. Bunlar alternatif değil, oldukça ana akım çözümler ve arz-talep dengesindeki bozulmadan en az konutlar kadar negatif etkilenmekteler. Alternatif gayrimenkul yatırımları, bir nişe ya da büyümekte olan bir yaşam tarzına yapılan yatırımları kapsar. Bunlar formatın kendisine değil, hizmet ettiği kitleye ve o kitleye yaşatacağı deneyime odaklanan yatırımlardır. Arkalarında yatan sebep de aslında basittir; sayıca az ama maliyet açısından değerli şeylere sahip olmak için onlarca yıl çalışma fikrinin yerini, sayıca fazla ve çok çeşitli deneyimleri erken yaşlardan itibaren yaşayabilme fikrinin alıyor olması.
Mesela turizm kökünden değişiyor. İsteyenin bir gün konakladığı, isteyeninse aylar boyunca yaşadığı, ortak alanlarında sürekli yapılan etkinliklerle bir topluluk hissi yaratan ve sadece kafe veya çalışma alanı olarak bile kentteki tüm benzer fikirli insanları bir araya getirme gücüne sahip yaşam merkezleri ortaya çıkmaya başladı. İnternetin insan hayatının merkezine oturmasının kaçınılmaz bir sonucu olarak oda-kahvaltı konseptinin tarihinde ilk kez bu kadar zorlandığını görüyoruz.
Aynı konu, organize perakendenin de gündem maddelerinden. İnternet çağı ile birlikte çoklu-kanal deneyiminin yükselişi, perakendecileri ve ticari gayrimenkul geliştiricilerini de köklü değişiklikler yapmaya zorluyor. Artık projelerini sadece bir mağaza ya da mağazalar bütünü olarak düşünemezler. Tüm satış ve etkileşim kanallarında aktif olan bir platform oluşturmak ve paydaşlarının edilgen konumdan etkin konuma geçmelerine izin vermek zorundalar.
Neticede, şu an duruma uyum sağlama ve bir sonraki aşamaya geçme zamanıdır. Bunun için de doğru profesyoneller ile doğru projeler geliştirmeye odaklanmak gerekiyor. Diğerlerinden farklı projeler geliştirmenin vereceği hazzı ve bunun firmalarımıza uzun vadede katacağı büyük değeri artık görmek durumundayız.