“Alparslan 2 yıllar önce bitirilemez miydi?”

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

 Garanti Anadolu sohbetinde Muş’u anlattığım dünkü yazımda Türkiye’nin en büyük iç ovası olan Muş ovasından yeterince yararlanılamadığını, yararlanılmasının 2018-19 yılında tamamlanacak Alparslan-2 barajı sonrası olacağının altını çizmiştim. 4-5 yıl kadar önce gittiğimde de barajın bitirilip devreye girmediği için, ovayı bahar başlangıcında basan suyun, ovadan verim alınmasını ve sağlıklı hayvancılık yapılasını önlediğimi öğrenmiş, o dönem kaleme aldığım yazımda bundan söz etmiştim.

Dün bir dost okurum beni arayarak o yazımı hatırlattı. “Üstünden bunca zaman geçmesine karşın barajın bitirilememesini nasıl değerlendiriyorsun? Doğu’ya Muş’a ilgisizlikten mi kaynaklanıyor? Alparslan-2 yıllar önce bitirilemez miydi”diye sordu. 

Soruya yanıt vermek için  bazı konuları araştırdım. Muş Ovası ne büyüklükte, Türkiye ekilebilir tarım alanlarında durum ne, Alparslan-2 Barajı'na kamu dışından kaynak aktarılması söz konusu olabilir miydi?

Bu konularla ilgili elde ettiğim bilgileri şöyle özetleyebilirim:

Muş Ovası 3. Jeolojik çağda çökme ile oluşmuş, zamanla üstü alivyonlarla kaplanmış 1.706 kilometre karelik bir ova. Etrafı dağlarla çevrili ovanın uzunluğu 80 kilometre, genişliği yer yer değişiyor. 10 ve 39 kilometre. Ovada sorun yaratan konu bahar aylarında çevre dağlarda eriyen karların sularının  ovayı kaplaması. Alparslan-2 barajı bunun için  bir ıslah ve enerji üretim projesi olarak gündeme alınmış. 2013 yılında Enerjisa ile yapım anlaşması imzalanmış. 200 MW’lık baraj 714 milyon Kwh’lık enerji üretecek ve Karasu Nehri'nin ıslahı ile ovayı su basması önlenirken 78 bin 210 hektar sulanabilir alan tarıma açılacak. Özel sektörün devreye girmesiyle hem elektrik üretimi hem de ovanın tarım ve hayvancılık yararına açılması umudu ortaya çıkmış durumda. O nedenle başlıktaki soruya bir anlamda kamunun yeterli kaynak aktaramadığı baraj yapımını özel sektörün devralması ile cevap vermiş oldum. 

•TZOB’un verdiği bilgiye göre son 15 yılda Türkiye’de ekim alanları yüzde 14.4 azalarak 18.2 milyon hektardan 15.6 milyon hektara gerilemiş. Nadasa bırakılan alanlar da 5.1 milyon hektardan 4.1 milyon hektara düşmüş. Meyve ve içecek bitkilerinin alanı ise 3.2 milyon hektar. Tarım uzmanları Türkiye’de üreticilerin ürünlerinin değer bulamadığı için bir çok bölgede üretimden vazgeçtiklerini iddia ediyorlar. Üretim alanındaki fiyatlarla tüketim alanındaki fiyat farkları birçok ürün açısından bugünlerde de tartışma konusu. Bir yandan patates fiyatları tarlada değer bulmazken, markette ateş pahası fiyatla satılıyor olması bugünlerin önemli tartışma konusu.

Türkiye,  tarım alanlarını ve meraları yeniden değerlendirmek durumunda. Ekimden vazgeçilen alanlar ve kamu arazilerinde ekim yapılabilmesi yolunda projeler geliştirebilmelidir. Bir dönem GAP’ta geniş ekim alanlarının talep eden Suudi Arabistanlı ve İsrailli firmaların ekim için kiralanma istekleri  konusu tartışma gündeminde yer almıştı. Belki bu tür kiralamalar yapılabilse hem ekilmeyen alanlar ekime açılacaktır. Hem de buradan elde edilen gelirler, başka tarım yatırımların kullanılabilecektir. Örneğin GAP’ta ekim alanları kiralanabilse ve oradan alınacak gelir Alparslan 2’nin inşasına aktarılabilseydi, biz yıllar yılı Muş ovasından yararlanamayan yöre insanın sorununa daha erken yanıt verip, Muş ovasını bereketli kılabilirdik. Dün olduğu gibi bugünde kaynak artırıcı böyle projelere ihtiyacımız olduğunu unutmamalıyız...
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar