Almanya’nın “Fakir”ini aldı şampiyonlar ligini hedefe koydu
Fakir, H. Wilhelm Kicherer tarafından 1933 yılında Almanya Stuttgart’ta kuruldu. Fakir Elektrikli Ev Aletleri bugün dünyada 106 ülkede satışa sunuluyor. Buraya kadar her şey çok normal… Bizim için önemli öykü bundan sonra başlıyor. Bu kendi alanında “özel” Alman şirketi ve markası, Saruhan Şirketler Grubu tarafından bundan 12 yıl önce adeta sessiz sedasız satın alındı… İki grubun yaklaşık 20 yıla yakın süren iş birliği onları bu noktaya taşımıştı. Saruhan Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Zeki Saruhan, “Fakir’i sadece bir markamız olsun diye satın almadık. Türkiye’de ilk üç hedefimizi gerçekleştirdik. Şimdi ise global Fakir markamızla şampiyonlar liginde olmak ve dünyada bu sektör içinde ilk 10 arasında yer almayı hedefliyoruz” diyor. Türkiye’den yurt dışında global marka alma konusunda en az duyulan ve ayrıntıları çok bilinmeyen bu öyküyü ve yeni hedefleri ilk defa grubun başkanı Ali Zeki Saruhan ve kardeşi yönetim kurulu üyesi Necati Saruhan’ın anlatımıyla sizlere aktarıyorum.
Bir aile şirketi olarak Almanya’da 1933 yılında kurulan Fakir, Almancada aile anlamına gelen Familie ve kurucusunun soyadı Kicherer’in birleşmesinden doğmuş. Ürün teknolojisi ve ürün yelpazesiyle başta Almanya pazarı olmak üzere çok köklü bir marka… Bu köklü marka tam 12 yıldır Türkiye’nin de önemli aile şirketlerinden Saruhan Şirketler Grubu’nun bünyesinde… Üstelik ürünlerin büyük kısmının üretimi Türkiye’de yapılıyor. Onlar arasındaki işbirliği belki biliniyor ama belki çok az kişi Alman “Fakir”in artık bir Türk grubuna ait olduğunu biliyordur. Çok uzatmayacağım bu güzel öykünün temel dönüm noktalarını sizinle paylaşıyorum. Önce grubuptan başlayalım. Ali Zeki Saruhan anlatıyor: “1950 yıllarda dördüncü Vakıf Han’da tekstil makineleri, endüstriyel dikiş makineleri getiren bir firmanın ikinci jenerasyonuyuz. İthalatı ve dünya ticaretini büyüklerimizden gördük. Döviz tahsisli dönemlerde Türkiye ekonomisinde mal tedariğinin çok zor olduğu dönemleri yaşadık. 5 erkek 4 kız, 9 kardeşiz… 1980’li yıllarda dışa açıldığımız Özallı dönemlerde yatırım yapmak için yeni sektörleri araştırmaya başladık. Dünya çok değişmişti… Teknolojiyi iyi kullanan firmaların bununla hızlı büyüdüğünü görmüştük… “
Fakir ile ilk tanışma Nilco’da
İşte ailenin sonradan kaderinde etkin olacak Fakir ile tanışma bugünlerde oluyor. Ali Saruhan şöyle anlatıyor: “Türkiye’de eksik teknolojileri, sektörleri ararken endüstriyel temizlik makineleri üreticisi Nilco’yu gördük. Bu Fakir’in bir yan kuruluşuydu. Almanya’da güçlü bir şirketti, teknolojisi çok iyiydi. İthalata başladık ve kısa sürede büyüdük… Bu dönemde turizm sektörü büyük bir büyüme içindeydi… Bütün kıyı şeritleri otellerle doluyordu. Biz aynı dönemde, bu sektörün gelişmesi makine ve kimyasal temizleyiciler, deterjanlar konusunda bizim satışlarımıza yansıdı… 1996 yılında bir fabrika yaptık Çorlu’da… Burada hem Fakir ürünlerini hem Nilco’yu üretmeye başladık. Aynı zamanda 1990 yılında kimyasal ürünler fabrikasını kurmak için planlar yapmaya başladık. Çünkü baktık ki, temizlik makineleri ile temizleyici kimyasal ürünler etle-kemik... 2000 yılında açtığımız kimyasal fabrikamızdan, deterjan hammaddesi üreten fabrikamızdan uluslararası pek çok firmaya ihracat yapıyoruz. Kazandığımız her parayla fabrikalarımıza bir tuğla koyduk. Arkamızda bir Alman teknoloji gücü vardı. Bu bizi üretici haline getirdi. Bize üretmeyi öğretti. Ürettiklerimizi daha sonra Almanya’ya da göndermeye başladık. Onların ihracatlarına da ürün verdik. Onlardan Almanya terbiyesi ile çalışmayı da öğrendik. Bu da önemli bir know how oldu. Onlardan aldığımız çalışma prensipleri bizi başarıya götürdü. Onlardan aldığımız kaliteden ödün vermeme prensibi vardı”.
Halı yıkamayla gelen büyük çıkış
Temsilcilikten üretime geçişi özetledik ama atlamamamız gereken ayrıntılar var. Örnek bir “halı yıkama makinesi” macerası… Dinleyelim: “Biz Nilco ile devam ederken, Fakir yani ana kuruluş da elektrikli küçük ev aletlerinde önemli teknolojilere ve ürünlere sahipti… Avrupa’da bu ürünler büyük kabul görüyordu. Biz önce bu ürünlerin temsilciliği ile başladık. Fakat burada özellikle 1990 yılında endüstriyel makineler arasında “halı yıkama makinesi” dediğimiz ve o günün devrim niteliğindeki bir ürünü bulunuyordu. Ev kullanımına da yönelik bu ürün bizim markamızın tanınmasına, bilinirliğin üst düzeye çıkmasını sağladı. Biz yaklaşık her yıl önemli miktarda, 100 bin adetlerde ürün satarak 5 yılda 1 milyon eve girdik. Bize bu ürün bilinirlik yanında, hizmet kalitemizin test edilmesi, bayilik zincirinin oluşmasını sağladı… Müşteri memnuniyetimiz üst düzeye çıktı. 1990-95 yılı en hızlı çıkış dönemlerimiz oldu”.
Satın alma nasıl gerçekleşti
Ali Zeki Saruhan satın alma sürecini ise şöyle anlatıyor: “Almanya’da ikinci jenerasyon vardı yönetimde. Biz daha sonra Almanya’nın yapmadığı ürünleri yapmaya başladık. Özellikle Ortadoğu’ya onlara marka bedeli ödeyerek satmaya başladık. Almanya siz bu işleri bizden daha iyi beceriyorsunuz demeye başladı. İhracattaki başarımız çok dikkat çekti. Alıp satma ilişkisi üretme iş birliğine dönüştü… 2005 yılında Almanya’ya stratejik ortaklığa davet edildik. Önce yüzde 11 hisse aldık. Sonra 2007’de yüzde 35 daha hisse alarak yüzde 45 hisseye çıktık. 2009 yılında ailenin dışındaki hisseleri de aldık. Kısaca aslında 2005 yılından beri şirketin yönetimi bizde… Alman kimliğine hiç dokunmadık. Hala 40-42 yıllık fabrika müdürümüz, halka ilişkiler müdürümüz işlerinin başında. Son durumda ailenin hisseleri kalmadı… Şirketin bütün hisseleri bizim grubumuza geçti. Saruhan Grubu’nun 20 yıl distribütör olarak başlayan serüveni son 10 yıl ortaklık ve grubun, markanın ve fabrikaların satın alınmasına kadar gitmiş oldu. Bugün Almanya’da üretim bantlarımız çalışıyoruz Bütün Almanya’da zincirlerde satılıyor ürünlerimiz”
Grubun Türkiye cirosu 1 trilyon TL
Ali Zeki Saruhan, grubun Türkiye cirosu ve dağılımla ilgili şu bilgileri veriyor: “Grubumuzun Ar-Ge ve pazarlama çalışmaları devam ediyor. Fakir’i uluslararası alanda başarılı bir marka yolculuğuna taşıyoruz. Bu Türk tüketicisinin verdiği gücün, Türkiye ekonomisinin son 10 yılda sağladığı performansın bize verdiği destekle gerçekleşmiştir. 2005-2010 arasındaki yüksek istikrar döneminde bu güç Avrupa’da bir markayı satın almayla ilgili bizi motive etti… Hedefe kilitledi ve biz bunu başardık. İhracat olarak şu anda 100’ü aşkın ülkedeyiz. 400 milyon TL Türkiye’de sadece elektrikli ev aletlerinde bir ciromuz var. Bu arada tekstil işlerimiz devam ediyor. 30 yıldır bu işi çok büyütemedik ama devam ediyor. İnşaat sektöründe de 400-450 milyon TL ciro yapıyoruz. Kimyada da 200 milyon TL bir ciromuz var. Türkiye’deki toplam ciromuz 1 trilyon TL civarı…”
Hedefimiz dünya ligi
Ürün geliştirmelerle pek çok ödül alıyoruz. Türkiye pazarına ürünlerin sadece yüzde 20’sini ithal ediyoruz. Pek çok ürünü de Almanya’ya buradan gönderiyoruz. 100’den fazla ülkede varız. Pek çok ülkeye ki bunlar arasında ABD’de var onların markalarına fason üretim yapıyoruz. En büyük pazarımız tabii büyüdüğümüz geliştiğimiz ülke olarak Türkiye… İkinci büyük pazarımız ise Almanya… Fakir’in de Almanya’da 85’inci yılını kutluyoruz. Türkiye pazarında küçük ev aletlerinde ilk 3 içindeyiz… Dünya pazarında da ilk 10 gibi bir hedefimiz var. Bunun için çalışmaya devam ediyoruz. Global bir markayı alarak onu yaşatmak ve büyütmek için büyük mücadele veriyoruz. 12 yıldır bizim yönetimimizde ve sağlıklı bir biçimde ayakta duruyor. Almanya’da bir marka alıp kendimizi tatmin etmek değil amacımız… Bu markayı alıp içini doldurup, uluslararası bir oyuncu olmak hedefindeyiz. Bizim de hedefimiz bu işin şampiyonlar liginde oynayacak bir markamız olsun, öncelikle Türkiye’de ilk 3’te olalım sonra dünyada ilk 10 nasıl oluruz ona bakalım diye hedefler belirledik”.