Almanya’nın Çin ile başı belada! (1)

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası emrah.lafci@dunya.com

Avrupa Reformları Mer­kezi’nin (Centre for European Reform – CER) “Almanya Sanayisi İkinci Çin Şokuyla Nasıl Başa Çı­kabilir? (How German In­dustry Can Survive The Se­cond China Shock)* baş­lıklı bir makale yayımladı.

Tarifelerin, ticaret savaş­larının bu kadar gündemde olduğu bir dönemde özel­likle Almanya’nın işinin giderek zorlaştığını ortaya koyan ciddi bulgular var makalede. Bu hafta ve önümüzdeki hafta bu bul­gulardan bahsetmek istiyorum.

Çin’in 2001’de Dünya Ticaret Ör­gütü’ne katılmasıyla birlikte ticareti­nin batıya açılması ve devlet destekli ucuz üretiminin etkisiyle birçok ba­tı ülkesinin imalat sektörleri zor du­rumda kaldılar. Çünkü Çin’deki dü­şük üretim maliyetleriyle rekabet et­mek olanaksızdı.

Bu ülkelerin içinde ABD, İtalya, İngiltere, Fransa da var­dı. Fakat Almanya Çin’in ilk açılma döneminde diğer ülkeler kadar zarar görmedi. Tedarik zincirlerinde Doğu Avrupa ülkelerinin kullanılması, üc­retlerin nispeten düşük kalması Al­manya’yı rekabet edebilir kılmıştı. Daha da önemlisi Çin’in agresif reka­bet içinde olduğu sektörler, Alman­ya ekonomisinin en önemli sektörle­ri değildi.

Almanya’nın merkezinde otomotiv ve mühendislik sektörleri olmasına rağmen Çin’den gelen reka­bet daha çok tüketici elektroniği, mo­bilya, ev eşyaları, tekstil üzerinden­di. Fakat sonra durumlar değişti. Çin zaman içinde Almanya’ya rakip ola­bileceği sektörlerde büyük gelişme gösterdi. Bunların başında otomotiv geliyor. Ayrıca makine, kimya, yenile­nebilir enerji ekipmanları gibi sektör­leri de yine bu kapsamda sayabiliriz.

Fazla kapasitenin zararları

Bir diğer önemli unsur da Çin’in kendine özgü ekonomik yapısı. Özel tüketim – yurt içi tüketim Çin’de di­ğer ülkelere göre oldukça düşük. Bu da üretilen ürünlerin yurt içinde sa­tılamamasını beraberinde getiriyor. Fazla kapasite(overcapacity) dediği­miz olgu da burada türüyor. Özel tü­ketim harcamaları toplam GSYH’nın ABD’de yüzde 68’i, Almanya ve Euro bölgesinde yüzde 52’si iken bu oran Çin’de sadece yüzde 40.

Çin’de tasarrufların büyük kısmı­nın konut sektörüne akması ve bu sektörün de bir süre önce darboğaza girmesi Çinli yatırımcıların tüketim iştahlarını daha da aşağı çekti. Çin’in dış ticaret fazlasının artmasıyla ko­nut sektöründeki çöküşün benzer za­manlarda gelmesinin en önemli ne­denlerinden biri budur.

Ayrıca inşaat dışı diğer sektörlerin desteklenmesi ve bu sektörlerde oluşan fazla kapa­site de yine bu zamanlamanın önem­li bir sebebi. Özellikle 2024’te dünya ticareti yüzde 3 büyürken Çin’in ih­racatı yüzde 12 büyümüştür. Diğer taraftan Çin’in ithalatında düşüş ol­duğunu görüyoruz. Önümüzdeki dö­nemde global ekonomiyle ilgili en önemli göstergelerden biri Çin’in dış ticaret rakamları ve bu ticaretin kom­pozisyonu olacak muhtemelen.

Otomotivde oyun değişiyor

Son altı yılda Çin’in imalat ürünle­ri ithalatı yıllık 15 milyar dolar artar­ken aynı ürünlerin ihracatı yıllık 150 milyar dolar artmış. Çin otomobil başta olmak üzere demirde, alümin­yumda, gemide dünyanın yıllık ihti­yacının yarısından fazlasını üretebi­liyor. Batarya ve güneş panellerinde ihtiyacın birkaç katını üretme kapa­sitesine sahip.

Benzer durum çipler­de de olabilir ileride. Bu da diğer ül­kelerdeki yerel üreticileri zor durum­da bırakıyor. Ve bu gelişmeler çok hızlı oluyor. Mesela 2019’da Çin oto­mobilde net ithalatçı iken, 2023’te dünyanın en büyük otomobil ihracat­çısı haline geldi. 2024’te Çin’in ihraç ettiği otomobil adedi ithal ettiğinden 5 milyon fazla. Aşağıdaki grafik 2020 sonrasında çarpıcı değişimi gözler önüne seriyor. Kırmızı eğri Çin’in ih­raç ettiği araba miktarını gösteriyor.

Diğer sektörlerdeki Almanya üs­tündeki Çin etkisi ve olası çözümler­le önümüzdeki hafta kaldığımız yer­den devam edeceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar