Almanya'da gıda denetimi ve güvenliği...
Kışın kendisini hissettirdiği, güneşin saklambaç oynarcasına bir görünüp bir kaybolduğu Berlin'deyiz.
İki Almanya'nın birleşmesinden bu yana 25 yıl geçti. Berlin'de devam eden inşaat ve restorasyon çalışmalarına bakılırsa birleşme henüz tamamlanmamış. Noel öncesi süslenen kentin siluetinde dev vinçler boy gösteriyor.
Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın davetlisi olarak katıldığımız “Almanya'da Tüketiciyi Koruma” programı kapsamında ilk durağımız Federal Gıda ve Tarım Bakanlığı. Uluslararası Gıda Güvenliği Politikaları Dairesi'nden Niklas Schulze Icking ve Tüketici Koruma ve Gıda Güvenliği Federal Dairesi'nden Dr. Matthias Frost'tan Almanya'da gıda güvenliği ve gıda denetimleri konusunda ilk bilgileri alıyoruz.
Almanya'da gıda güvenliği ve tüketicinin korunması üç ana yapıya dayanıyor. Avrupa Birliği, Federal Hükümet ve ülkeyi oluşturan 16 Eyalet.
Avrupa Birliği gıda güvenliği konusunda temel yasaları ve direktifleri oluşturuyor. Bu yasa ve direktifler Federal Hükümet tarafından ulusal düzeyde yasa haline getiriliyor. Yasa çıkmadan önce Eyaletler Meclisi'nde ele alınarak eyaletlerin görüşü alınıyor. Yasa çıktıktan sonra Almanya'yı oluşturan 16 Eyaletin hükümetleri tarafından uygulanıyor.
Avrupa Birliği'nin kararnameleri tüm üye ülkelerde geçerli yasa olarak kabul edilir. Direktifler ise her ülkenin kendi yasasına uyumlu hale getirdiği, adapte ettiği metinlerdir.
Gıda güvenliğinde temel ilke, “gıdayı üreten birinci derecede sorumludur.” Tarladan tabağa kadar olan süreçte gıdayı üreten şirketler, gıda imalatçılarının sorumluluğundadır. Bu şirketleri denetleyen devlet kurumları var.
Gıda denetiminde Federal Hükümetin yetkisi yok. Eyaletlerin sorumluluğunda il bazında ve alt düzeyde bölgesel kurumlar denetimi yapar. Gıda denetimini yapan ülke çapında 430 birim var. Her lokal birim 200 bine yakın tüketiciyi kapsıyor.
Almanya'da 730 bin gıda işletmesi var. Bu işletmelerde yaklaşık 5 milyon kişi çalışyor. Sektörün üretimi 157 milyar euro. Ülkenin gıda ihracatı 64.6 milyar euro.
Gıda üreten, satan firmalar 8 risk grubuna göre sınıflandırılıyor. Her gıda firması mutlaka bir risk grubunda yer alır. Ürettiği ürünler, işletmenin büyüklüğü, ne ürettiği, ürünün ambalajlı olup olmaması, denetim görevlilerinin görüşü doğrultusunda işletmenin sınıflandırılması yapılıyor.
Gıda denetimlerinin sıklığı ürünlerin risk kategorisine göre yapılıyor. En üst risk grubunda mezbahalar yer alıyor. En düşük risk grubunda ise benzinliklerin içindeki marketler, büfeler var. Restoranlar orta düzey risk grubunda.
En yüksek risk grubundaki işletmeler örneğin mezbahalar günlük olarak denetleniyor. Her mezbahada devletin görevlendirdiği veteriner hekim var. Maaşını mezbaha sahibinden değil devletten alıyor. En düşük risk grubunda denetim 3-5 yılda bir yapılıyor. Orta risk grubunda ise yılda en az iki kez denetleniyor. Denetim elemanları hangi işletmenin sorunlu hangisinin düzgün çalıştığını biliyor. Denetim sıklığını buna göre belirleyebiliyor. Restoran grubunda en sık denetim fast-food, kebap, döner ve benzeri ürünleri satan işyerlerinde yapılıyor. Çünkü en sorunlu işletmeler bunlar.
Sebze ve meyve satış merkezlerinde özellikle toptancı hallerinde, perakende noktalarında ve ithalat yapılan giriş noktalarında numuneler alınıyor. Alınan numune laboratuara gönderiliyor. Laboratuarda öncelikle pestisit (zirai ilaç), ağır metaller, mikroorganizmalar, aflatoksin ve benzeri bir dizi analiz yapılıyor.
Hallerde ve tüketim noktalarında yapılan denetimlerde son tüketim tarihi, hangi ülkeden geldiği, fiyat etiketi olup olmadığına bakılıyor.
Ülkede yılda yaklaşık 1 milyon işletme ziyaret ediliyor ve ortalama 400 bin numune alınıyor. Alınan 400 bin numunenin yüzde 6 ile 8'i sorunlu çıkıyor.
Gıda denetiminde cezalar ürünün risk derecesine göre veriliyor. Denetimi yapan görevli eksiklik tespit ettiğinde öncelikle uyararak aydınlatıcı bilgi veriyor. Risk derecesine göre yazılı uyarı veya para cezası veriliyor. Ürünün toplatılarak tümüyle imha edilmesi hatta üretici firmanın kapatılmasına kadar ağır cezalar var. Kontrolü yapan denetim elemanının firmayı kapatma yetkisi var.
Tüketici örgütleri piyasadan ürün alarak kendi parasıyla analiz edip sonuçlarını kamuoyu ile paylaşabiliyor. Greenpeace zaman zaman bunu yapıyor ve firmaların adını da kamuoyuna açıklıyor. Devletin firma adlarını kamuoyuna açıklama yetkisi yok. Ancak, Federal Tüketiciyi Koruma Dairesi'nin internet sayfasından tüketicilere yönelik genel uyarılara yer veriliyor.
Dünyada hızla yaygınlaşan internet üzerinden satış uygulaması Almanya'da da yaygın ve gıda denetimlerini zorlaştırıyor.
Son yıllarda gıda dolandırıcılığının artması dikkatleri bu konuya çekiyor. At etinin satılması yasak değil. Ancak, at etinin sığır eti olarak satılması gıda dolandırıcılığı olarak kabul ediliyor. buna karşı sert önlemler alınıyor.
Gıda dolandırıcılığına bir başka örnek, doğal, organik ürün olarak satılan ürünün doğal ve organik olmaması. Bu konuda da denetimler yoğun olarak yapılıyor.
Türkiye'den Almanya'ya ihraç edilen yaş meyve ve sebze, şeftali, asma yaprağı, Antep fıstığı ve kayısı en sık denetlenen ürünler arasında.
Özetle, Almanya'da gıda güvenliğinin sağlanması için sıkı denetimler yapılıyor. Fakat daha da önemlisi tüketici de bilinçli olarak haklarına sahip çıkıyor. Almanya izlenimlerine yarın devam edeceğiz.