Almanya, ABD ve Çin ile rekabet edebilir mi?

Prof. Dr. Dilek LEBLEBİCİ TEKER
Prof. Dr. Dilek LEBLEBİCİ TEKER dilekleblebici.teker@dunya.com

Trump yeniden dünya düzeninde yeri­ni aldı alalı, hem siyasi hem de eko­nomik cephede yaşanan onlarca be­lirsizlik, tahmin yapabilme kabiliyetini epey zorluyor. Fakat görünen o ki çok kısa vadede yeni ticaret blokları kapsamında ge­lişen inovasyon savaşlarını daha keskin iz­leyeceğiz. İnovasyon çok agresif olmayı ge­rektiriyor.

Bir taraftan tüketicinin tekno­loji algısını yukarı konumlandırırken, bir yandan mevcut hızla demode olması için de stratejiler ortaya koyuyorsun. Bir ürün lansmanında, bir üst model için çoktan pro­jeksiyonlar yapılmış oluyor. Bu hamleleri çeviklikle yapamayan şirketler de hızla sah­neden çekiliyor.

Fortune sıralamalarında ABD ve Çinli teknoloji şirketlerinin önlenemez liderliği

Dünya’da şirket sıralamalarında önem­li değişimler de göze çarpıyor. Bir dönemin sanayi devlerinin yerlerini teknoloji fir­malarına bıraktığını gözlemliyoruz. Mese­la, ABD’li şirketlerin gelirlerine göre oluş­turulan Fortune 500 sıralaması, son yıllar­da teknoloji firmalarının yükselişini ortaya koyuyor.

Örneğin, 2010 yılında bu listede 100. sırada yer alan Amazon’un, 2019 yılın­da 2. sıraya yükseldiğini görmekteyiz. Ama­zon, 2024 yılında da 2.liğini koruyor. App­le ise 2010 yılında 56. sıradayken 2019’da 4. ve 2024’te 3.sıraya yükseliyor. ABD’li pera­kende devi Walmart istisnai olarak birinci­liğini uzun süredir koruyor. WalMart, ku­rulduğu 1962 yılından bu yana kullandığı tüm sloganlarda her zaman en ucuza sattı­ğını marka konumlandırmasına yansıtıyor.

Fakat bu fiyat avantajını da daha agresif di­jital tedarik zinciri stratejileri uygulayarak yaptığı göze çarpıyor. Fortune Global 500 listesi ise Dünya’nın en büyük gelir yaratan şirketlerini sıralıyor. Bu listenin ilk 10 sıra­lamasında Çin’den 3, ABD’den 5 şirket bu­lunuyor. Bu konumlandırmada farklı liste­ler de incelendiğinde çoğunlukla teknoloji firmalarının sıralamada yukarı konumlan­dığını ve bu listelerde Amerikan ve Çin ha­kimiyetini gözlemliyoruz.

Almanya’da deregülasyon olmadan inovasyon atağı imkansız

Almanya, uzun yıllardır sanayi ve mühen­dislik alanlarında Avrupa ekonomisinde bir lokomotif kabul edilse de, son açıklanan ra­kamlar, Alman ekonomisinde küçülmeye işaret ediyor. Almanya, son yılların yükse­len alanları arasına giren; yapay zekâ, 5G, dijital platformlar ve yeşil ekonomi üzeri­ne yapılanan iş modellerinde küresel liste­lerde yerini alamıyor.

ABD ve Çin, bu alan­larda girişimcilere büyüme fırsatları sunar­ken, Almanya’da iş kurmak ve büyütmek daha uzun sürebiliyor. Veri gizliliği, çevre politikaları, iş gücü regülasyonları ve sıkı denetim, Almanya’da inovasyon direncini yavaşlatıyor ve ileri teknoloji girişimleri­nin önünü kapatıyor. Almanya’nın kendini ısrarla, sanayi tarafında konumlandırma­sı da, yüksek enerji ve hammadde bağımlı­lığına neden oluyor.

Rusya-Ukrayna savaşı sonrası imkansız hale gelen daha ucuz Rus doğalgazına erişim engeli, yaşlanan nüfus ve azalan tüketim harcamaları da eklendi­ğinde, Almanya daha belirsiz koşullarda dü­şük büyüme ile kendini sürdürmeye çalışı­yor. Tüm bu faktörler ister istemez inovas­yonda rekabet açısından daha gevşek regüle edilmiş ve Devlet destekli çeşitlenmiş mo­dellerin de düşünülmesini gerektiriyor.

Almanya’nın zor tercihi: Çin vs ABD

ABD ve Çin, Almanya için ticari partner olmanın ötesinde son koşullarda adeta bir­birine rakip blokların lider ekonomileri. Al­manya, çoğu ara malı ve teknolojik ekipmanı Çin’den satın almakta ve ABD’ye yüksek kat­ma değerli mal satmakta. Bu koşullar da Al­manya’yı hem ABD’ye hem de Çin’e bağımlı kılıyor. Fakat ticari iklim, Almanya için al­ternatif modelleri zorunlu kılıyor. Özellikle girişim sermayesi artışları ya da bazı yüksek teknoloji ve dijital dönüşümü destekleye­cek projeler için Kamu Özel Sektör Ortak­lığı modellerinin daha yoğun kurgulanması önemliyken, Çin’e alternatif tedarik ortak­lıkları ve yakın pazarlarda teknoloji trans­ferlerinin gerçekleştirileceği teknoloji fon­larının oluşturulması da yol haritası için önemli maddeler olarak karşımıza çıkıyor. Peki Türkiye? Bu yeniden yapılandırma sü­recinde biz de bir fırsat yakalayabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Siyah Kuğu 26 Mart 2025
Kripto baharı mı? 15 Ocak 2025