Alıcı ihraç malını nerede teslim alacak?
İhracat işine bir süredir ısınan dostumuz, "Bana ne kardeşim, nerede isterse orada alsın. Ben malımı yapar, paramı alırım, gerisi beni ilgilendirmez" diye konuşuyordu. Alıcı bu sorumsuzluğa ne kadar tahammül eder, kendisinden ne zaman vazgeçer, umurunda değilmiş gibi sayıp duruyordu.
Oysaki ihracat için müşteri çıktığında, sekiz, dokuz aya varan iç piyasa ödemelerinden bir nebze olsun uzaklaşacağını bilmek bile yüzünü güldürüyordu. Katılmamak mümkün değil. Hangimiz sıcak para ile satış yapmaya uzak durabiliriz?
Alıcıya malın nasıl teslim edileceğini sorduğumda da cevabı, sohbetimizin girişindeki ifadesi olmuştu. Teslim konusunun inceliklerini biraz açtığımda, "Dur be hoca, yani biz her an taklaya gelebilirmişiz gibi bir durum var galiba" diye dinlemeye başladı.
Her ne kadar bazı sorumsuz kişiler, ihracatı sadece FOB ve CIF ikilisine indirgeseler de, ayakları suya değdiğinde, o suyun kaynar su olmamasını temenni ederim, bizler işin doğrusuna bakalım.
Teslim ifadesi; INCOTERMS 2010 kuralları içerisinde, ( ICC yayın no 175. Sayfa 16 ) "mallara ilişkin, hasar ve ziya riskinin satıcıdan (ihracatçıdan) alıcıya (ithalatçıya) geçtiği anı belirlemek için kullanılır" ifadesi ile açıklanmaktadır.
Bunun basite indirgenmiş hali de şudur; malı teslim ettiğiniz varsayıldığı andan sonra, malın başına ne gelirse gelsin sizi ilgilendirmez. Ancak, teslim anına kadar ne olursa, malın başına ne gelirse, tüm hasar veya kayıp sizin sırtınıza biner. Bu nedenle de malınızı teslim için belirlediğiniz "teslim şekli" ve seçtiğiniz "teslim yeri" oluşabilecek risk ve/veya hasarı kimin üstleneceği konusunda, teslimat öncesi açıklık sağlar.
Bazıları "EXW ( İşletmede Teslim ) şeklini seçiyoruz, kafamız rahat oluyor" diyor. Ondan sonra da malı, ihracat için taşıma yapacak araca kadar götürüyor, indiriyor, istifliyor. İyi de bunun neresi EXW? Bu teslim şeklinde, alıcı kendi nakliyecisini bulup size göndermeli, kapınızdan teslim almalıdır. İhraç malınız kapınızdan çıktıktan sonra da tüm risk ve masraf alıcınıza ait olacaktır.
İyi o zaman FOB yazalım diyenler oluyor. Malı nerede teslim ediyorsunuz dediğimizde de "Konteyner sahasında" diye cevap veriyorlar. Bu da olmaz çünkü siz konteyneri depolama sahasında yani karada yüklüyorsunuz. FOB olacaksa, siz malınızı gemi üzerinde (on board) teslim etmek durumundasınız. Konteyner için FCA (taşıyıcıya masrafsız) teslim şeklini yazmak daha uygun olacaktır. Taşıma aracını alıcınızın belirlemesi gereklidir. Yarın bir gün, taşıma sırasında malların başına bir şey gelirse size dönüp, "Ben bu nakliyeciyi onaylamamıştım ki, siz FCA sattınız, bana niye nakliyeciyi onaylatmadınız" diyerek başınıza iş açabilir.
Bu örnekleri devam ettirirsek, birkaç haftalık sohbet sütunu doldurabiliriz. Sözün özü şu; baştan yapılması gerekenleri bilmek ve doğru olanı yapmak, bizleri daha sonra ortaya çıkması mümkün olan sıkıntılardan ve uyuşmazlıklardan uzak tutar.
Her zaman söylediğimiz gibi; işler doğru gittiği sürece, ne yaparsanız yapın sorun yokmuş gibi görünebilir. Ne zaman bir risk oluşur, hasar ortaya çıkar ve menfaatler çatışmaya başlarsa, o zaman eldeki belgelere bakılır. Atasözü haline getirdiğim bir ifadem vardır "mişli geçmiş zamanla iş yapılmaz, yazılı belgeye bakılır" diye.
Amacımız, siz ihracatçı dostlarımızın sorunsuz, sıkıntısız ve mümkün olan en az risklerle nasıl ihracat yapılabileceğinin farkında olması.