Algılamaları farklılaştırmak çözüm değildir...
Başta petrol ve gıda maddeleri olmak üzere emtia fiyatlarının yükselmesi sistemik riski artıran çok tehlikeli bir durumdur. Bu gerçeği günü kurtarmak adına görmezden gelmenin ve diğer kesimlerin farkındalığını engellemenin bedeli çok ağırdır. Zira söz konusu eğilim devam ettiği sürece orta vadede talep daralması, kademeli olarak tüm ektörlerde rekabet gücü kaybı ve gelir azalması, menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerlerinin göreceli olarak erimesi, bilançoların yıpranması gibi olumsuz eğilimler birbirini besler ve kırılganlık artarken sorunlar ağırlaşır. Parasal genişleme yolu ile söz konusu olumsuzlukları karmaşa içinde gizlemeye çalışmak veya ötelemenin tehlikeyi daha da büyütmesi kesindir. Bu aşamada sormak gerekiyor bugün küresel ve ulusal düzeyde yaşananlar bu gerçeği inkâr etmenin bir sonucu mudur?
Yukarıdaki giriş bölümünün sonundaki sorunun yanıtı kesinlikle evettir. Parasal genişleme ve buna eşlik eden kredi genişlemesi ise yangına körükle gitmek, günü kurtarmak uğruna soruna ve dengesizlikleri büyütmek anlamındadır. Bugün için ciddi bir sistemik risk söz konusudur, belirsizlik ve kırılganlık çok yüksektir. Küresel ekonomik yapının ne deflasyona ne de enflasyona tahammülü yoktur ve asıl önemlisi bu ikisi dışındaki seçenekler tüketilmiştir. Küresel ekonomiyi yönlendiren etkili ve yetkili kesimlerin dayattığı küreselleşme denilen kuralsızlık bu açmazın birincil sorumlusudur.
Ekonomi biliminde bir ifade vardır; para arzı sıfırıncı dereceden homojendir. Bu hiçbir şey değişmeden para arzı artırılır ise fiyatların eski düzeyinde kalamayacağı ve yükseleceğini ifade etmek için kullanılır. Sınai alanda üretim kapasitesi artsa bile başta petrol ve gıda maddeleri olmak üzere emtialardaki durum farklıdır. Mali sistemi suni teneffüsle yaşatmak adına yaşanan parasal genişleme hem artan arz nedeniyle rekabet koşullarını olumsuzlaştırarak faaliyet gelirlerini eritmekte, hem de emtia fiyatlarını yükselterek enflasyon baskısını artırmaktadır. Bu durumda kullandırılan kaynaklarda geri dönüş oranının giderek düşmesi, mali sektörün fonksiyonelliğini kaybetmesi kaçınılmazdır. Sorunlu kredi ve çöp niteliğinde menkul kıymet hacmi arttıkça, parasal genişleme ihtiyacı büyüyecek ve emtia fiyatlarındaki artış hızlanacaktır. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak örneğinde olduğu gibi deflasyonist çöküşten kaçarken enflasyonist tehlike büyüyecektir. Kısa vadede algılamaların köreltilmesi ile durum böyle değilmiş gibi gösterilebilir, geniş kesimler aldatılabilir. Fakat orta ve uzun vaded gerçeklerin belirleyici olması kaçınılmazdır. Ya parasal genişlemeye son verilecek ve deflasyondan kaçmaktan vazgeçilecek ve bankaların da batmasına izin verilecek ya da biraz zaman kazanmak uğruna enflasyona yol verilecek ve aynı bedeller daha ağır bir şekilde ödenecektir.
Ülkemizde siyasi irade ve dizginleyici kurumlar ile mali sektör arasında yaşanan uzlaşmazlığın kaynağı da küresel düzeydeki bu açmazın sonucu niteliğindedir. Dışarıdaki parasal genişlemenin olumsuz sonuçları mali sektör tarafından görmezden gelinmektedir. Artan cari açık, olumsuzlaşan dış finansman kalitesi, olumsuzlaşan rekabet koşulları ve yükselen enflasyon baskısına rağmen kredi genişlemesinde ısrar edilmesi ciddi sıkıntı yaratmaktadır. Bu tablo hiçbir şeyin göründüğü veya gösterildiği gibi olmadığı anlamına gelmektedir. Giderek olumsuzlaşan dış ve iç koşullar kredi kalitesini düşürmekte ve bu durumun açığa çıkmasına engellemek adına kredi hacmine sınır getirilmesine muhalif tavır alınmaktadır. Gizlenen korkuların farklılaşması sorunu ağırlaştırmakta ve uzlaşmazlığı derinleştirmektedir. Ekonomiyi bilim yapan temel ilişkilerin uzlaşmazlık içindeki kesimler tarafından görmezden gelinmiş olması, belirsizlik ve kırılganlığın artmaya devam etmesinde belirleyicidir. Korkunun ecele faydası yoktur. Satın alma gücü eriyen ve işsizkalma ihtimali artan insanlara verdiğimiz kredileri geri alabilir, eskisi gibi tüketerek tükenmeye devam etmesini sağlayabilir misiniz?..