Algıda olumsuzluk da yeni model dedirtiyor

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

İPSOS tarafından Türkiye dahil 24 ülkede süreklilikle uygulanan halkın algısını ortaya koyan "Barometre" çalışmalarından "Türkiye Barometresi" anketi halkın yönetimle ilgili birçok alandaki algısında olumsuzluğun ağır bastığını görüyoruz. Bu bize yeni bir sürdürülebilir büyüme ve kalkınma modeli için çalışmamız gerektiğini hatırlatıyor. Reformist ve halka dokunan yeni bir modele ihtiyacı ancak katılımcı bir yapıda hazırlayıp uygulayabiliriz.    

Türkiye'de son on yılın algısına baktığımızda üç önemli konuya dayandığını görüyoruz. Bunlardan birisi az çok pozitif sürdürülebilir bir büyümenin elde edilmiş olması. İkincisi 2008 krizi döneminde 2001 krizi sonrası güçlenen bankacılım sektöründeki gelişmelerin de etkisiyle, dünyadan olumlu ayrışmamız. Üçüncüsü yoksulluk sınırındakilerin sayılarında TÜİK verilerine göre önemli gerileme olması. Buna karşılık toplumdaki algı üzerine yapılan araştırmalar, bunun topluma yansımasında olumsuzluk ağır basıyor. Özellikle "Ekonomide başarı" konusunda araştırmalar çıkan sonuçta olumsuzluklar ağır basıyor…

Amerikalı Prof. Alfred Hishman "Büyümenin ilk safhada vatandaşın üzerinde olumsuz etkisi olduğunu" bunun birçok ülkede örneklerinin görüldüğünün altını çizerek, kalkınmanın algıda öneminin altını çiziyor.

Bu açıdan baktığımızda Birleşmiş Milletlerin 1980 yılında kalkınmayı tanımlayıp düzenlediği. Ülkeleri sıralamaya tabi tuttuğu  "İnsani Gelişme Endekslerinin" önemli olduğunu görüyoruz. Eğitimden çevreye, sağlıktan kültürel konuları ele alan bu endekste bulunulan yer çok önemli olduğu gibi dış gözle ülkelerin algılarını da ortaya koyuyor. Bu endekste bizim ülkemiz 193 ülkeli listede ağırlıklı olarak ilk 100 içersinde yer alamıyor. Örneğin kadın-erkek eşitliğindeki sıramız 170'incilik.

Peki halkımızın algısında ortaya çıkan sonuç ne?

Bu konuda Dünya gelirinin yüzde 75'ini oluşturan 24 ülkede araştırma kurumu İPSOS tarafından yapılan bir çalışma var. Bu çalışma Türkiye'de iki ayda bir 1500 denekle yapılan bir araştırmayla yer alıyor. Türk insanının algısını ortaya koyan, "Türkiye Barometresi" olarak yayınlanan bu araştırmaya göre 2012 yılının ilk ayında ekonomi alanında Hükümeti başarılı görenlerin oranı yüzde 39.4 iken, Mart ayında yüzde 40'ların üzerine çıktığını, bir süre bu sonucu verdikten sonra 9. Ayda yüzde 32.4 seviyesine düştüğünü, 11. ayda biraz yükselerek yüzde 35.1 seviyesine çıkmasına karşın yıl başından geride kaldığını görüyoruz.

Araştırma bir tek sağlık konusunda halkın algısının yüzde 50'nin üzerinde olumluluk taşıdığını gösteriyor. Bunun dışında yer alan eğitim, dış politika, demokrasi-insan hakları, işsizlikle mücadele, güvenlik-terör, Avrupa Birliği konularında yüzde 30'lar 40'lar seiyesinde olumluluk taşıdığından söz ediliyor. Bütün bu konularda 9. Ay algılarında önemli gerilemeler olduğu 11. Aylarda yükselme olsa da yılbaşı algılarının çok altında bir iyimserlik taşındığını araştırma ortaya koyuyor.

Güvenlik terör konusu yıl başında yüzde 36.1 başarılı bulunurken,9. Ayda başarılı bulanların oranı yüzde 19'a geriliyor, 11. ayda yüzde 28.1 oranına yükselse de yine yıl başının gerisinde kalıyor. Güvenlik terörü olumlu bulanlar yıl başında yüzde 36.1 iken 11. Ayda 28.1'e geriliyor. Aynı şekilde aynı dönemde işsizlikle mücadeleyi iyi bulanlarda yüzde 32.1'den yüzde 28.8'e, Avrupa Birliği konusunu başarılı bulanlar da yüzde 33.6'dan yüzde 28'e gerilemiş durumda.

2008 yılında kriz döneminde bir sonraki yıl ekonominin daha iyi olacağını düşünenler İPSOS araştırmasına göre yüzde 34 gibi çok düşük seviyedeyken, bu beklentide olumluluk oranı her yıl artarak 2012 yılı için yüzde 55 seviyesine çıkmasının ardından bu yıl sonunda 2013 için yine gerileyerek yüzde 46'da kalıyor.

Bütün bu düşük başarı ortaya koyan algılar, 2001 yılında gündeme gelen ve Ak Partinin 2002 iktidarı sonrası sürdürdüğü büyüme modelinin "Kullanma süresinin" toplum gözünde sona geldiğini gösteriyor. Daha önce de belirttiğim gibi, toplumsal bütün aktörlerin katılımlıyla, reformist bir yeni kalkınma modeli hazırlamamız gerektiği, toplumsal algı tarafından da ortaya konuluyor. Ali Babacan'ın son dönemde sık sık tekrarladığı gibi, eğitimde yeniden yapılanmayı ve hukuku üstün kılmayı esas alan yeni bir Kalkınma modeli çalışmasını başlatmalıyız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar