Alandan gelen kısa vade için “olumsuz ses”
Ocak’ın son iki haftası ve Şubat’ın ilk haftasını kapsayan üç haftalık süreçte yapılan ”Yöneiticinin büyüme ajandası anketi” içte siasal çatışmalar ve dışta likidite daralması sonuçlarının yarattığı belirsizlikle, kısa vadede karamsar uzun vade de iyimserlik içeriyor.
A.T. Kearney’in “Yöneticinin Büyüme Ajandasi anketi”nin Ocak ayının ikinci ve Şubat ayınığn ilk haftasının üç haftalık dönemini kapsayan çalışması, “Kısa vadeli büyüme beklenrtisinde” yüzde 50’ye varan bir gerilemeyi, olumsuzluğu, içerdiğini alandan gelen sonuç olarak ortaya koyuyor.
Araştırmada doğrudan değinilmese de Türkiye’de yöneticilerin, makro ekonomik gelişmelerde, son dönemde siyasal çatışmaların ortaya çıkardığı “belirsizlik” ve 17 Aralık sonrası dövizdeki hareketlilik nedeniyle kısa vadeli büyümede beklentilerini yeniden gözden geçirmeleri sonucunun buna neden olduğunu düşünmemiz yanlış olmaz.
Anketin sonuçları Antalya’da bana yöneltilen bir soruya verdiğim yanıtla da örtüşüyor: “İç siyasal çatışmalar ve küresel likidite daralmasının getireceği sonuçlardan doğan belirsizlik, kısa vadede olumsuzluk yaratıyor. Uzun vadede ise ülkemizin olumlu sonuçlar alabilecek gücü olduğu unutulmamalıdır.”
Anket sonuçlarında kısa vadede büyüme beklentilerinin gerileyeceğini belirten yöneticiler, önümüzdeki 5 yıllık dönemle ilgili beklentilerini ortaya koyarken iyimserler. 60’tan fazlası 5 yıllık dönemde yüzde 10’dan fazla yıllık büyüme beklentileriyle iyimserliklerini dile getiriyorlar.
Bu sonuçta kısa vadeli olumsuz beklentilerinin yaşanan iç ve dış “belirsizliklerden” kaynaklandığını, uzun vadede ile ilgili ise olumlu düşündüklerini açıklıkla ortaya koyuyor.
3 Şubat 2014 tarihinde tamamlanan, 200 yöneticinin katıldığı, 50’si ile yüzyüze görüşülen araştırmada, 2011 yılında yapılan araştırmanın anket yapısı aynen tekrarlanmış. Şirket yönetici ortağı Michael Weis, anket sonuçlarının değişken mekro ekonomik ortamın ne kadar süreceği ve etkisinin ne olacağı konusunda yöneticilerin endişelerinin ve geleceğe dönük streslerin artığını ortaya koyduğunu belirtiyor.
Weis, bunun yanı sıra şu görüşleri de ortaya koyuyor:
“Türkiye’deki üst düzey yöneticiler zorlu Pazar koşullarından elde etttikleri deneyimler ve güçlü bankacılık-finans sektörüne dayanarak kendilerini güçlü hissetmelerine rağmen, küresel piyasalardan da etkilenen yerel piyasadaki yüksek belirsizlik altında karar alma açısından kendilerini baskı altında hissediyorlar.”
Weis buna ek olarak yaptığı değerlendirmede, “Ayrıca geçmiş yıllardaki hızlı büyüme ile edinilen büyüklükler nedeniyle, artık şirketler ‘küçük sürat motoıru gibi’ çevik hareketlerle yönlerini değiştiremiyorlar” görüşünü de belirtiyor.
Araştırmaya katılan yöneticilerin değerlendirmesinde ise büyüme önündeki engellerin değişken piyasa yapısından kaynaklandığını altı çiziliyor. Buna karşın, “ Uzun dönemde etki yaratacak hızlı ve cesur adımların yerine, çoğunlukla kısa vadeli türbülansa yönelik kısa dönemli doğaçlama aksiyonlara odaklanıldığı” bilgilerine yer veriyliyor.
Bana göre, doğrudan alandan gelen bu sesi ekonomi yönetiminin değerlendirmesi olumlu sonuç verecektir.