“Alamanya”

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Türkiye’den 24 Haziran 1961 tarihinde ilk işçi kafilesinin Almanya’ya gitmesi ile, bir yandan gurbetçi serüveni başlarken, bir yandan da ulusça herkes, o yıllarda Almanya’yı daha fazla tanımaya başladı. Gidenler yavaş yavaş; araba sahibi ve tatillerde Türkiye’ye gelebilecek güce sahip olduklarında, ülkemizde Almanya yerine, “Alamanya” ifadesi kullanılmaya başlandı, filmler çekildi, şarkılar yapıldı. Ama asıl önemli olan, burada kalanların gözünde, oraya gidenlerin hayatının kurtulduğu ve ekonomik koşullarının çok daha iyi noktalara gittiğinin işaretleri alınmaya başlandı.

1945’de 2. Dünya Savaşı’ndan çıkan Almanya; büyüdü, büyüdü ve bugünkü noktasına geldi. Bugün Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise üçüncü en büyük gayri safi hasılasına sahip, büyük bir endüstri ülkesidir. 85 milyona yakın nüfusa sahip Almanya, 2006 senesinde 1,1 trilyon dolar ile dünyanın en yüksek ihracat yapan ülkesi olmuştur. 165 milyar euro ticaret fazlasına sahip ülke, bugün halen dünyanın en büyük 3. ekonomisine sahip ülke konumundadır. Kişi başı yıllık gelirin 30 bin euronun üzerinde olduğu ülke, bugün yaklaşık 2 trilyon euro düzeyinde ihracat yapmaktadır. Almanya’nın toplam gayri safi hasılasında sanayinin payı yüzde 26’lar mertebesinde olup, asıl büyük payı yüzde 73 ile hizmet sektörü oluşturmaktadır. Almanya’nın ihracatı içerisindeki en büyük yüzde oranı yüzde 17,5 ile motorlu taşıtlar ve römorklar oluştururken, bunu makine ve teçhizatlar ile kimya sektörleri izlemektedir. Diğer bir deyişle, Almanya için en can alıcı sektör, yani atar damar, motorlu taşıtlar sektörüdür.

İşte tam da bu esnada, son dönemde dünyanın en önemli araç markalarından bir tanesinde patlayan emisyon skandalı, Almanya’nın ve otomobil sanayisinin tartışılmasına neden verdi. Öyle ki, Almanya Federal Ekonomi Bakanı, skandalı bir açgözlülük olarak nitelendirdi. Diğer bir deyişle, Almanya hükümeti de bu skandalı inkar etmedi ve kabul etmiş oldu. Bu durum, hem o otomobil firmasının, hem de Almanya’nın bu konuda çok büyük bedeller ödeyeceğinin bir işareti idi. Önemli rakamların tazminat olarak ödeneceği muhakkak, ancak Almanya ekonomisine vereceği zararın boyutu ve bu olayın Almanya’yı batırmaya kadar götürüp götürmeyeceği bir anda dünya basınında önemli yer edindi. Hepimiz bu sorular ile karşılaşmaya ve görüşler vermeye başladık. Burada çok önemli bir noktanın altını çizmek gerekiyor bana göre. Bahse konu aldatmaca, bugün Almanya’nın ürettiği başka marka araçlar için de konuşulmaya ve test edilmeye ve incelenmeye başlanıldı. Almanya gibi güçlü bir ekonomiyi yok etmesi elbette mümkün olmasa da zarar vereceği de kesin olmasına rağmen, Alman hükümeti konunun en çok üzerine giden ve cesaretle tüm zararların giderilmesi için herkesten daha fazla çaba harcayan bir rolü üstlenmiş durumda. Bazı çevrelere göre, zaten biliyorlardı veya başka çareleri yok sıkıştılar gibi yorumlar yapılsa da, şahsen ben öyle düşünmüyorum, düşünmeyi de istemiyorum. Çocukluğumuzun Alamanya’sı, bugünün sanayi devi Almanya’sı, endüstri ve bilhassa otomobil denince akla  gelen en önemli imaj ve kaliteyi gözler önüne seren, dünyanın en önemli gücü. Bu konuyu çok hızlı ve iyi bir şekilde yönetip kaybolan güveni çok kısa bir sürede tekrar toparlamaktan başka da çaresi yok. Yoksa bu işten, en az Almanya kadar, tüm Avrupa Birliği’nin ve euronun da zarar göreceği aşikar..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar