Aklın boyu riskten kısaysa...

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Prof. Dr. Mustafa Aydın'ın (*) yazdığına göre, "risk almayı çok seven" Gürcistan Devlet Başkanı Mikhail Saakaşvili "Acarya'dan sonra Oset ayrılıkçılara ders vereceğim, Abhazlar'a sopa göstereceğim" diye ülkesini "ateşe attıktan", Rusya'nın işgaline çanak tuttuktan sonra ne düşünür bilinmez.

Gerçi, ülkesini felaketin eşiğine getiren; eşik ne demek, felaketin ortasına atan Gürcü liderin siyasi geleceği için fal açmak bize düşmez. Ama şunlar bilinir. Tarihin "mezarlıkları" Saakaşvili gibi, hesapsız kitapsız "risk almayı çok seven" liderlerle doludur. Aklının, hırsının boyu ile risklerin büyüklüğü arasında "optimal denge" kuramayan liderlerin yönettiği ülkelerin başı beladan kurtulmaz!

Bu tip liderler yalnız kendi ülkelerini, uluslarını değil, komşularını da belaya bulaştırırlar. Rusya'nın Gürcistan'da yürüttüğü silahlı müdahale bugün için bir şekilde durdurulsa da (nitekim dün çekilme haberleri gelmeye başladı) Kafkasya'da bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi kalmayacağı kesindir.

Çünkü, silahı güçlü olan, statükoyu değiştirir. Bu nedenle, bölgede Gürcistan ekseninde oluşacak yeni durum bundan böyle, jeo-stratejik ve ekonomik çıkarları bakımından şimdiye kadar "veri statükonun" bir unsuru olan Türkiye'yi de birebir etkileyecektir.       

Kafkasya'da geleceği görebilmek, bugünü doğru kavramakla mümkün. Böyle durumlarda güvenilir analiz kurumlarının söyledikleri önem kazanır. TEPAV'ın Prof. Dr. Aydın'ın imzasıyla dün yayımladığı "Politika notu" özellikle Gürcistan'da 150 şirketli ekonomik ve ticari "köprü başını" kurmuş iş dünyası kesimi için ufuk açıcı olabilir. Notun başlıca bölümleri özetle ve yorumsuz şöyle:

Rusya'nın stratejisi       

Rus politikasının hedefleri: Eski Sovyet topraklarında istikrar ve güvenliğin garantörü olmak. Soğuk Savaşın ardından küresel ideolojik mücadele yerini bölgesel nüfuz mücadelesine bırakırken, Doğu Avrupa ve Baltık bölgesinde etkinliğini kaybeden Rusya, şimdi bu yaklaşımla Kafkasya ve Ukrayna'da tutunmaya çalışıyor. Ekonomisini doğrultan Rusya bu imkanlara sahip.

Güçlenen Rusya ile pek çok konuda işbirliği arayan Batı, Rusya'nın yakın çevresindeki endişelerine daha fazla hassasiyet gösteriyor. NATO'nın Bükreş zirvesinde Gürcistan'a katılım davetinde bulunmaması, Rusya'nın zirvedeki gayri resmi etkinliği bu hassasiyeti açıkça gösterdi. Saakaşvili ise değişen şartları fark edemedi veya zorlamak istedi.

Saakaşvili risk almayı seven bir karakter olarak biliniyor. Bu özelliğini bilenlerin başında uzun süredir Gürcistan'a karşı yüksek gerilim politikası izleyen ve Saakaşvili'yi hataya zorlayan Putin geliyor.

Özellikle Kosova'dan sonra Oset ve Abhaz bağımsızlıklarının tanınması taleplerine bu şekilde karşılık vermek istemeyen Rusya açısından, Saakaşvili'nin manevrasına askeri karşılık vererek Güney Osetya ve Abhazya'nın Gürcistan'na yeniden bağlanmaları ihtimalini ortadan kaldırmak, tercih edilen alternatifti. Putin'in beklediği şans (geçen) perşembe günü ayağına geldi. Gürcistan'ın müdahalesine verdiği ani ve düzenli askeri operasyon, karşılık planlamasının uzun zamandır yapıldığını gösteriyor.   

Türkiye nasıl etkilenecek?

Rusya bu müdahalesiyle yerel, bölgesel, küresel düzeyde yeni bir açılım gerçekleştirdi. Bölgesel düzeyde gelişmeler, bu coğrafyada etkinlik peşinde ve ülkeye ciddi yatırımlar yapan Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. Gürcistan sadece Türkiye'nin sınırında bir devlet değil. Hem Türkiye, hem de Batı için önemli bir enerji geçiş bölgesi.

  Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol, Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz bağlantıları Sovyetler'den sonra Doğu-Batı yönünde Rusya'nın kontrolü dışında kalan tek anlamlı enerji hattı. Her ikisi de Gürcistan'dan geçiyor. Eğer bu hatlar sabotajlara veya Ruslar'ın müdahalesine açık hale gelirse, Avrupa için enerji çeşitlendirmesi ve güvenliğini konuşmak anlamsızlaşır. Türkiye için de Kafkasya ötesine uzanma hayalleri temelsizleşir.

 Gürcistan Türkiye açısından birinci derecede stratejik öneme sahip. Sadece boru hatlarıyla değil, kurulmakta olan Kars-Tiflis demiryolu bağlantısıyla Türkiye'nin Orta Asya ve daha ötesine uzanmasını kolaylaştıracak konumda.

  Ayrıca, Türkiye için çok önemli Azerbaycan'ın Rus baskısına maruz kalması önündeki son engel. Tiflis-Bakü (Ceyhan bağlantılı) hattı Türkiye'nin Soğuk Savaş sonrasında Kafkaslar'da kurabildiği önemli ve korunması gereken bir etkinlik hattı. Ve, Türkiye Kafkasya ve Gürcistan'da sessiz ve hareketsiz.

  Prof. Aydın bunları söyledikten sonra soruyor: Türkiye neden bu ülkenin sorunlarına etkin şekilde müdahil olmuyor? Ve diyor ki: "(Türkiye'nin) Kendisi için bu kadar önemli ve toprak bütünlüğünü resmi politika olarak ilan ettiği bir ülkeye karşı bu kadar uzak kalması anlaşılır değil."

. TEPAV-IPRI Direktörü ve TOBB-ETÜ Uluslararası Başkanı

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013