Akio Morita’dan bir yönetim dersi
Profesyonel yöneticilik, işletmelerin kurumsallaştırılmasında önemli başarı şartlarından biri olarak ortaya çıkıyor. Belirli bir ölçek büyüklüğünden itibaren ve özellikle de işletmenin ikinci nesle geçiş aşamasında bu ihtiyaç kendini açık bir şekilde belli ediyor. Son 10-15 yıldır giderek artan bir şekilde bu süreci –özellikle de KOBİ’lerimizde- açık bir şekilde yaşıyoruz.
Teknisyenlik ve Ar-Ge nitelikleri yanında yöneticilik ve girişimcilik nitelikleriyle de dikkat çeken önemli bir iş adamının aşağıdaki sözleri, kanaatimizce profesyonel yöneticiliğin önemli bir ilkesini çarpıcı biçimde dile getirmektedir:
“Ben size benden farklı düşünesiniz diye para ödüyorum. Yoksa size ihtiyacım kalmazdı.”
Bu sözler, 14 yıl önce vefat eden Akio Morita’nın 1986 yılında yayınladığı “Made in Japan” adlı otobiyografik eserinde yer alıyor. Adı geçen kitap 1989 yılında da “Bir Japon Mucizesi Sony” adıyla Türkçeye çevrildi.
1921-1999 yılları arasında yaşayan Akio Morita, 1958 yılında kurulan Sony Corporation adlı şirketin kurucu ortağı. İkinci Dünya Savaşı sırasında görevlendirildiği hava kuvvetlerinin Yokohama’daki silah fabrikasında Savaş Dönemi Araştırma Komitesinin sanayi temsilcisi olan Masaru Ibuka ile tanışıyor ve bu tanışma bir işbirliğine dönüşüyor. İkisi birlikte, gece uçak saldırılarına karşı ısıyla yönetilebilen bir izleme sistemi oluşturuyorlar. Savaş sonrasında da, yine Ibuka ile birlikte, Tokyo’da bir iletişim laboratuvarı kuruyorlar.
Buraya kadar teknisyenlik ve Ar-Ge nitelikleriyle ön plana çıkan Morita ve Ibuka, 1946 yılında Tokyo Telekomünikasyon Şirketini kuruyorlar. Bu şirket 1958 yılında Sony Corporation adını aldı ve hızla büyüyerek sektöründe dünyanın önde gelen kuruluşlarından biri oldu.
Akio Morita, şirketin ilk yıllarında daha çok mali sorunlar ve işletmecilik konularıyla ilgilendi. Sony ürünlerinin dünyanın dört bir tarafında pazarlamasını o başardı. 1960’da Sony Corporation America’yı kurdu. 1972’de Sony, Morita’nın yönetiminde New York Borsası’na kaydolan ilk Japon şirketi oldu. 1976’da da Sony Corporation’un yönetim kurulu başkanlığına getirildi. Bu görevini, geçirdiği bir beyin kanaması nedeniyle bırakmak zorunda kaldığı, 1994 yılına kadar sürdü.
Morita, bu süreçte de yöneticilik ve girişimcilik nitelikleriyle ön plana çıktı. Ayrıca bu dönemde, 1979 yılında fikir babalığını yaptığı Walkman Sony ile dünya çapında büyük bir başarıya imza atarken; öte yandan da video oynatıcıları pazarında piyasaya sürdüğü Sony Betamax’ın VHS sistemi karşısında hezimete uğramasıyla yaşamının en büyük başarısızlığını yaşadı.
Başarısıyla özgüveni ve cesareti artarken, başarısızlıklarının kazandırdığı tecrübeleri en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştı.
Akio Morita’nın otobiyografisinde yer alan yukarıdaki çarpıcı sözlerinin hikayesi de kısaca şöyle:
Sony’nin bir yönetim kurulu toplantısında Başkan Morita ile üyelerden biri arasında tartışma olur. Görüş ayrılığından kaynaklanan bu tartışma epeyce sert bir üslup içinde geçer. Toplantıdan sonra tartıştığı üye, Morita ile görüşme talebinde bulunur. Talebi kabul edilir. Üye de biraz sonra elinde bir kağıtla Morita’nın makamına gelir. Üye, oldukça gergin bir şekilde elindeki yazıyı masaya bırakır. İstifa yazısını getirdiğini söyler ve istifasının kabul edilmesini rica eder. Morita istifa nedenini sorar. Üye yine gergin bir biçimde, yönetim kurulu toplantısındaki sert tartışmaya işaret eder. Kurul başkanı ile bir üye olarak kendisinin tamamen farklı görüşlerde olmasının, istifa ile neticelenmesi gereken bir durum olduğuna inandığını, bu nedenle istifasının kendisi için en doğru davranış olduğunu düşündüğünü söyler. Bunun üzerine Morita sakin bir şekilde, üyeyi de rahatlatmaya çalışarak, istifa dilekçesini çöp sepetine atar. İstifasını kabul edemeyeceğini sözler ve nedenini de yukarıdaki çarpıcı sözlerle açıklar: “Ben size benden farklı olasınız diye para ödüyorum. Yoksa size ihtiyacım kalmazdı.”
Sonuçta üye, istifadan vazgeçer. Morita üyeyi bu şekilde onore ederek onun farklı görüşler gündeme getirmesine ilişkin özgüveninin ve cesaretinin artmasını sağlamıştır.
Hakikaten fikri emeğin (entelektüel sermayenin) etkinliğini artırmanın etkili yollarından biri farklı görüşlerin gündeme getirilmesinden geçer. Senteze ancak tez ile antitezin çarpışmasıyla ulaşılacaktır. Ulaşılan sentez yeni bir teze dönüşecek ve yeni bir antitezin ortaya çıkmasıyla yeni sentezler ortaya çıkacaktır. Süreç sinerjik bir etkileşim içinde yeni sentezlerle yoluna devam edecektir. Yeter ki hem tezler hem de antitezler nitelikli olsun. Tez, antitez ve sentez sahipleri nitelikli kişilerden oluşsun.
Bu cesaret ve özgüven potansiyelinin eyleme geçirilmesinin yolu ise, farklı görüşleri ortaya koyabilme cesaretidir. Hakikaten farklı olabilmek için cesarete ihtiyaç vardır. Farklılığı ortaya koyabilmek, cesaret gerektirir. Ama bunun tersi de doğrudur. Cesaret de farklı olmayı göze alabilmektir.
Bu iki kriteri, farklı olabilmeyi ve cesareti geliştiren ve besleyen iki önemli unsura gelince… Bunlardan birincisi kişilerin fikir özgürlüğünün sağlanmasının yasal şartlarını oluşturarak hukuki açıdan garantiye almak, ikincisi ise kişilere deneme yanılma cesareti ve güveni vererek onların hata yapmaktan korkmayacakları bir sosyo-kültürel ortamı oluşturmaktır. Fikir özgürlüğü ve deneme yanılma cesaretine sahip bireylerden oluşan bir toplum, sadece demokratik yönden ileri bir toplum olmayacak, ekonomik yönden de başarılı olacaktır. Bu nedenle bilgi toplumunun getirdiği önemli paradigmalardan biri de, fikir özgürlüğüne ve deneme yanılma cesaretine sahip bireyler yetiştirilmesidir. Bunun yanında yaşama sevincine sahip, toplumsal bağları güçlü, çağdaş ve demokrat bir gençliğin yaratılması, yeni yılda başta gelen dileğimizdir.