Akıl tutulunca korkular sahne alıyor

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Gerek dünya ekonomisi gerekse finansal piyasalar, Euro Bölgesi'nde yaşanan ve giderek ağırlaşan sorunlarla yatıp kalkıyorlar. Oluşan büyük baskı altında bölge yetkilileri ise ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar, olumsuz akıntılarla meçhule sürünmekten kurtulamıyorlar, bildikleri onları daha büyük hatalardan kurtaramıyor, itibar kaybı önlenemiyor. Günü kurtarmak ve Avrupa Merkez Bankası'nı devreye sokmak için gerekçe aramaya devam ediyorlar. Bu nedenle mali birlik söylemi çok ilginç gelmiş olmalı ki, 8 - 9 Aralık'taki zirvede bu söylemin arkasına saklanarak bir yandan finansal baskıların gereğini yapacak diğer yandan kendi insanlarını uyutmaya veya tepkisizleştirmeye çalışacaklar.

Efendim, Euro Bölgesi devletleri ebediyen bütçe istikrarına bağlı kalmak için güvenilir taahhütte bulunacakmış; bu beyan fazla borçlanan ve bütçe açığı üreten devletlere karşı yaptırımları da içerecekmiş. Zaman içinde bu taahhüt ve yaptırımlar AB Kurucu Sözleşmesi'nin parçası haline gelebilirmiş... bu şarlatanlığın adı Mali Birlik oluyor ve bunun karşılığında Avrupa Merkez Bankası'nın bankacılık sistemini kurtarmak ve Devlet Borçları pazarına işlerlik kazandırmak üzere acilen devreye girmesi öngörülüyormuş. Çok yüksek bir olasılıkla, yapısı değişmeye aday olan IMF'de devreye girecekmiş!..

Para Birliği'ne hazırlanırken de yeknesaklığı sağlamak ve korumak adına Maastricht Kriterleri tanımlanmıştı. Bunlardan bir tanesi bütçe ve dolayısı ile kamu borçları ile ilgiliydi. Para Birliği'ne katılan devletlerde bütçe açığının gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 3'ü geçemeyecekti, aksi söz konusu olduğunda söz konusu devlet Mavi Mektup'la uyarılacak, çok sıkı kemer sıkmaya davet edilecekti, yine olmaz ise gerekli yaptırımlar devreye girecekti…Şimdi sormak gerekiyor, bu mekanizma neden çalışmadı veya çalıştırılmadı?.. Son iki yılda Yunanistan ve Portekiz gibi ekonomilere çok sıkı kemer sıkma karşılığında kurtarma fonundan kaynak aktarılmıştı, fakat ne kadar kemer sıksalar ise sıksınlar bütçe açıkları büyüyor. Peki şimdi ne olacak?..

Sebebi ne olur ise olsun sicili zaten bozuk olan Euro Bölgesi üyelerinin taahhütlerine kısa vadeden önce kim itibar edecek? Kemer sıkma önlemleri altında inleyen kendi insanları mı, yoksa dünyanın geri kalanı mı? Teknisyenlerce hazırlanan tasarımlar ile siyasilerin devreye soktuğu uygulamaların uyuştuğunu ne zaman gördünüz? AB'li yetkililer taahhütte bulunabilir, fakat gerek piyasalar, gerekse geniş kesimler bu taahhütleri koşullar değiştikçe her hafta hatta her gün yeniden değerlendirir; bu gün susarak onayladığı bir söyleme bir ay sonra kırmızı kart göstermeye kalkabilir, evdeki hesapların çarşıya uyması imkansızlaşıyor… Rekabet gücünü büyük ölçüde kaybetmiş, yaşlı ve yorgun olan Avrupalılar birde enflasyon canavarı sahneye çıkarsa nasıl bütçe açığını küçültecek, hangi kemer sıkma eylemlerini uygulayabilecek ve taahhütlerini hatırlayacak?

Evet Euro Birliği'nin dağılması hem Avrupa hem de dünya ekonomisi açısından çok kötü olur, dağılmasın demekle iyice karmaşıklaşmış ve ağırlaşmış sorunlar çözülemiyor… Avrupa Merkez Bankası'nın doğrudan veya dolaylı olarak hem bankaları kurtarmak hem de devlet borçları piyasasına işlerlik kazandırmak üzere devreye girmesinin bir bedeli vardır: Artan enflasyon ve işsizlik ile daralan ekonomi… Bu ortamda mali sektör ver kamu kesiminin daha kötüye gitmesini önlemek ve iyileştirmek imkânsızdır. Abesle iştigaldir, günü kurtarmak adına durumun vehâmetini iyice artırmaktır.

Gerek 1970'lerin sonunda oluşturulan ve 1992 Eylül'üne kadar uygulamada kalan Avrupa Parasal Sistemi'nde gerekse Maastricht Kriterleri'nin saptanması ve euroya geçişte üyeler arası çapraz kurların belirlenmesinde Almanlar belirleyici oldu. Kendi paralarını daha düşük değerli diğerlerinkini aşırı değerli tutmak konusunda çaba harcadılar, topluluk fonlarına yaptıkları net katkının pazarlık gücüne dönüşmesi bu süreçte etkili oldu. Sonuçta ortak pazar içinde Almanya güçlenirken, diğerlerinin durumu olumsuzlaştı ve bu güne gelindi. Euro Bölgesi'nin dağılması özellikle ve öncelikle Almanya için felaket olacak bir duruma dönüştü. Avrupa Merkez Bankası devreye girmez ise ortalık fena karşılaşacak, girerse de onların da diğer bölge ekonomileri kadar hatta daha fazla sorunlu olduğu ergeç açığa çıkacak… Bu aşamada sormak gerekiyor; neden euroya girişteki çapraz kurları değiştirmek, tek paraya geçerken yapılan dramatik hataları düzeltmek veya başka bir değişle Alman uyanıklığının ipoteğini çözmek konusu hiç gündeme gelmiyor? Diğerlerinin parası görece aşırı değerli kaldığı, rekabet koşullarındaki göreli olumsuzluk giderilmediği sürece bütçe istikrarı konusundaki taahhütlerin ne anlamı olabilir? Yatırımcıları euroyu satmaktan ve Avrupa'yı daha ciddi ekonomik sorunlara itmekten kim alıkoyabilir?..

Evet, burada dile getirdiğimiz konular pek konuşulmuyor veya tartışılmıyor olabilir; fakat euronun diğer paralara karşı değeri veya petrol fiyatı konusundaki tahminler bakarsanız gerçeğin daha farklı olduğunu görebilirsiniz. Euronun parasal genişleme nedeniyle sert değer kaybetmesi, başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarının yükselmesi ve küresel düzeyde enflasyon baskısının artması yönündeki beklentiler iyi şeyler söylemiyor. Mali Birlik söylemi gerçekleri gizleyemiyor, kimseyi uyutamıyor. Mızrak çuvala sığamıyor… Zemin kayıyor, her şey hızlanan bir şekilde değişmeye koşuyor… Alman uyanıklığının biriktirdiği enerjinin daha önce görülmemiş bir finansal depreme yol açacağı ve gün saydığı biliniyor… Korkuların ticareti yapıcı olamıyor…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar