Akil adamsız toplum…
Bizim tarihimiz "Ak sakal ve "Akil adamların" çağlar boyunca geçerli olan öğütleriyle doludur. Bu öğütler bir yandan toplumda uzlaşma kültürünün çatışma kültürünün yerini almasına yol açmıştır. Bir yandan da bunun sonucunda sorunların çözümünde kolaylıklar yaratmıştır. Toplumumuzun bugün de ak sakal ve akil adamlara ve onların öğütlerine ihtiyacı vardır.
Bizim tarihsel geleneğimizde Asya'daki yaşamımızdan bu yana "Ak sakallar", "Akil adamlar" hep toplumda sorun çözümlerine katkı ve diyalog içinde uzlaşmanın sağlanmasında rol oynamışlardır. Akil adamlar kimi zaman Nasreddin Hoca gibi mizahı kendi içinde öğütler ile toplumda bir gülücük ile doğruların ortaya çıkmasına imkan yaratan halk filozofları oldular. Kimi zaman bir halk ozanı olarak Pir Sultan, Karacaoğlan Yunus Emre gibi asırlar boyu yeri geldiğinde söylenen türkülerle dersler sundular. Kimi zaman Mevlana, Hacı Bektaş Veli gibi tarikat tekke liderleri olarak toplumun kendilerinden sonra da yeri geldiğinde kullandığı akli söylemler ortaya koymuşlar. Kimi zaman da Şeyh Edebali gibi yönetici kimlikleri içerisinde topluma sağlıklı yönetim dersleri vermişler.
Halk filozoflarının da halk ozanların da, tarikat ve tekke liderlerinin de yöneticilerin de "ak sakal" ve "akil adam" olarak ortaya koydukları toplumsal dersler sadece kendi dönemlerinde, o döneme ait özel olaylar için geçerli olmadı. Çağlar boyu tekrar ve tekrar ortaya çıkan olaylar karşısında hatırlandı, yeni olaylara yeni sorunlara çare oldu.
Bugünde tazeliklerini koruyarak tekrarlanıyor.
Söz verip sözlerinden cayanların olduğu olaylarda Nasreddin Hoca'nın Timur'a fil şikayeti için giden ekibin Hoca'yı yalnız bırakmaları hikayesi anlatıla gelir. Toplumda kimilerinin ötekileştirmeleri ve dışlanmaları karşısında Mevlana'nın ortaya koyduğu "Kim olursan yine gel" hoşgörüsü bir ders niteliğindedir.
Şeyh Edebali, Osman Bey'e yönetici olarak nasıl davranması gerektiği konusunda öğüt verirken çağlar boyu bütün yöneticiler için geçerli olan şu söylemi ortaya koyar: "Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın. Ama bunların nerede nasıl kullanılacağını bilmesen sabah rüzgarında savrulur gidersin. Daima sabırlı, sebatlı ve irade sahibi olun."
Bizim tarihimiz ak sakallar ve akil adamların sorunların üstesinden gelmek için verdikleri asırlar boyu kullanılagelen öğütleriyle doludur. Ve bu öğütler hep toplumda sorun çözmeye, çatışmaları ortadan kaldırmaya, bireylerin kendi benliklerini tanıyıp, yaşamlarına çeki düzen vermeye yol açmıştır. Toplumda çatışma kültürünün değil, uzlaşma kültürünün hakim olmasına yol açmıştır.
Şimdi yaşadığımız siyasal çatışmalardan, topluma hakim olan çatışma kültürünün olumsuzluğuna baktığım zaman günümüzde geleneğimizde var olan ak sakal, akil adam örneklerinin bugün eksik olduğunu görüyorum. Bir süre önce bir siyasi liderin kendilerini siyaset dışına ittiği iki "siyasal ağabey" "akil adam"la konuşurken onlardan biri, "Lider bizim gibi ağabeylerinin eleştirilerini duymak istemediği için bizleri çevresinden uzaklaştırdı. Şimdi çevresinde her yaptığını öven bir grup oluştu. Bu eleştirisiz bir çevre yarattı" diyerek bunun olumsuz sonuç verebileceğini öne sürdü.
Toplumumuz geleneğinde var olan ak sakal ve akil adam geleneği toplumun gelişmesi ve ilerlemesine her dönemde önemli katkıda bulunmuştur. Ak sakal ve akil adamlara bugün de ihtiyacımız olduğunu yaşadığımız birçok olayda kendini göstermektedir.