Akdeniz’de sürdürülebilir balıkçılık için ortak yönetim şart

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) raporuna göre, dünyada 3 milyar insan, protein ihtiyacının yüzde 20’si deniz balıklarından karşılıyor. Bu nedenle, balık, milyarlarca insanın beslenebilmesi için yaşamsal öneme sahip bir kaynak. Fakat, dünya genelinde balık tüketimi tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmış durumda. Okyanuslarının üçte birinde ise avlanma çok yüksek boyutlarda seyrediyor. Bu durum, dünya nüfusunun büyük bir bölümü için temel protein kaynağı olarak değerlendirilen balığın sürdürülebilirliğinin sorgulanmasına yol açıyor.

FAO verilerine göre aşırı avlanma en fazla gelişmekte olan ülkelerde meydana geliyor. Daha büyük ağlar ve tarama aletleri gibi gelişmiş balık avlama imkanlarına sahip gemilerin sayısının artması, aşırı avlanmaya yol açan unsurların başında geliyor. FAO, dünyadaki balık rezervlerinin yaklaşık yüzde 70'inin ya "tam ve aşırı kapasiteye sahip ya da tükenmiş durumda” olduğunu söylüyor.

Dolayısıyla, daha iyi bir balıkçılık yönetimi ve adil dağılım için bir an önce harekete geçmek gerekiyor.

WWF-Türkiye, 2017'den bu yana Foça- İzmir, Kaş-Antalya ve Erdemli-Mersin pilot alanlarında ‘Küçük Ölçekli Balıkçılığın Ortak Yönetimi’ konulu bir proje yürütüyor. Hırvatistan, İtalya ve Yunanistan’da belirlenen pilot alanlarla paralel olarak yürütülen proje, ortak yönetim mekanizmalarının hayata geçirilmesi ile küçük ölçekli balıkçıların yaşam standartlarının yükseltilmesine katkıda bulunarak Akdeniz’de balıkçılığın durumunu iyileştirmeyi amaçlıyor.

WWF-Türkiye bu amaç doğrultusunda hem eğitim ve kapasite geliştirme çalışmaları düzenliyor, hem de kamu kurumları, yerel yönetimler, bilim ve araştırma kuruluşları ve balıkçılıkla ilgili sivil toplum kuruluşları arasında iletişim ağının geliştirilmesi ve ortak bir platformun oluşturulması için çalışıyor.

Bunlardan biri de “Ortak Balıkçılık Yönetimi Ulusal Çalıştayı”. Çalıştay; küçük ölçekli balıkçılığın ülkemizde sürdürülebilir bir ekonomik faaliyet hâline dönüştürülmesine katkı sağlamak amacıyla, balıkçılığın ortak yönetimi için çözümler sunmayı hedefliyor.

Türkiye’de 13 bin küçük ölçekli balıkçılık teknesi var

WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli’nin verdiği bilgilere göre, Türkiye’de yaklaşık 13 bin küçük ölçekli balıkçılık teknesi faaliyet gösteriyor. Her bir teknede ortalama 2-3 kişi çalışıyor. Çalışanların aileleri ve yan sektörler de düşünüldüğünde, küçük ölçekli balıkçılığın ciddi bir iş kolu olduğu ortaya çıkıyor. Küçük ölçekli balıkçılığın, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, beslenme, gıda güvenliği, sürdürülebilir geçim kaynakları ve yoksulluğun azaltılmasında önemli sosyal ve ekonomik katkılar sağladığını ifade eden Pasinli, son 10 yıl içinde deniz balıkçılığının azalan bir grafik izlediğini kaydediyor. Deniz canlılarının azaldığı ve balık stoklarının sonuna yaklaşıldığı yönünde ortaya konan karamsar senaryolar karşısında, balıkçılığın sürdürülebilirliği için acil tedbirlerin alınması gerektiğini ifade eden Pasinli, “Balıkçılık yönetiminde ve ekosistemlerin korunmasında küçük ölçekli balıkçıların aktif rol oynamalarının sağlanması ile, balıkçılık sektöründe sürdürülebilirliğin artırılabileceğine inanıyoruz” diyor.

Kadın balıkçılar da söz sahibi olmalı

Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Ramazan Özkaya, balık stokları açısından yaşanan sıkıntıların düzeltilebilmesi için tüm paydaşların birlikte karar alması gerektiğinin altını çiziyor. Özkaya, kurulmasını talep ettikleri ortak yönetimlerde, sektörde görünür olmaya ve güçlenmeye başlayan kadın balıkçıların da yer almasını ve söz sahibi olmasının da çok önemli olduğunu vurguluyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Turgay Türkyılmaz ise, biyolojik, ekolojik, sosyolojik ve ekonomik dengeleri gözeten bir sistem kurmayı hedeflediklerini kaydediyor.

“Ortak yönetim ile mesleğin saygınlığı arttı”

Katalonya, ortak balıkçılık yönetimi açısından iyi bir örnek oluşturuyor. Çalıştaya katılan Katalonya Özerk Yönetimi Balıkçılık ve Denizcilik Genel Müdürü Sergi Tudela, “Katalonya’da tüm paydaşların katılımı ile hayata geçirilen ortak balıkçılık yönetimi demokrasiyi ve güveni artırdı. Balıkçılar geçmişten gelme bir alışkanlık ile yaşadıkları, avlandıkları denizlere bağlıdır. Zaman içinde kararlardan uzak tutulmaya başladılar, bu da süreçlere yabancılaşmalarına neden oldu. Ortak yönetimde ise yöneticiler, bilim insanları, sivil toplum ve balıkçılar ortak sorumluluk ile kararları birlikte almaya başladılar. Bu süreçte halkın balıkçılara bakışı değişti, mesleğin saygınlığı arttı.”

Avrupa yerli balığı tercih etmeli

Kiel Üniversitesi’ne yaptırılan ve WWF tarafından 2017 yılında yıl kamuoyu ile paylaşılan "Daha iyi bir balıkçılık yönetimi ve âdil dağılım” konulu bir başka araştırma, zengin Avrupalıların hem daha az balık yemesi, hem de yerli balıkları tercih etmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Aksi takdirde güney yarımküre ülkelerinin, 2050 yılında balığı “temel gıda maddesi” olarak tüketememe tehlikesiyle karşı karşıya kalacağına dikkat çekiyor. Halihazırda 100 milyon ton civarında olan dünya genelindeki yıllık balık avı miktarının, önümüzdeki 30 yıl içinde 137 milyon tona yükseleceği tahmin edilen raporda, bu miktarın büyük bir bölümünün zengin ülkelerde yaşayanların sofralarını süsleyeceği vurgulanıyor. Her yıl üreme miktarından çok daha fazla balığın avlandığına dikkat çekilen Dünya Doğayı Koruma Vakfı raporunda şu yoruma yer veriliyor: “Kontrollü avlanma, çeşitliliğin korunması, avlanma yasağı dönemlerine riayet ve âdil dağılım gibi koşulların yerine getirilmesi durumunda, 2050 yılında, dünya üzerindeki herkesin, kişi başına 12 kilo önümüzdeki 30 yıl içinde balık tüketmeye hakkı olabilir.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar