AK Parti’de olağan ve olağanüstü iki senaryodan hangisi ağırlık kazanacak

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Bu dönemde AK Parti kulislerinde bir yandan medyada yazarların birbirlerini suçlamaları diğer yanda bazı eski yöneticilere referandum döneminde EVET için yeterince çalışmadıkları suçlamaları konuları ele alınıyor. Bu da kurultayın olağan mı olağanüstü mü olacağı konusunun da ele alınmasına yol açıyor.

AK Parti’de bir yandan 15 Nisan’ın faturası kimlere yüklenecek tartışması gündemde, bir yandan da Cumhurbaşkanı'nın partinin başına geçmesi konusu ele alınıyor.

Başbakan, geçen hafta olağanüsü kongre olmayacağını açıkladı. Cumhurbaşkanı'nın partinin başına geçeceği olağan kongrenin, ilçe kongrelerinin tamamlanmasından sonra 2018 yılında yapılacağını söyledi. Buna rağmen, parti kulislerinde son günlerde YSK’nın hafta sonuna kadar sonuçları açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı'nın parti üyeliğinin gerçekleşmesinin ve mayıs ya da haziran ayında yapılacak olağanüstü kurultayda partinin başına geçmesi talebi gündeme getirilmeye başlandı.

Bunu savunanlar, parti tüzüğüne göre, şartların oluşması halinde MKYK’nın olağanüstü kurultayı bir hafta içinde ilan etmesinin ardından kongrenin çağrı tarihinden itibaren 45 gün içinde yapılması gerektiğini belirtiyorlar. Bu bir yandan Başbakan'ın açıkladığı olağan, diğeri parti kulislerinde tartışılarn olağanüstü kurdultay olmak üzere iki senaryonun gündemde olduğunu gösteriyor.

Bu iki senaryodan birinde 2018’de olağan, diğerinde mayıs ya da haziran 2017’de olağanüstü kongre ile Cumhurbaşkanı'nın partinin başına geçmesi öngörülüyor.

Olağanüstü kongreyle mayısta Recep Tayyip Erdoğan’ın partinin başına geçmesini isteyenler bunu parti medyasına çeki-düzen verilmesi ve parti içerisindeki dağınıklığın giderilmesi için gerekli olduğunu belirtiyorlar. Medyada birçok yazarın kendisini “en iyi reisci” ilan edip, diğer birçok AK Parti yanlısı yazarları eleştirmesi, hatta linç girişiminde bulunması medyadaki bu duruma bir an önce el konulması gerekliliğini gösteriyor. Parti kulislerinde de bu konunun ivedilikle ele alınması öneriliyor. Tutumlarıyla partiye zarar verdiği düşünülen bazı yazarların, bir an önce uyarılmalarının gündeme gelmesi isteniyor. Bunu en iyi yapacak kişinin
Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu düşüncesini ortaya koyuyorlar.

Parti kulisinde ele alınan bir diğer konu, bazı milletvekillerinin Gül-Davutoğlu ve Arınç’ı referandum döneminde EVET için yeterince çalışmadıkları için alenen suçlamalarının yarattığı olumsuz tablonun ortadan kalkması için de mayısta olağanüstü kurultay önerenler de var. Parti içinde dağınıklığa yol açan bu durumun, birlikteliğe en çok ihtiyaç olduğu dönemde gündemden kaldırılması için de mutlaka bir şeyler yapılması isteği de kulislerde önemsenen, partililerin gündemlerinde tartıştıkları bir diğer konu.

Cumhurbaşkanı'nın bir an önce partinin başına geçmesi talebinde bulunanlar, hem medyada yazarların karşılıklı suçlamalarına son verilmesi için ve parti içinde dağınıklığa sebep olan suçlamaların son bulması için bunun gerekli olduğunu söylüyorlar. Cumhurbaşkanının hemen partinin başına geçmesini isteyen AK Parti'liler 2019 seçimleri için iki yıllık bir çalışma dönemi olacağını, 2018’de yapılacak olağan kongre sonrası çalışma süresinin bir yıl gibi dar alana sıkıştırılacağını bunun ise olumsuz sonuç verebileceğini öne sürüyorlar.

Bakalım bu iki senaryolu gelişmeden hangisi ağırlık taşıyacak. Bunun ilk göstergesi YSK’nın kesin referandum sonuçlarını açıklamasının ardından Cumhurbaşkanının AK Parti'ye üye olması ve ondan sonraki gelişmelerle belirginleşecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar