AK Parti de CHP de tedirgin…
Kimine göre , “Sürpriz”; kimine göre, “Gecikmiş”; kimine göre, “Gerçekçi”; kimine göre, “Ders veren”; kimine göre, “Beklenmedik” sonuçları olan bir seçimi geride bıraktık…
★ ★ ★
Seçim sonrası, gazeteci refleksiyle, siyasi parti temsilcileri ile görüştük/ görüşüyoruz…
★ ★ ★
Özetle: AK Parti ve CHP’de iki tedirginlik öne çıkıyor…
★ ★ ★
AK Parti’de… Sonuçların nedeninin doğru tespit edilememesi, basit birkaç nedene indirgenmesi ve buna göre politikaların geliştirilmesi yanlışlığına düşülmesin den korkuluyor…
CHP temsilcileri ise… Uygulanan genel ekonomik politikaların yaratacağı/yaratabileceği olumsuzlukların, seçilmiş başkanlara mal edileceği endişesini taşıyor…
★ ★ ★
AK Parti’de, sadece dar gelirlinin, “Fakirleştim…” sözüne değil, “O/ onlar zenginleşirken ben fakirleştim…” sözüne ve yüksek gelirlinin, yatırımcının, girişimcinin, “Zenginleşiyorum ama tedirginim…” gibi sözlerine bakılarak, eğitimden hukuka genel ekonomiyi ve sosyal hayatı iyileştirecek politikalara ağırlık verilmesi gerekliliğine vurgu yapılıyor… Üreten bir yapıyla, emekli/öğrenci gibi tüketici konumundaki vatandaşın refahının, sürdürülebilir bir şekilde artırılabileceğine dikkat çekiliyor…
★ ★ ★
CHP’de ise… Yerel yönetimlerin yapabileceği şeylerin “kaynak kısıtı” nedeniyle sınırlı olduğuna vurgu yapılıyor…
Çalışanların maliyetlerini düşürecek, verimliliğini artıracak; üreticilerin maliyetlerini düşürecek, hızını, rekabet edebilirliğini artıracak; vatandaşın ucuz gıda/ ulaşıma erişimini sağlayacak çalışmaların öne alınması; bu projelere devlet desteğinin de azami şekilde sağlanması zorunluluğu/gerekliliği ön plana çıkarılıyor…
AK Parti kulisleri: “Nedeni ‘emekli’ ile sınırlarsak yanlış yaparız…”
Ekonomiye birbirine bağlı/bağımlı şartlar/olaylar/ davranışlar yön veriyor… Bütüne “ekosistem” deniyor… Bütünün bir parçasının, “Ben iyiyim” demesiyle olmuyor; iyi olmak için, diğer parametrelerin de en azından, “yeter şart”ı sağlaması gerekiyor… Örneğin sanayiciysem çalışanımın, müşterimin, tedarikçimin, vergi/eğitim/adalet gibi sistemlerin, karar alıcıların, kural koyucuların da iyi olması gerekiyor; sadece benim iyi olmam/olmak istemem yetmiyor…
★ ★ ★
Sanayici yatırım/işletme kredisi bulamıyor; bulduğunun faizini dahi ürettiğiyle ödeyemiyor/ ödeyebileceğine inanmıyorsa… İhracatçının navlun maliyeti dahi (taşımacılıkta otoyol öncelikli, yanlış altyapı yatırımları nedeniyle) rekabet edebilirliğini önlüyorsa…
Kayıt dışı ve ayrıcalıklı destek/teşvikler nedeniyle “haksız rekabet”, “haksız kazanç” tavan yapmışsa… Çiftçi ürettiğinden para kazanamıyor, zarar ediyorsa…
İşçinin kazancı “ev kirasına” dahi yetmiyorsa… Emekli, maaşıyla temel gıda ihtiyacına dahi ulaşamıyorsa…
Öğrenci, en verimli çağında, yurt parasını dahi nereden bulacağının derdine düşmüşse… Aileler “çocuklarının nitelikli eğitim alması” adına ev, arsa satmaya başlamışsa…
★ ★ ★
“Siyaset yapmaya başlayan” üretenden/geliştirenden daha fazla kazanıyor/ itibar görüyorsa… “Siyaset yapanla yakınlaşan” kamuda iş, mevki, makam sahibi olup rahat bir hayat yaşayabiliyorsa… “Siyaset yapana” yapıcı eleştiride bulunan dahi dışlanıyorsa… “Siyaset yapanın” harcaması israf boyutuna çıkmışken; üreten, harcamayı kısmak için üretimini dahi azaltıyorsa… Oluşan fiyatlar nedeniyle “aracılar” değil, üretici cezalandırılıp; birkaç ithalatçının ve yabancı üreticinin önü açılıyorsa…
★ ★ ★
Bu nedenlere, üniversitelerin niteliği eklendiğinde, tarım/sanayi gibi üreten/geliştiren/ihtiyaç duyulan alanlarda işgücü/ girişimci/yatırımcı açığı artmış; çalışma barışı bozulmuşsa…
★ ★ ★
Böyle bir ekosistem, iyiyi de, sistem tarafından destekleneni de tüketiyor… Ekonomide onarılması güç tahribata sebep olan bu uygulamalar/gerçekleşmeler; kısa vadede olmasa da uzun vadede gerçeğe/rasyonaliteye dönme, dengelenme ihtiyacı/zorunluluğu doğuruyor…
★ ★ ★
Bu nedenle… AK Parti kulislerinde: Seçim sonuçlarının sadece “hakkını alamayan emekliye”, “yanlış adaya” bağlanmasının fotoğrafın tamamını görmeyi engelleyeceğine; günü kurtaran, popülist ve yeni/yanlış politikalara kapı aralayabileceğine vurgu yapılıyor…
CHP kulisleri: “Çalışma hayatını kolaylaştırmalı; gıda/ ulaşım/barınma fiyatlarını azaltmalıyız…”
CHP temsilcileri uygulanan genel ekonomik politikaların yaratacağı/yaratabileceği olumsuzlukların, kendilerine mal edileceği endişesini taşıyor… Yerel yönetimlerin ekonomi için yapabileceklerinin, kaynak ve genel politika kısıtı nedeniyle sınırlı olduğuna vurgu yapılıyor…
★ ★ ★
Çalışanların maliyetlerini düşürecek ve dolayısıyla verimliliğini artıracak projelerin ön plana çıkarılması gerekliliği dillendiriliyor…
Örnek mi?
Kreş ve “yaşlı bakımevi” sayısının artırılması…
Çalışan annelerin/çocukların en büyük ihtiyacı olarak nitelendiriliyor… Bu ihtiyacın gerekirse ücret alınmadan karşılanması gerekliliğine inanılıyor… Ve toplu taşıma… Toplu taşımada hızın, çeşitliliğin artırılması ve fiyatların düşürülmesi öne çıkıyor… Gerekirse toplu taşıma dışındaki alternatiflerin alanının kısıtlanması gerekliliği tartışılıyor…
★ ★ ★
Vatandaşın ucuz gıda/ ulaşım/konuta erişimini sağlayacak çalışmalar ve uygulamaların artırılmasının zorunluluğu savunuluyor… Bu uygulamaların yeni işgücü talebi yaratacağına ve kadınlar/emekliler arasından yeni girişimciler çıkaracağına da inanılıyor…
Örnek mi?
Kent tarımı…
Evlerde, teraslarda, apartman bahçelerinde yapılacak seracılık gibi tarımsal üretimin A’dan Z’ye desteklenmesi planlanıyor… Aynı şekilde ev ve apartmanlarda güneş panelleri ile yapılacak enerji üretiminin teşvik edilmesi de gündemde…
★ ★ ★
Üreticilerin maliyetlerini düşürecek, hızını, rekabet edebilirliğini artıracak (işgücünden limanlara, demiryolu bağlantılarına) projelere de ağırlık verilecek… Bu yolla yabancı yatırımcı çekileceğine de inanılıyor…
★ ★ ★
Bu projelerde (yönetmeliklerden finansmana kadar) devlet desteğinin de azami şekilde sağlanması, siyaset üstü davranarak bakanlıklarla ortak projeler geliştirilmesi zorunluluğuna inanılıyor… Kısır siyasi çekişmelerin, hizmeti/verimliliği önlediğine/önleyeceğine dikkat çekiliyor; eski siyasi alışkanlıklardan kurtulup, iktidar partisiyle daha yakın çalışılması gerekliliğine vurgu yapılıyor.