Aile şirketleri kabuğunu kırmalı
İ.Halil BAĞDINLI, YMM, CFE - KPMG Türkiye, Vergi Şirket Ortağı
Türkiye’deki mevcut firmaların kuruluş tarihleri incelendiğinde, önemli bir bölümünün 5 yıl ve daha kısa ömürlü olduğu görülüyor. Ülkemizde aile şirketlerinin ancak yüzde 5’i köklü ve daha uzun ömürlü firmalar... Ancak yapılan araştırmalar 30 yılın üzerinde geçmişe sahip bu şirketlerin sayısında yıllar içinde yüzde 30 oranında azalma olduğunu da gösteriyor. 25 yıl gibi ortalama bir ömre sahip olan aile şirketlerinin ülkemizde yaşadığı en önemli sorunların başında bir sonraki liderin seçimi geliyor.
Kurucu veya hali hazırdaki yönetici ortakların büyük çoğunluğu yönetimi bırakmaya yanaşmıyor. Aile şirketlerinin sona ermesinde yönetici ortakların duygusal bağlılıkları başrolü oynuyor. Bu çerçevede milli servet halini alan şirketlerin birikimleri, yanlış süreç yönetimiyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geliyor.
Türkiye’nin en değerli aile şirketlerine ev sahipliği yapan Ege başta olmak üzere Türkiye genelindeki tablo iç açıcı değil. Bir sonraki yönetim kurulu başkanı seçiminde evlatlar arasında tercih yapamayan, elindeki gücü bırakmak istemeyen, hayatında işi dışında faaliyeti veya ilgisi olmayan pek çok lider yanlış tercihlerle şirketlerinin sonunu hazırlıyor.
Bir anda verilecek bir karar olmayan lider seçimi iyi yönetilmesi gereken bir süreç… Bu nedenle mevcut liderin;
- Liderlik değişim takvimi
- Mevcut hissedarlar yönetimde yer almak istiyor mu
- Mevcut hissedarlar şirketi yönetebilecek kapasiteye sahip mi
- Bir sonraki lider profesyonel mi yoksa aileden mi olmalı
- Genç nesil hangi eğitimleri almalı
- Şirketin geleceği için yapılması gerekenler (aile anayasası, iç kontrol ve iç denetim süreci kurulması, organizasyon şeması ve görevlerin tanımlanması vb) gibi konularda hazırlıklı olması gerekiyor.
Her aile şirketi, liderin er ya da geç değişeceği gerçeğiyle yüz yüze gelecektir. Bu değişimi iyi yönetemeyen, değişime hazırlıklı yakalanmayanlar, diğer pek çok şirket gibi küçülmeye veya daha da kötüsü yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalabiliyor. Günümüzde de ani kaza, hastalık gibi nedenlerle kaybedilen lider sonrası, genç nesil kaldıramayacakları pek çok zorlukla mücadele etmek zorunda kalıyor.
Aile şirketlerini bugün bulundukları noktaya getiren dinamikler çoğu zaman daha ileri taşıyamıyor. 20 yıl önce çok anlamlı olan ekip veya kurallar bugün şirkete zarar verirken, geçmişte işe yarayan pek çok tedbir veya yönetici bugün şirkette işlevsiz kalabiliyor. Bu nedenle değişimin içeriği ve zamanlaması yaşamsal önem taşıyor.
Aile şirketlerindeki hisselerin bir sonraki nesle devrinde vergi konusu da unutulmaması gereken önemli konulardan biri. Vefat halinde mevcut şirket değerinin yaklaşık yüzde 10’u hayattaki ortaklar tarafından vergi olarak devlete ödenmek zorunda... Kimi ortaklar için bu ciddi mali sorunlar yaratıyor. Örneğin aile büyüğünün vefatı nedeniyle 100 milyon TL değerinde şirket hissesini devralan aile, devlete 10 milyon TL gibi ciddi bir rakam ödüyor... Bu süreci doğru yönetemeyen ailelerde bu bedel 30 milyon TL’ye kadar da çıkabiliyor. Nakit varlığı yeterli olmayan hissedarlar için ciddi sorunlar yaratan bu durum, servetin vergisinden dolayı servetin kaybedilmesine neden oluyor.
Aile şirketlerinin geleceği tasarlanırken, çoğu zaman aşağıda yer alan belirli seçenekler arasında aile için en doğru seçenek tercih edilmelidir;
- Şirket aile tarafından yönetilmeye devam eder ve halefiyet, yani bir sonraki liderin seçimi net kurallara bağlanabilir,
- Aile şirketteki hissedarlığını korur, ancak yönetim profesyonel bir ekibe devredilir,
- Aile hisselerini üçüncü kişilere satarak, hissedarlığını sonlandırabilir.
Bahsedilen seçenekler, ailenin dinamiklerine, yeni neslin kişisel özellik ve tercihlerine göre farklılıklar arz edebilir... Ancak ailenin yapacağı her tercihin amacı, şirketin daha uzun yıllar hayatına mümkün olan en az sorunla devam edebilmesi olmalıdır. Zira her köklü şirket sadece aile için değil ülke için de bir servet anlamına geliyor.