Aile kurumsallaşmadan şirket kurumsallaşmaz

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM [email protected]

Geçen yazıda çok ortaklı şirketler­de kuşaklar arası geçi­şin ve ilişkilerin nasıl yönetilmesi gerektiği­ni anlatmış, üç temel strateji önermiştim. Aile anayasası, efektif yönetim kurulu ve ku­rumsal yönetim. Bu­gün bunlar üzerine sohbete devam edeceğiz.

Aile anayasası

Çok ortaklı bir aile şirketiyse­niz, aile anayasası ilişkilerin ku­rumsallaşması ve şirketin sür­dürülebilirliği için kaçınılmaz bir araç. Ancak bunu gelişigü­zel hazırlamak doğru değil. Ül­kemizde çoğu aile anayasasını incelediğimde birbirilerinden kopya edilmiş, aile ve şirketin gerçekleri ile uyumsuz, çoğun­lukla da ailenin bir kısmı tara­fından da kabullenilmemiş me­tinler görüyorum.

Aile anayasaları aile değerleri­ni net olarak tanımlamalı, yapı­lar ile görev, rol ve sorumluluk­ları açıklamalı, miras ve yönetim devri konusunda hassasiyetle yapılan çalışmaları yansıtmalı, çatışmalarda çözüm mekaniz­malarını içermeli, anayasada yer alan aile konseyi gibi kurumla­rın nasıl çalışacağına dair usul ve esasları açıklamalı, ailenin eğitim ve gelişim stratejilerini ortaya koymalıdır. Bu çalışma ciddi bir analiz ve değerlendir­me sonucu, terzi işi yapılmalıdır.

Yönetim Kurulu

Etkin çalışan bir yönetim ku­rulu ülkede çok ortaklı aile şir­ketlerinde pek görmediğimiz bir yapıdır. Genellikle yönetim ku­rulu- icra iç içedir ve yönetişim mekanizması sağlanamaz. Bu tür yapılarda, hele de icranın üst yönetim pozisyonları aile üyele­rinde ise, bir denge oluşur ve gö­zetim ve hesap verme mekaniz­ması devre dışı kalır. Bu bir aile şirketi için en büyük risk ve gü­vensizlik kaynağıdır.

Pek çok şirkete henüz kurum­sal olarak hazır olmadığı ve öl­çek olarak da yetersiz olduğu bir dönemde hadi profesyonel yö­netime geçin, yönetim kurulu ve icrayı ayırın, işlerden el çekin tavsiyesi verenleri görüyorum. Bu tavsiye şirket hazır değilse, şirkete zarar verir. Şirketin ku­rumsallaşma seviyesi, yönetim sistemi, iç denetimi ve rapor­lama mekanizmaları tam ve iş­levsel değilse, bu tavsiye şirketi uçuruma götürür. Önce bu işleri halletmek gereklidir.

Ancak şu yapılabilir. Mevcut yönetim kurulu, bağımsız ve ala­nında yetkin üyeler ile güçlendi­rilebilir. Yönetim kurulu, yöne­tim kurulu görevlerini yerine ge­tirmeye başlar. İcra performansı yetersiz olan bazı aile üyeleri, profesyoneller ile değiştirilip, icradan yönetim kuruluna alı­nabilir. Burada eğitim ve tecrü­be kazanıp, yönetişim açısından katkı sağlar hale gelebilirler.

Genellikle, çok ortaklı ai­le şirketlerinin ortakları ara­sındaki denge ve adaleti sağla­mada da bağımsız üyeler çok faydalıdır. Sadece strateji ve yönetişim konularında kat­kı yapmazlar, bu tür işlerde de faydalı olurlar. Tabi doğru üye ile çalışmak şartıyla. Bence sektör tecrübesi olan kişileri tercih etmektense, farklı sek­törlerden size perspektif ve iyi uygulama kazandıracak, ba­kış açışınızı genişletecek, hem trendleri, hem operasyonları hem de mali yapıyı yorumlaya­cak tecrübede üyeler seçmeli­siniz. Üyelerinizin en az biri iç denetim, finans, risk yönetimi gibi alanlarda tecrübeli olmalı düşüncesindeyim.

Kurumsallaşma

Kurumsallaşmadan kastım yönetim felsefesi ve sistemine sahip olmaktır. Devir artık yö­netişim, yapay zekâ ve sürdü­rülebilirlik devri. Eski çalışma usullerinin işe yaramayacağı bir dönemdeyiz. Bu dönemde şir­keti yönetmek, rekabette avan­taj sağlamak, sürdürülebilirlik odaklı büyüme ve kârlılık için yönetim sistemlerine ihtiyacı­nız var. Benim 4x3 dediğim bir model var. Stratejik yönetim, sü­reç yönetimi, performans yöne­timi ve değişim yönetimi iyi ol­manız gereken dört alan. Ayrıca bu dört alanın bir döngü olarak çalışabilmesi için bunun bazı sistemler ile desteklenmesi ge­rekiyor. Bunlar da risk yönetimi, iç kontrol ve iç denetim.

Sizde bu alanlarda durum nedir?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar