AİHM penceresinden Türk vergi uygulamasına bakış

VERGİ PORTALI
VERGİ PORTALI [email protected]

 

Tayfun ERCAN 
[email protected]

Can YAMAN
[email protected]

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen kararların iç hukukta uygulanabilirliğinin olması verilen kararları daha da önemli hale getirmektedir. Bu kararlar, vergisel uygulamalar bakımından da yol gösterici niteliktedir. Bu nedenle, yazımızda bu konuyu işlemek elzem olmuştur.

Bulves/Bulgaristan kararı: KDV’den müteselsil sorumluluk
AİHM önüne gelen bu davada; uyuşmazlık, mal alımı dolayısıyla alıcının satıcıya ödediği KDV’yi indirim konusu yapma talebinin, satıcının bu vergiyi zamanında defterlerine kaydetmemesi ve beyan etmemesi nedeniyle reddedilmiş olmasından kaynaklanmıştır. Bulves kararında, başkasının ödemekle yükümlü olduğu KDV’den sorumlu olma, “malvarlığına haksız müdahale” olarak nitelendirilmiştir. Ayrıca kararda, bu sorumluluk bakımından KDV’nin satıcı tarafından ödenip ödenmediğini takip edebilme yetkisinin verilmiş olması gerektiği ve alıcı üzerine düşeni yaparak kendi vergisel yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen, satıcının vergisel yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı vergisel aykırılığın sonuçlarına katlanmasının beklenemeyeceği belirtilmiştir.
Benzer bir yorum, Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) md. 11’den hareketle Türk mali idaresince de yapılmaktadır. Bu düzenlemeye göre, mal alım satımında, alım satıma taraf olanlar, rücu hakkı saklı kalmak üzere müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. VUK’un 11. maddesinin halihazırdaki yorumu, Bulves kararından elde edilen sonuca ters düşmektedir. Söz konusu yorum ve uygulama, Anayasa m. 18’de düzenlenen angarya yasağı ve m. 128’de belirtilen kamu hizmeti ve görevinin kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerektiği hususları bakımından da Anayasa’ya aykırıdır. Ayrıca, VUK md 11’de tevkifattan bahsedilmektedir. KDV ise farklı bir durumdur. 

Funke/Fransa kararı: Vergi incelemesi sırasında belge ibrazı
Funke davasında, Funke mali polis tarafından yurtşındaki serveti konusunda beyana davet edilmiş, cevap vermemesi üzerine evinde arama yapılmış, belge bulunmaması üzerine para cezası ile birlikte hapsen tazyiki talep edilmiş, ancak mahkeme sadece para cezasına karar vermiştir. Mahkeme Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AHİS) 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hükmüne göre kimsenin kendi aleyhine beyan ve kanıt sürmeye zorlanamayacağı ilkesinden hareketle, sözleşmenin 6. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürerek, kanıtlara zanlı dışındaki yollardan ulaşılması gerektiğini ifade etmiştir. Gümrük suçlarını inceleyen yetkililerin bir kişiden kanıt göstermesini istemesi ve banka hesaplarını dondurmasını açıkça suçla “itham” olarak değerlendirmiştir. 
Vergi incelemelerinin, kamu görevlileri tarafından inceleme tutanağını göstermemek, tuzak sorular sormak, yönlendirme yapmak, baskı kurmak, mükellefi kendini suçlayıcı ifade veya belge vermeye zorlamak ve oldu-bittiye getirmek suretiyle yapılması anayasal bir hak olan susma hakkına aykırı olduğu gibi Funke/Fransa kararından elde edilen sonuca da ters düşmektedir.

Yukos/Rusya kararı: Haksız çıkma zammı
Rusya’nın önemli petrol şirketlerinden olması nedeniyle ekonominin önde gelen şirketleri arasında yer alan Yukos ile ilgili dava, Rus medyasında uzun bir süre gündemde kalmıştır. Yukos nezdinde gerçekleşen vergi incelemesinde, peçeleme ve muvazaalı şirket yapılandırması bulunduğu iddia edilmiş ve vergi kaçakçılığı yapıldığından bahisle şirket hakkında yapılan vergi tarhiyatı, ceza ve faiziyle birlikte 12 milyar euronun üzerinde olmuştur. Ayrıca şirket hakkında, borçlunun ödeme emrinin gereklerini yerine getirmemesi nedeniyle toplam borç üzerinden uygulanan ve 1.16 milyar euroya yaklaşan cezai nitelikteki icra tazminatı alınmıştır. Yukos şirketler grubunun önemli hisseleri icra yoluyla satılmıştır. Netice itibariyle, şirket iflas etmiş ve tasfiye sürecine girmiştir. AİHM, bu müdahaleyi ölçüsüz ve orantısız bulmuştur. 
Türk Vergi Hukuku’nda, AİHM’in kararında yer bulan cezai nitelikteki icra tazminatına benzer bir düzenleme “haksız çıkma zammı”dır. Haksız çıkma zammı, ödeme emrine karşı itirazında haksız çıkan mükellefe uygulanacak zorlayıcı nitelikte mali bir yaptırımdır. Bu düzenleme, Yukos/Rusya kararından elde edilen sonuca ters düşmektedir. Zira, haksız çıkma zammı miktarının arttığı durumlarda mükellefler zorlanmaktadır. Ayrıca, zammın hangi zararı ya da hangi masrafın karşılığı olduğu belli değildir. Bu bakımdan, haksız çıkma zammı Anayasa’ya aykırı bir uygulamadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar