Ağustos böceklerinin kaderi
Siyasi irade ile çıkarlarını finansal sermaye ile özdeşleştiren küreselciler arasındaki, uygulamaya yönelik görüş ayrılığı derinleşiyor: Mali kural uyulanmasının ertelenmesinin ardından vergi ve prim borçlularının rahatlatılmasının gündeme gelmesi, ne pahasına olur ise olsun günü ve görüntüyü kurtarma çabasında olanları rahatsız ediyor. Sürdürülebilir olmayan tercih ve uygulamalarda uzlaşan kesimlerin, sorunlar büyüdükçe ve bazı sonuçları buzdağının görünen kısmı haline geldikçe görüş ayrılıklarının çeşitlenerek artması kanılmazdır...
Vergi ve prim borçlularının sayısının artması bir sonuçtur, asıl önemlisi sürdürebilir olmadığı bilinen, sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmayı hedefleyen yanlış tercihler zincirinin bir ürünüdür. Hem bu politikaların değişmesine karşı çıkmak, hemde sonuç olarak ortaya çıkan vergi ve prim borçlarının yapılandırılması yanı sıra işlemiş faizlerinin düşürülmesine karşı çıkmak ilkeli bir duruş olamaz. İlkeli duruş sonuçla uğraşmayı değil sorunların sebeplerine odaklanmayı ve kalıcı çözüm peşinde koşmayı gerektirir. Evet vergi ve prim borçlarının yapılandırılması ve faizlerinin düşürülmesi bir çeşit aftır, ödemelerini düzgün yapanları cezalandırmak anlamına geldiği için adaletsizliktir, güven bunalımı yaratabilecek kötü bir örnektir. Fakat bu olumsuz sonucu yaratan uygulamalar devam ettiği sürece vergi ve prim borcunu ödeyemeyenlerin sayısı artacak, bu tür aflar da kronikleşecek adaletsizlik yaygınlaşacaktır. Mevcut politikalarda ısrarlı olan finansal kesim eğer bu politikalarda ısrar ediyor ise söz konusu olumsuzluğun ortaya çıkmasını bir çok konuda olduğu gibi kredi vererek engelleyebilirdi; neden yapmadı, yapamadı veya yaptıkları yeterli olamadı?..
Öyle ya borç verselerdi belki o kredilerin geri dönmesi mümkün olamazdı, ama günü kurtarırlardı! Kamu açıkları daha küçük, artan faiz gelirleri nedeniyle banka kârları daha büyük olabilirdi ve siyasi irade ile tartışmak durumuna da düşmezlerdi! Finansal sermayenin talep ettiği uygulamaların, görüntüyü kurtarmanın ve bununla övünmenin gereği bu değil miydi?..Ne oldu artık gücünüz yetmez hale mi geldi? Sorunlar çok ağırlaştığı ve görünür hale gelen sonuçları büyüdüğü için ne yapacağınızı bilemez hale mi geldiniz?.. Eğer öyle ise bu çeşit afların büyüyerek kronikleşmesine, görüntüyü kurtarmanın imkansızlaşmasına ve ne ektiyseniz onu biçmeye de alışmalısınız!..
Ülkemizde son 7-8 yılda yaşanan eğilimlere bakarak sormak gerekiyor: Kredi hacmindeki geometrik ve anormal artışa rağmen neden işsizlik artıyor ve üretim cephesinde istihdam daralıyor? Nasıl oluyorda toplam faaliyet gelirleri artarken kamunun ve mali sektörün gelirleri artabiliyor? Neden bu çelişkiler sorun olarak görülmüyor? Türk Lirası'nın aşırı değerli olması ve öyle kalmasında ısrarlı olmanın bu tür sonuçlar üreteceği cari açığın büyümesi ve afların kronikleşmesinin de bu kapsamda olacağını bilmiyor muydunuz? Mali kuralı da bu kirli oyunu bir süre daha devam ettirmek için istemediniz mi? Kendi lehinize yapılan adaletsizlikler nedeniyle diğer olumsuzluklara sessiz kalarak destek veriyo, bunların ortaya çıkmaması için medyadaki tek sesliliğe kucak açmadınız mı?..
Hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını bile bile tüketiciyi ve kamuyu rahatlatmak zorunda olduğunuzu biliyor iseniz, diğer kesimleri ve kurumsal yapıyı da aynı şekilde kredilerle rahatlatmak zorundasınız! Eğer öyle yapmaz ve onların bir şekilde kamu tarafından rahatlatılmasına karşı çıkarsanız, bu sizin için sonun başlangıcı demektir:X Zira işsizlik hızla artar, paranın devir hızı büyür, sorunlu kredi hacmi anırmal rekorlara koşar ve kamu açıkları büyür... Tüketicinin geliri azalırken harcamasını kısmaması hatta artırması için her yol denendi; borcu ödenemeyecek hale gelince hep rahatlatıldı. Ya kredi kartı limiti yükseltildi veya ihtiyaç kredileri ile toplam borcu yeni rekorlara koşturuldu. Sürdürülebilir olmayan bu durum hem kendi gelirlerini, hemde kamunun kileri yükseltmek adına yapıldı. Öyle aşırıya gidildi ki toplam nakit akışları içinde banka kredisi ile yapılanların ve onların kefil olduklarının payı olağandışı boyutlara ulaştı. Gün kurtarılır iken sorunlar kontrol edilemez boyutlara ulaştı. Bugün için mükelleflerin vergi ve prim borcu konusunda bir şeyler yapılamaz ise özellikle o mali yoğun sektörler havlu atacak, onların çalışanları işsiz kalacak ve borçlarını ödeyemeyecek ve harcamalarını kısmak zorunda kalacak! Sonra... Evet mali sektör geliri olan tüketiciler, ve kanunumuzu rahatlacakl, bu süreçte tasarruf açığı büyüyecek ve sorunlar ağırlaşacak, oyun bitince herkes başka türlü rahatlayacak!..
Günü ve görüntüyü kurtarmak adına bilinçli olarak yapılan büyük yanlışlara ve yarattığı adaletsizliğe rağmen, çıkıp ilkeli imiş görüntüsü verilmeye çalışılması kronik oluyor!.. Bu saatten sonra finansal sermaye safında olanların seçici ve gidişatla belirleyici olabilmesi mümkün değildir; fakat bu gerçeği gizlemek adına kendi aralarında tiyatro yapıyor olabilirler... Roller değişiyor, senaryoyu izleyici olduğu düşünülenlerin etkileme ve belirleme olasılığı güçleniyor... Israrla ağustos böceğini oynamaya çalışanların kaderi değişmiyor...