Ağır ağır ineceksin o merdivenlerden...

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr



Mart ayındaki raporumuzda dünya borsalarında yaşanan yükselişi erken gelen baharın müjdesi değil kış güneşi olarak gördüğümüzü yazmış, mevcut fiyatların Avrupa ve Çin'den gelebilecek riskleri fiyatlamadığını vurgulamıştık. Mart ayından bugüne dünya borsalarında aşağı yönlü dalgalı bir seyir izlendi. Avro bölgesinden gelen durgunluk sinyalleri ve politik belirsizlikler başta İspanya ve İtalya olmak üzere Avrupa'nın yüksek borçlu ülkelerinde tahvil piyasasından başlayarak bankacılık sektörüne yayılan bir satış dalgasına yol açtı.
Borç-durgunluk sarmalından çıkılmasında yaşanabilecek zorluklar İspanya ve İtalya'nın devlet borçlanma faizlerinin yeniden %5,5 - %6,0 bandına yükselmesine neden oldu. Avro bölgesi borsalarında ve küresel büyümeye duyarlı BRIC hisselerinde (Brezilya,  Rusya, Hindistan, Çin) son üç aylık dönemde sırasıyla %8-%10 civarında kayıplar yaşandı.Risk iştahındaki bozulma sonucunda avro küresel olarak değer kaybederken ekonomik verileri ve şirket karları iyi gelen ABD borsaları dünya piyasalarından ayrışarak son üç aylık dönemde %3-5 arasında yükseldi. Doların güçlenmesi ve enflasyon  beklentilerindeki gerileme altın fiyatlarının 150 dolar civarında değer kaybederek 1.640 dolar civarına gerilemesine neden oldu.
Küresel risk iştahına duyarlı bir piyasa olan İMKB Mart sonundan beri dünya borsalarına göre daha kötü bir performans gösterdi. Gelişmekte olan ülke borsalarında %1,1 gerileme yaşanmasına rağmen MSCI Türkiye %5,5 değer kaybetti. İMKB'nin dünyaya göre daha kötü performans göstermesinde enflasyon görünümündeki bozulma nedeniylel Merkez Bankası'nın para politikasında ilave sıkılaşmaya gideceği sinyali vermesi etkili oldu. Merkez Bankası yılın ikinci Enflasyon Raporu'nda kamu malları ve petrol fiyatlarındaki beklenmedik yükselişe rağmen enflasyon öngörülerinde bir değişiklige gitmedi ve para politikasında ilave sıkılaşmaya gideceğinin sinyalini verdi.
S&P'nin Türkiye'nin "Pozitif" olan görünümünü "Durağan" olarak değistirmesi piyasalardaki satışları hızlandırdı. S&P yayınladığı kısa raporda yaptıgı değişikligi dış talep ve dış ticaret hadlerindeki kötülesmenin Türkiye ekonomisinin büyüme bileşenleri arasındaki dengelenmeyi zorlaştırmasına bağladı. S&P uzmanları küresel  konjonktürdeki gelişmelerin Türkiye'nin kredi notu üzerindeki riskleri artırdığını vurguladı.
Piyasalar Markez Bankasının verdiği ilave sıkılaşma sinyalini haklı olarak ciddiye aldı. Merkez Bankası'nın açıklamaları sonrasında hisse senedi, döviz ve tahvil piyasaları arasında net bir ayrışma görüldü. Hisse senedi piyasası banka hisselerinin önderliğinde satıcılı bir seyir izlerken, Türk lirasında ve uzun vadeli tahvillerde kazançlar görüldü.
S&P'nin yaptığı değişikliğin küresel yatırımcıların ve iş dünyasının risk algısındaki etkisi kısıtlı oldu. Döviz sepeti, uzun dönemli faizler ve kredi temerrüt swap primleri (CDS) gibi piyasa göstergelerinde önemli bir oynaklık yaşanmadı. Türkiye, yatırım ortamı ile ilgili reform ajandasına kararlılıkla devam ettiği müddetçe derecelendirme kuruluşlarından gelecek menfi açıklamaların küresel yatırımcıların Türkiye ekonomisine ilişkin beklenti ve algısını bozamayacağına inanıyoruz.
Piyasalar ile ilgili temkinli görüşümüzde değişiklik yok. Sürdürülebilir ve yüksek bir büyüme patikasına giremememiz Türkiye'nin cazibesini azaltıyor. 2012 yılında Türkiye'nin büyüme tahmini %3 ile gelişmekte olan ülkelerde beklenen %5,5'lik büyüme rakamına göre oldukça düşük. Büyümenin düşüklüğüne rağmen cari açığın (%8,5) ve enflasyon (%7,5) tahminlerinin yüksekliği bizi tedirgin ediyor.
Ekonomideki yavaşlamaya rağmen enflasyonun 2012 yılında %7,5 ile gelişmekte olan ülkelerde beklenen %4,5'lik seviyenin çok üzerinde kalmasını bekliyoruz. Türk lirasında Kasım 2010'dan bu yana yaşanan değer kaybının gecikmeli etkileri, petrol, elektrik ve doğalgaz fiyatlarında görülen yükseliş Merkez Bankası'nı 2012 yılının ikinci çeyreğinde de daraltıcı para politikası uygulamaya devam etmeye zorlayacak. Merkez Bankasının sıkı para politikası ve son bir yılda yasanan şiddetli değer kaybı Türk lirası varlıkları carry trade için cazip kılmaya devam ediyor. Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında Arjantin, Hindistan ve Brezilya'dan sonra en yüksek para piyasası faizini sunuyor.
Küresel risk iştahındaki artışa paralel gösterge tahvil faizinde sene başına göre 200 baz puan, uzun vadeli tahvillerde 50 baz puan civarında bir gerileme görüldü. Enflasyon riskindeki artışa rağmen faiz oranlarının düşük seyretmesi nominal faiz veren tahviller yerine enflasyona endeksli tahvillerin cazibesini artırdı. Bu nedenle geçen Cuma itibariyle hem gösterge tahvilde hem de 10 yıllık tahvillerde satış önerdik. Riski sevmeyen yatırımcılar kısa vadede yüksek mevduat faizlerinden yararlanabilirler.
Nisan ayında gelişmekte olan ülkelerdeki %1,1 gerilemeye karşı MSCI Türkiye endeksi banka hisselerinin önderliğinde %5,5 değer kaybetti. Buna rağmen  artış potansiyeli öz kaynak maliyetinin hafif üzerinde kalarak küresel risklere karsı yeterli marj içermeyen borsa için "AZALT" görüşü vermeye devam ediyoruz.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019