Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden…

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Merkez Bankası’nın Ocak ayı sonunda yaptığı şok faiz artışı sonrasında Türk lirasındaki satış baskısı azaldı. Faiz artışı sonrası gelişmekte olan ülkelerle yapılan karşılaştırmalarda Türk lirası ön sıralarda yer alıyor. Senelik yapılan karşılaştırmalarda ise Türk lirası,  Arjantin pezosu, Kazak tengesi ve Endonezya rupisinden sonra sondan dördüncü sırada yer alıyor.

Türk lirası Şubat başından beri %10’un üzerinde gecelik faizi ile yatırım yapılabilir ülkeler liginde Brezilya reelinden sonra en yüksek faizi veriyor. Buna rağmen dolara karşı 2,20 seviyesinin altına inmekte zorlanıyor. Döviz kurunun gösterdiği direnç daha yakından incelenmeyi gerektiriyor.

Türkiye 2013 yılında 65 milyar dolar (milli gelirin %8,0’i) cari açık ile gelişmekte olan ülkeler liginde açık ara en kötü performans gösteren ülke oldu. FED şoku ve Gezi Parkı olayları reel ekonomiyi fazla etkilemedi. Ama beklentilerdeki bozulma Türk lirasının değer kaybıyla ve yüksek enflasyon ile ekonomiyi vurdu. Bankaların yurt dışından sağladığı kaynaktaki hızlı artış sayesinde iç talep üzerindeki etki sınırlı oldu ve büyüme sürdürülebildi.

2014 yılında politik belirsizliklerdeki artışın da tesiriyle ekonominin yavaşlamasını, yeniden dengelenmenin hızlanmasını ve cari açığın azalmasını bekliyoruz. Altın ithalatının azalması ve Türk lirasındaki hızlı değer kaybı bu süreci destekleyecek. Ancak büyümenin %1,5-2,0 bandına gerilediği bir senaryoda bile cari açığın 45 milyar doların altına inmesi (milli gelirin %5,6’sı)  zor gözüküyor. Gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahının azaldığı bir konjonktürde dış ticaret ve hizmet dengesindeki açık kuru baskılamaya devam edecek.

Gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahının yüksek ve küresel likiditenin bol olduğu dönemde cari açığın finansmanı kur üzerinde bir baskı yaratmıyordu. Ancak ABD ekonomisinin büyümesinin hızlanması ve FED’in para politikasını kademeli olarak normalleştireceği işaretini vermesiyle durum değişti.  2012 yılında senelik 30 milyar doların üzerinde seyreden portföy girişleri 5 milyar doların altına gerilemiş durumda. Merkez Bankası’nın şok faiz artışına rağmen yabancıların Türkiye’ye ilgisinde sınırlı bir düzelme var.

serhat-001.jpgMerkez Bankası’nın verilerine göre Şubat ayının ilk haftasında hisse senedi, tahvil ve repodan 1,9 milyar dolarlık bir çıkış oldu. Şubat’ın ikinci haftasında 70 milyon dolarlık miktar olarak küçük ancak trendin değişmeye başladığını gösteren bir giriş söz konusu. Yurtiçinde durum daha mı farklı? Maalesef hayır. Faiz artışı sonrasında yurtiçi yatırımcıların portföy tercihlerinde Türk lirası lehine bir değişiklik görülmüyor.  Hatta tam tersine, Şubatın ilk haftasında döviz tevdiat hesaplarında 3,8 milyar dolarlık bir artış görülüyor.  Söz konusu artışın bir kısmı döviz üzerine opsiyon yazımı ile oluşturulan mevduatlardan (DCD) kaynaklanabilir. Ancak döviz kurundaki değer kaybını ilerideki ödemelerini karşılamak için alım fırsatı olarak kullanan döviz borçlu şirketlerin varlığını göz ardı edemeyiz.

Dolar yılı 2.20 TL seviyesinden kapatabilir

Fiili durumu özetledikten sonra gelelim tahminlerimize. Gerek yurtdışından gerekse içeriden gelebilecek şoklara rağmen temkinli iyimserliğimizi koruyoruz. Yüksek faizler sayesinde 2014 yılında Türkiye’ye 20 milyar doların üzerinde portföy girişi olmasını bekliyoruz.

Söz konusu girişin desteğiyle Türk lirasının dolara karşı reel anlamda değer kazanmasını ve yılı mevcut seviyelerinde (2,20) kapatmasını bekliyoruz. Dolayısıyla döviz kurunda yaşanan artışın Türk lirası varlıkları artırmak için satış fırsatı olarak kullanılması görüşümüzü koruyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019