Aganigi Naganigi

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Neredeyse hepimizin aklına kazındı bu cümle, hatırlayamayanlar için de söyleyeyim “Fındık Tanıtım Grubu” tarafından 2012 senesinde fındığın tanıtımı için yapılan reklam filminin sloganı idi. Hani dedim, biraz fındığın önemine değineyim önce, sonra da Türkiye’nin dış ticaret dengesine bir göz atıp, oradan da konuyu Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) ihracatta iyimserlik raporuna bağlayayım.

Fındık, basit, yuvarlak yaprakların kenarları çift dişli, çiçekleri yapraklardan hemen önce ilkbaharda açan bir çiçektir. Kışların ılık geçtiği nemli ve humuslu toprağı sever ve yıllık 1000-2000 mm. kadar yağış ister, 2 santigratın altındaki sıcaklıklarda ise zarar görür. Don olayları ürün miktarı ve kaliteyi düşürür. Nereden çıktı şimdi fındık diyenler, ülkemizin böylesine önemli bir besin kaynağında ne denli önemli bir yere sahip olduğunu gördüklerinde sanırım sebebini daha iyi anlayacaklar. Acaba dünya üretiminin yüzde 65’e yakınını karşılayan, en lezzetli ve kaliteli fındığını yetiştiren ülkemiz, böylesine önemli bir kaynağı yeterince iyi değerlendirebiliyor mu? İncelemek, anlamak, yorumlamak ve var ise iyileştirilebilecek noktalar, bunlara eğilmek gerekir.

Fındık, çok önemli ve yararlı bir enerji kaynağı olup; vücuda güç ve enerji verirken, beden ve zihin yorgunluğunu da gidermeye yarar. Uzmanlara göre, kalp ve damar sağlığı açısından çok faydalı, kolesterolü düşüren ve kalp ritmini ayarlamaya yarayan bir besin türü. Düzenli olarak her gün fındık yemek kalp krizi geçirme riskini azaltmakta çok etkilidir. Kansızlığa iyi gelir, vücut ve kemik gelişimini destekler, yanı sıra özellikle hamilelerin hem kendileri için hem de doğacak çocuk için büyük yarar sağlar. Cinsel gücü arttırıcı ve varisleri iyileştirici özelliklere de sahiptir. Fındık, soğuk algınlığı ve akciğer hastalıklarına da faydalı, cildi güzelleştirici etkisi ve yanı sıra kansızlığa iyi gelmesi gibi pek çok faydayı bünyesinde barındırır. Yani yok yok.

Gelelim fındığın piyasamızdaki durumuna. Gazetemizde Veysel Ağdar imzası ile yer alan bir habere göre, iki sezondur fiyatlar düşmesin diye arz fazlasını toplayan TMO’nun stoklarında 140 bin ton fındık birikmiş durumda. TMO, 2017-2018 sezonunda 10-10.50 lira taban fiyat açıklamasına rağmen, sezon başında pazara fazla fındık inince fiyatlar 8-9 lira bandına indi. Şimdi ürün bulmada sıkıntı yaşayan sanayici, TMO’dan piyasaya fındık sürmesini beklerken, üretici de fiyatların toparlanma aşamasında olduğunu belirterek, piyasaya fındık vermemesini istiyor. Sezon başında 7.50 liraya geriledikten sonra 8-9 lira bandına oturan Giresun fındığı şu an 9.50-10.79 bandında seyrediyor. Piyasada arz fazlası olan fındığın TMO’ya maliyetinin 14 lira civarında olduğunu kaydeden sektör temsilcileri, TMO’nun piyasaya fındık sürmesi durumunda fiyatın kilogram başına 14 liranın altına düşmemesi gerektiğini ifade ediyor. “Bu fiyatın altında verilecek ürün gelecek sezonun fiyatında da belirleyici olacak” diyen üreticiler, “TMO eğer sanayiciden yana tavır alır ve piyasaya ürün verirse, 2018-2019 sezonunu kaybedeceğimizi belirtiyorlar. TMO serbest piyasaya müdahale etmemeli, edecekse de bu 12-14 liranın altında olmamalı şeklinde de yorumlar yapılmakta. Yani… Yanisi şu, Türkiye’nin ihracatına çok büyük fayda sağlayabilecek bu önemli kaynağın fiyatlama modelini çok daha iyi yönetmeli ve ülkemiz için artı değere çevirmeyi artık başarmalıyız. Bir yandan cari açıktan söz ederken, bir yandan elimizdeki bu imkanı çok daha büyük katma değerlere çevirebilmek içten bile değil.

Cari denge ve tim’den ihracatta iyimserlik müjdesi

Cari işlemler açığı, bir önceki yılın aralık ayına göre 4 milyar 360 milyon dolar azalarak 7 milyar 700 milyon dolar olurken, 2017 yılı 47 milyar 100 milyon dolarlık cari açık ile kapanmış oldu. İhracatımızı arttırabilme konusunda heyecanını hiç yitirmeyen ihracatçılarımızın çatı kuruluşu Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) “İhracatçı Eğilim Araştırması 2017 yılı 4. Çeyrek Gerçekleşme ve 2018 yılı 1. Çeyrek Beklenti” anketi sonuçlarına göre, firmaların dörtte üçü 2018 yılında ihracatlarının geçen yıla göre artacağını öngörüyor. Anket sonuçlarına göre firmaların yüzde 63.3’ü 2017’de daha önce ihracat yapmadığı ülkelere ihracat yaparken, yarıdan fazlası birden fazla yeni pazara girmiş durumda. İhracatçıların 2018 yılı 1. çeyrek büyüme tahmini yüzde 3.7, 2018 yılının tamamı için de yüzde 6.2 oldu. Firmaların üçte birinden fazlası 2018’de istihdam sayılarında artışa kesin gözüyle bakıyor. Otomotiv sektörü AB pazarında yakaladığı başarıyı Amerika kıtasına taşımayı planlarken, gıdaya dayalı sektörler de Asya ve Uzakdoğu’yu radarına aldı. İhracatçıların bu yılın ilk çeyreğinde dolar kuru beklentisi 3.87, euro kuru beklentisi de 4.73 oldu.

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, 'İhracatta Rekorlar Yılı' ilan ettikleri 2018’in firmalar açısından da rekor yılı olacağını belirterek “Firmalarımızın yüzde 77.2’si, yani her 4 firmadan 3’ü 2018 yılında ihracatlarının 2017 yılına göre artacağını öngörüyor. İhracatçı Eğilim Araştırması'nı 2013’ten bu yana yürütüyoruz. İhracat artışı bekleyen firmaların oranı hiçbir araştırmamızda bu denli yüksek olmamıştı. 2017 yılının son çeyreği için gerçekleştirdiğimiz araştırmada, son çeyrekte artış bekleyenlerin oranı yüzde 49’da kalmıştı. Yıl başında gerçekleştirdiğimiz toplantıda belirtmiştik, bu yıl sadece yıl genelinde değil, aylar bazında da rekorlar kırılacak, artışlar kalıcı ve sürekli olacak diye. Ocak ayında açıkladığımız yüzde 16.3’lük artış bu zincirin ilk halkası. Şubat ayında daha yüksek oranda bir artış gelebilir. 2017’de 28 ülkeye gittik. Bu yıl en az 30 ülkeye gitmeyi hedefliyoruz. Tahran, New York, Chicago ve Dubai’nin ardından bu yıl da TTM açılışlarımız olacak. Diğer taraftan, İhracat Pusulası etkinliğimize son hız devam ediyoruz” dedi.

Ankette bana göre en önemli kazanım, ihracatçılarımızın yeni pazarlara girme oranındaki artış oranı. Girişimciliğin ve cesaretin ihracatçılarımızda yüksek oranda seyretmesi, ülkemiz açısından son derece sevindirici bir gelişme. Rusya ile ilişkilerin düzelmesi sonrasında Rusya, hedef ülkeler arasında sürekli olarak ilk üçte yer alıyor olması, bu ülkeye 2017 yılında yapılan ihracatın yüzde 58 artmış olması, istihdamdaki artış beklentisi, ihracatta karşılaşılan sorunların önemli ölçüde azalmış olması, ABD’ye yapılan ihracatın yüzde 30 artmış olması sevindirici ve umut verici gelişmeler.

Cari dengenin açılması morallerimizi bozmamalı ve azmimizi kaybettirmemeli, ithalatımızın büyük oranda ihracatı arttırıcı etkisi olduğunu her seferinde vurgulamaya çalışıyorum. Ancak öte yandan, fındık gibi, diğer tarım ürünleri gibi yahut kıymetli madenler gibi, doğal kaynaklarımızı ve topraktan elde edilen ürünlerimizi çok daha iyi pazarlayabilmeyi öğrenmeli, fiyatın oluştuğu borsaları elimizde tutabilmeyi de becerebilmeliyiz. Ve elbette dış ticaretimizin pozitif gelişmesinde buradaki başarılarımızın da büyük yarar sağlayacağını hiç aklımızdan çıkartmamamız gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar