Afyon eşittir müzik
Kral Midas ya da Asur kaynaklarındaki adıyla Muşkili Mita, İÖ 738-İÖ 696 yılları arasında yaşamış olan efsanevi Frigya kralı. Yaşamı boyunca acılar çekmiş, "eşek kulak"larıyla ya da "dokunduğu her şeyi altına çevirmesiyle" ünlenmiş. Ve kayalara işlenmiş muhteşem yapılarıyla Frig Vadisi... Tabii ki manda kaymağı, lokumu, dünyaya nam salmış mermerleri, ille de termal kaplıcaları...
Afyonkarahisar’ı böyle öğrenmiş, böyle tanımıştım taa 15 yıl öncesine kadar. O tarihten sonra bu saydıklarıma müzik festivalleri de eklendi. Yani bu yıl 14. yapılan ve 13 Nisan’a kadar sürecek Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali ve Haziran’da gerçekleştirilecek olan 15. Afyonkarahisar Caz Festivali...
Festivalin kurucusu ve Genel Sanat Yönetmeni Hüseyin Başkadem Afyonkarahisar doğumlu, İTÜ Devlet Konservatuarı’ndaki eğitiminin ardından yüksek lisansını yapmak için İngiltere’ye gitmiş, ülkesine dönünce şehrini unutmamış. Doğup büyüdüğü kente vefa borcunu önce haftada bir trenle İstanbul’dan gelerek öğrencilere ve gençlere verdiği müzik dersleriyle ödemeye çalışmış, ama bu gayret ona yetmemiş...
2001 yılında Afyonkarahisar’ın ilk caz festivalini düzenlemiş, bir süre sonra da klasik müzik festivali gelmiş. Bugüne kadar yapılan toplam 28 festivalde yaklaşık 300 konser ve yüzlerce okul etkinliği gerçekleştirilmiş, 30 sergi açılmış...
Başkadem’in festival ekibi falan yok, yeşil Wolksvagen kaplumbağası ile her yere tek başına koşturuyor, sponsorlarını buluyor, sanatçıları bizzat arayıp davet ediyor. Böyle etkinlikleri oluşturmanın ne kadar zor, ne kadar yıpratıcı olduğunu çok uzun yıllardır şenlikler, festivaller, saygı günleri düzenleyen birisi olarak çok iyi biliyorum. Başkadem’in çabasını yalnızca Anadolu’ya iki festival kazandırdığı için değil, bu yazının konusu olmayan, sayfalarca anlatılabilecek zorluklarla sağlığı pahasına mücadele ettiği için de takdirle karşılıyorum.
Geçen sene Tüyap İstanbul Kitap Fuarı’nda karşılaştığımızda onu koltuk değnekleri ile görünce, 15 yılın bedellerinden biri olduğunu tahmin ettim. “Yalnız da olsam tek başıma, dik duruyorum. Bu yıl geçirdiğim felce rağmen çabaladım ve önümüzdeki seneyi de kotarıcam” dedi. Kotardı da... Neyse ki Kültür ve Turizm Bakanlığı, zaman zaman aksasa da 15 yıl boyunca onun yanında durmuş, desteklemiş. Ama İstanbul’dan sponsoru olmadığından, festivallerin yalnızca yerel imkânlarla gerçekleştirildiğinden yakındı o gün. Yani artık kronikleşen destekçi ve sponsor sıkıntıları 15. yılda da sürüyor. Bir yakınması da bazı yıllarda Milli Eğitim Müdürlüğü’nün okullarda çocuklarla söyleşilere izin vermemesi...
Başkadem, samimi ve idealist bir girişimci. Müziği çok seviyor, kendisi de ud, tambur, akerdeon ve piyano çalıyor. Müzik yapmaya öğrencilik yıllarından beri kurduğu gruplarla hiç ara vermemiş. Gramofon ve fotoğraf makinesi topluyor, Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Hamiyet Yüceses’in taş plaklarını biriktiriyor.
Etkinliğe bu yıl yalnızca yabancı sanatçılar katılıyor. Çek oda müziği icracıları çoğunlukta. Bu seneki Festivalin bir diğer önemli özelliği de okul konserlerine ağırlık verilmiş olması. Çek müzisyenler ilk dört gün boyunca ilçe ve köy okullarında konserler verdiler. Sanatçılar sınıflarda enstrümanlarını tanıttılar, sevilen, öğrencilerin âşina oldukları parçaları seslendirdiler. Bu arada onların sorularını da yanıtlayarak bilgi dağarcıklarını zenginleştirmelerine katkıda bulundular.
Evet, bugünlerde Afyonkarahisar’ın dört bucağında müzikle dolu günler yaşanıyor, okullarında yarının dinleyicileri yetişiyor. Afyonkarahisar gibi klasik müzik festivali olan kentleri artması umuduyla...