Aftan vergiye zaman kalmıyor

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Kayıtlara göre, cumhuriyet döneminde "vergi afsız" geçen en uzun süre 13 yıl. 1947 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 5050 sayılı kanunla toprak mahsulleri vergisinin 'artıkları' silinmiş. Bunu izleyen "ilk" vergi affı kanunu, Ekim 1960 tarihini taşıyor.

 Türkiye'de cumhuriyet döneminin vergi afları tarihi 1924 yılında başlıyor. Hemen hemen tek bir hükümet yok ki, hedef kitlesi, mahiyeti farklı da olsa vergi affı kanunu çıkarmasın: 1924-2008 yılları arasında tam 30 defa…

Bu ne demek? Şu demek: Türkiye'de bugüne kadar görev yapan hükümet sayısı 60. Hükümet sayısına göre çıkarılan vergi affı ortalaması "iki hükümetten biri"…  Durumu yıl üzerinden hesaplarsak, 1924-2008 yılları arasında ortalama her 2 yıl 8 ayda bir vergi affı…

Bu tabloya göre, Türkiye eksiksiz ve belki de kendi kategorisinde benzersiz bir ülke! Benzersizliği vurgularken, mukayesenin diğer kefesine Cayman filan gibi tek varlık sebebi bu olan 'ada' organizasyonlarını değil, "devlet" kavramını koyuyorum.

Klâsik lâfla  "vergi cenneti" de demiyorum; çünkü böyle anılan ülkeler zaten "vergi cenneti" olmak için vardırlar. Her halde oralarda bile vergi salmamak ve almamak üzerine "cennetlik" kurallar uygulanır.

Demek istediğim, devlet olmakla vergi salmak ve almak arasındaki yasal, kuralsal ve doğrusal ilişki böylesine ve bu kadar zayıf ve gevşek olmamalı. Çünkü, eşyanın; yani devletin tabiatına aykırıdır!

Serbest piyasaya daha çok af

Benzersizlik sadece 1924-2008 arasındaki 84 yılda hükümet sayısına göre ortalama 'iki hükümette bir", yıl üzerinden her 2 yıl 8 ayda bir vergi affı çıkarmış olmaktan ibaret görünmüyor.  Cumhuriyetin af listesi farklı açılardan incelendiğinde şöyle bir tablo da beliriyor:

Türkiye  84 yılda birbirinden nitelik olarak farklı iki temel politik iktisat tercihine sahne oldu: 1930'lu yıllarda başlayan 'karma ekonomi" ki merkezinde devlet var. 1980'li yıllarda geçilen "serbest piyasa" ekonomisi ki merkezinde "özel sektör" var.

Şimdi af durumuna bakalım: Devlet ağırlıklı ve 1960 yılından itibaren de planlı karma ekonomi politikasının uygulandığı 1924-1974 yılları arasındaki 50 yılda hükümetlerin çıkardığı vergi affı amaçlı yasa sayısı 16. Bu, ortalama her 3 yıl1 ayda bir af demek.

Devletçi dönemin vergi aflarındaki zaman aralıklarının sıklığını gösteren 3 yıl 1 ayda bir ortalaması, 12 Eylül 1980 askeri darbesi eşliğinde geçilen "serbest piyasa" ekonomisi döneminde daha da sıklaşıyor. 1981-2008 yılları arasındaki 17 yılda tam 14 vergi affı. Bu, ortalama her 1 yıl 2 ayda bir af çıkarıldığı anlamına geliyor.

Yapılandırma mı af mı?                                                        

Cumhuriyetin 60'ıncı Hükümeti olarak AKP iktidarı, birikmiş vergi ve sigorta primi borçlarını "yeniden yapılandırmaya" hazırlanıyor. Bu, iktidarın işbaşı ettiği 2002 yılı sonundan bu tarafa birikmiş vergi alacakları veya vergiden sakınılmış kazançlarla ilgili üçüncü yasal düzenlemesi olacak.

Önceki ilk iki yasa, hedef kitlesi ve amaç bakımından 'uzlaşmaya" dayalı "af" niteliğindeydi. Bu çerçevede, 2003 yılında "vergi barışı" olarak bilinen 4811 sayılı kanun ile 2008 yılında özellikle yurtdışında "depolanmış" paraları düşük oranlı vergilemeyle Türkiye'ye getirmeyi özendiren 5811 sayılı kanun çıkarılmıştı.

Geniş bir esnaf v e KOBİ kesimini yakından ilgilendiren; birikmiş vergi ve sigorta primi borçlarının ödenmesini kolaylaştırma amaçlı düzenlemeye teknik açıdan "af " demek kolay değil. Çünkü, birikmiş borçları silmiyor, ödeme miktar ve koşullarını borçlu lehine rahatlatıyor.

Ancak, bu niteliğine rağmen, iş dünyasındaki algılama yapılandırmadan çok af kavramı üzerinde yoğunlaşıyor. Ve ilginçtir, belki de geçmişe göre ilk kez iş dünyasının önde gelen isimleri, gündemdekiyle birlikte "vergi aflarının" haksızlığını ve yanlışlığını öne çıkaran değerlendirmelerde bulunuyorlar. Ekonomik kriz veya başka nedenlerle benzer sıkıntıları yaşamalarına rağmen vergilerini, sosyal güvenlik primlerini gerektiğinde borçlanarak ama "zamanında" ödeyenlere de kolaylaştırıcı bir "jest" istemeleri bundan.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013