Afrin, yüksek teknoloji ve ihracat
Sohbetimizi şekillendirmeye çalışırken kaçınılmaz bir biçimde Afrin harekâtı haberlerini de bir kenardan dinliyordum. Batı dünyasının geleneksel davranışlarından olan, Türkiye’nin ayağına bir türlü basmak, tanklarımızın modernizasyonu için gerekenlerin verilmesinin engellenmesi haberleri ile bir kere daha karşımıza çıkıyordu. Aynı konudaki bir habere, gazetemizin Cumartesi günkü sayısında rastlayınca da haberi dikkatle okudum.
Savunma Sanayii Müsteşarlığında düzenlenen Ar-Ge Projeleri Sözleşme İmza Töreni'nde, Savunma Sanayii Müsteşarı Prof. Dr. İsmail Demir konuşma yapmış. Sayın Demir’in “Yüksek katma değerli üretim, ülke olarak istiklal ve istikbalin garantisi, bağımsızlık ve çıkarlar doğrultusunda hareket edebilmenin anahtarı” ifadesi, gerçekten çok çarpıcı. Çünkü, 1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında uygulanan ambargoların, bizlere yaşattıklarını unutmadık. Sonrasında, Silahlı Kuvvetlerimizin bağımsızca hareket edebilmesini sağlamak amacıyla kurulan ve üretimleri desteklenen savunma sanayi üreticilerinin bugün geldikleri durum hem bizleri gururlandırıyor hem de Türk dış politikasında elimizi kuvvetlendiriyor.
Bu söylediklerime savaş çığırtkanlığı penceresinden bakıp, kendilerine göre yorum yapacaklar olacaktır amma bizim niyetimiz olayı başka yönden irdelemek.
1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı'nı Kıbrıs’tan canlı olarak naklen yayınlayan BBC televizyonundan izlemiştim. Sanırım bu naklen yayın, dünyada uydu üzerinden yapılan ilk naklen yayın idi. Londra’daki evimizde toplandığımız arkadaşlarla o heyecanımız arasında, teknolojiyi de tartışmıştık. Severek gezdiğim müzelerde gördüğüm, sanayi devrimi ve sonrasındaki sanayi gelişmelerine ait sergiler ve aldığımız bilgiler bizleri düşünmeye ve tartışmaya yönlendiriyordu.
Sözünü ettiğimiz haberde Afrin Harekâtı'nda, Fırtına Obüsleri, çok namlulu roket atar, zırhlı personel taşıyıcı Kirpi, Cirit füzeleri, zırhlı nişancı kulesi ZMA, yüksek yetenekli İHA, mobil elektronik harp sistemi KORAL gibi yerli üretim silahlar ve sistemlerin kullanıldığı yer alıyor.
Tüm bunların yerli üretim yüksek teknoloji ürünleri olması sayın Demir'in dediği gibi “Bağımsızlık ve çıkarlar doğrultusunda hareket edebilmenin" önünü açıyor.
Üstelik tüm bunları yapabilmemiz, benzeri yüksek teknoloji gerektiren ürünlerin, ihracat rakamlarımıza yapabileceği değerin ne kadar ciddi boyutta olabileceğini de açıkça vurguluyor. Güçlü ve bağımsız savunma kuvvetleri her zaman, ülkemiz üzerinde oynanmak istenen oyunların ciddi bir engelleyicisi olacaktır.
Siber güvenlik, yazılım, donanım, tıbbi gereçler ve gelişmiş ilaçlar vb. her konuda yüksek teknolojiye sahip olarak, bunlarla üretilen ürünlerin ihracatı, ülkemizi daha ileriye taşıyacaktır. Modern silah sanayii de kaçınılmaz olarak bunlardan birisidir.
Öte yandan, birkaç yıl önce yaptığım bir araştırmada, dünyanın en büyük 15 ihracatçı ülkesinden 8 tanesinin, yine dünyanın en büyük 15 gıda ihracatçısı arasında yer aldığını vurgulamak isterim.
Akılda tutmakta fayda var.