Afrikalılaştıramadıklarımızdan mısınız?

Burak Tayiz
Burak Tayiz Yeşil Odak [email protected]

İnsanlığın bugünkü refah seviyesine ulaşmasının temelinde, sanayilerin hammaddesi olan madenlerin rolü büyük. Ancak insanlığın bugünkü refah seviyesine ulaşmasının bedelini doğrudan ve dolaylı olarak Afrika Kıtası ödedi ve ödemeye devam ediyor. Çünkü Afrika Kıtası Dünya’nın küresel maden rezervlerinin yüzde 30'undan fazlasına sahip.

Madenlerin işlemesi için kullanılan su; zaman içerisinde yerini temiz su yoksunluğuna daha sonra kullanılabilir su yoksunluğuna, ardından susuzluğa, akabinde de bir dizi hastalıklara, gıda üretiminin durmasına, yoksulluğa, iç savaşlara bıraktı ve kıta genelinde rekor sayıda çocuğun ölümünde de başrolü üstlendi. Nil Nehri’nden beslenen Victoria Gölü, Çad, Albert, Kivu, Tanganika ve Malawi gibi göller kuraklığa yenik düştü. Özellikle Çad Gölü, suyunun yüzde 90'ını kaybetti.

90 çeşit madenden 77’si Türkiye’de

 Türkiye’de tıpkı Afrika gibi maden işletmeciliği açısından ideal bir coğrafya. Dünya- Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaya göre, dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77’si Türkiye’de bulunuyor.

Türkiye’de halihazırda 60 civarında farklı maden üretimi yapılıyor. Ancak su kaynaklarımız, madenlerimiz kadar zengin değil. Maden işlemek için 2022 yılında 19,2 milyar m3 su kullanılmış. 19,2 milyar m3 suyun yüzde 22,’1’i yüzey sularından, yüzde 21,1 ise yer altı sularından, yüzde 56,8’i ise denizden temin edilmiş. Bir başka deyişle; içinde kullanım, içme ve tarımsal üretim suyumuzun da bulunduğu; denizler, göller, sulak alanlar, göletler, akarsular, barajlar gibi akan ya da durağan halde bulunan su kaynaklarımız var.

Bu rakamlar yalnızca 2022 verisi. 2023 verisi ise henüz yok. Bugüne kadarsa, özellikle son 60 yılda yanlış su politikaları yüzünden kaybedilen sulak alanların yüzölçümü 2 milyon hektara ulaşmış. Söz konusu rakam, 1,5 Marmara Denizi büyüklüğüne denk… Marmara, Seyfe, Tuz, Kulu, Burdur, Eğirdir, Manyas, Azap, Uyuz, Van, Uluabat, Mogan, Beyşehir, Bafa ve Yarışlı gölleri ile Yüksekova, Hürmetçi ve Belevi sazlıkları, Bargilya Tuzlası ve Kastabala Sulak Alanı kuraklık riski altında olan can damarlarımız.

Dünya’ya yeni bir Afrika gerekiyor

 Yine de nikel, kobalt, lityum gibi nadir toprak elementlerinin gelecek yüz yıla damgasını vuracağı, sürdürülebilirlik stratejileri açısından kritik öneme sahip olduğu, maden ticaretinin küresel aktörleri tarafından raporlanmaya devam ediyor. IMF raporuna göre elektrikli araçlardan güneş panellerine, rüzgâr türbinlerinden, depolama teknolojilerine kadar çeşitli temiz enerji teknolojilerinde kullanılan bu madenlere talep 2030 yılına kadar 6 kat artacak.

Fakat sürdürülebilirlik paradoksunun başladığı yer de tam olarak burası… İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak ve gezegeni korumak için nadir toprak elementleri vasıtasıyla üretilen geleceğin yeşil teknolojileri, sürdürülebilirliğin önünde büyük bir engel olarak duran küresel su riskini de giderek artıracak. Hal böyleyken küresel ticaretin baş aktörleri için Dünya’ya yeni bir Afrika gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump’a rağmen 20 Kasım 2024
Sessiz Çöküş 13 Kasım 2024
Sınıfsal kalkınma 30 Ekim 2024
 Kalkınma Krizi: 3.2 24 Ekim 2024
Doğa ekonomisi 11 Eylül 2024