Afrika üzerine oyunlar

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Geçtiğimiz ayın önemli siyasi ve ekonomik gelişmelerinden biri Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'den oluşan ülkeler birliği devlet ve hükümet başkanlarının Çin'in Sanya kentindeki toplantısıydı. Kısaca BRIC olarak adlandırılan bu ülkeler gerek bakan gerekse devlet ve hükümet başkanları düzeyinde 2008'den beri biraraya geliyorlar.

Sanya'daki son toplantıda Güney Afrika'nın beşinci ülke olarak gruba dahil edilmesiyle BRIC, BRICS halini aldı. BRIC'in son yıllarda artan öneminde grubu oluşturan ülkelerin ekonomik kriz dönemini nispeten başarıyla atlatmaları kadar, gelişmiş Batılı ülkelerin kendilerinin ve dünyanın karşı karşıya olduğu ekonomik ve siyasi sorunlara çözüm üretme konusundaki yetersizliklerinin de payı var. Dünya nüfusunun yüzde 40'nı, toplam üretiminin ise yüzde 20'sini temsil eden dört ülke büyümeye devam ediyor. Grubun hızlı büyüyen ülkeleri Çin ve Hindistan. Bu iki ülkenin bu yıl ve önümüzdeki yılda yüzde 9 civarında büyüme gerçekleştirmeleri bekleniyor.

Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerindeki olaylardan uluslararası finans sisteminin yeniden yapılandırılmasına varıncaya kadar bir dizi siyasi ve ekonomik sorunun masaya yatırıldığı Sanya toplantısında liderler, ülkeleri arasında ekonomi, ticaret, bilim, teknoloji, eğitim ve kültür alanlarında işbirliğini arttıracaklarına dair taahhütte bulundular. BRICS'in gündeminde yer alan en önemli konu G-20 Toplantılarında da sürekli dile getirilen uluslararası parasal sistemin, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçları da dikkate alınarak yeniden düzenlenmesiydi. BRICS'in kendi içinde giderek artan ticaretinde ağırlıklı para birimi ABD doları.

Grubu oluşturan ülkelerin gerek kendileri arasındaki gerekse de üçüncü ülkelerle olan ticaretleri geliştikçe, merkez bankalarının ellerindeki dolar rezervleri de artmaya devam ediyor. Üç trilyon dolara ulaşan rezerviyle Çin uzun süreden beri durumdan rahatsız. Çin yönetiminin hedefi bunu yarı yarıya azaltmak. Ancak tek başına yapabileceği fazla bir şey de yok. Geçtiğimiz yıl Rusya ve Çin ikili ticarette kendi para birimlerini kullanma konusunda anlaştılar. Hedef, bu anlaşmanın beşlinin diğer üyelerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi.

BRICS'in önündeki büyük tehlike enflasyon. Yükselen enflasyonda petrol ve gıda fiyatlarındaki artış kadar, kısmen ABD'nin izlediği genişleyici para politikasının da etkisi var. Enflasyon kontrol altına alınamazsa ekonomik büyüme yavaşlar. Çin'de tüketici fiyatlarıyla mart ayı enflasyonu yüzde 5.4 olarak gerçekleşti. Enflasyonu kontrol altına almaya çalışan Çin Merkez Bankası, bir yandan faizleri diğer yandan zorunlu karşılık oranlarını arttırmaya devam ediyor. Çin sermaye hareketlerine sınırlama getirmesine rağmen, yükselen faizler nedeniyle spekülatif sermaye girişlerini önlemede zorlanıyor.

Benzer gelişmeler Brezilya'da da yaşanıyor. Yıllık yüzde 6.5'a yaklaşan enflasyonu kontrol altına almak için Brezilya Merkez Bankası faizleri yükseltti. Faizler arttıkça ülkeye giren sermaye miktarı da artıyor. Bu yılın ilk üç ayında sermaye girişleri 35 milyar dolara ulaştı. Sermaye girişi sonucu real değerleniyor, realin değerlenmesi ülkenin cari işlemler açığını arttırıyor. Geçtiğimiz yıl dolara karşı yüzde 40 değer kazanan real aşırı değerlenen dövizlerin başında geliyor.

BRICS'in uluslararası alanda sesini giderek güçlü bir biçimde duyurmasında Çin'in payı büyük. Gruba dinamizm ve güç katan Çin. Gelişmiş Batı'nın liderliğini üstlenen ABD gibi, Çin de yükselen piyasa ekonomilerinin liderliğine soyunuyor. Çinli yetkililer ne kadar aksini iddia ederse etsin, geçen yıl Japonya'yı geride bırakarak dünyanın ikinci büyük ekonomik gücü olan Çin üstün askeri gücüyle de bu rolü üstlenecek yegane ülke.

Yılın başında Türkiye'nin Meksika, Endonezya ve Güney Kore ile birlikte gruba katılacağı söylenirken torbadan Güney Afrika çıktı. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla büyüklüğüne göre Dünya Bankası'nın 2009 yılı için yaptığı ülke sıralamasında Güney Afrika 286 milyar dolar gelirle 31. sırada yer alırken ülkemiz 617 milyar dolarla 17. sırada bulunuyor. Rusya, Çin, Hindistan ve Brezilya ile iyi ilişkiler içindeyiz. Üstüne üstlük Rusya da stratejik ortağımız (!)

Çin Başbakanı'nın geçen yılki Türkiye ziyaretinde bir çok alanda işbirliğinin geliştirilmesi için anlaşmalar yapılmıştı. Peki Türkiye dururken nasıl oldu da Güney Afrika gruba dahil oldu ?

Nedeni açık. Bu ülke, altın ve elmas dışında dünya platin rezervinin yüzde 80'ine sahip. Maden zengini Güney Afrika'nın ayrıca, 1 milyarı aşan nüfusuyla önemli bir pazar olan Afrika üzerinde de etkisi büyük. Batı'yı Libya'ya müdahale etmekle suçlayan Çin ve Rusya, Güney Afrika üzerinden Afrika pazarına ve zengin yeraltı kaynaklarına ulaşmayı amaçlıyor. Geride bıraktığımız yılın son günlerinde ülkesinin gruba kabulünün gelmiş geçmiş en büyük Noel armağanı olduğunu söyleyen Güney Afrika Uluslararası İlişkiler Bakanı bir de taahhütte bulunmuştu: "BRIC için Afrika'da önemli bir kapı olacağız. Nüfusumuz az olsa da sadece Güney Afrika değil tüm Afrika adına konuşacağız." Gelişmelere bakılırsa yakın bir gelecekte

Ortadoğu'nun yanı sıra Afrika da çıkar savaşlarının odağı olmaya namzet görünüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016