Adnan Ertürk verginin güler yüzüydü
Kuşkusuz bütün ölümler erkendir. Gelir İdaresinin değerli başkanı Adnan Ertürk’de erken, 50 yaşında, olgunluğunun baharında ayrıldı aramızdan. Gerçi o sanki olgun doğmuş gibiydi.
Bizler onu güler yüzü, nazik hep beyefendi tavırları ile hatırlayacağız.
Her karşılaşmamız ne yazık ki hep onun bir makamı temsil ediyor olmasının verdiği ağırlık, kravatlı takım elbisesinin resmiliğinde ve mesafeliliğinde oldu. Ne yazık ki ölçülü ve kontrollü bir iletişimin ötesinde sohbet edemedik. Ki isterdim.
Soruları, esprileri, anlattığı fıkralar, olayları ele alış biçiminde sanki hep çok zeki, acar bir çocuğun muzipliği gibi bir hali vardı.
Her toplantıda, aynı konuyu hep ilk defa duyuyormuş gibi tepkiler verip, detaylı anlattırması, önüne gelen, önünden geçen soru ve konuların çokluğu nedeniyle, yanlış yapmama kaygısıyla oluşmuş bir yaklaşım yöntemi miydi, yoksa yönetim taktiği mi hiç soramadık. Lakin için için bazen bizleri böyle idare ediyor zehabına kapıldık. O kadar içten bir çaba içinde gece gündüz, adeta insanüstü bir çaba ile uğraşıyordu ki hiç kızamadık.
Bizler onu önüne götürdüğümüz mikro konularla ölçtük oysa o makro konularda aldığı sonuçlarla öğünüyor gibiydi. Özellikle elektronik iletişim alt yapısına dönük projelerde, o projelerde alınan sonuçlarla çok gurur duyduğunu gözlemliyorduk.
Kendisine herhangi bir konuyu anlatmaya gittiğimizde mutlaka konunun ne kadar ilgilisi varsa onları da davet eder, konuyu getiren tarafın açıklamaları yanında idarenin konuyla ilgili açıklamalarını dinler, her iki tarafın birbirlerini anlamasına yardımcı olmaya çalışır, açık kalan konular varsa o konularda da çalışıldıktan sonra tekrar bir araya gelinmesini isterdi.
Şayet konu anında çözülebilecek ise çözümle ilgili talimatlarını da anında vermekten imtina etmezdi. Sadece devlet tarafını değil, mükellef tarafını da dinleyerek dikkatli, özenli olmaya gayret ederdi.
Benim şahit olabildiğim toplantılarda, karşılarken, uğurlarken hep gülümser, en gerildiği anlarda dahi ses tonunu bozmadan, olabildiğince yumuşak ve ölçülü olma gayreti ile hitap etmeye çalışırdı.
Saatler boyunca STK’larla yapılan toplantılarda notlar alarak, aktif katkıda bulunarak sorunları dinlediğine, görüş bildirdiğine şahit oldum. Çoğu zaman mükelleflerin temel derdinin, “anlaşılmak” “dinlenmek”, “erişebilmek” olduğunu derinden anlamıştı.
Nasıl bilirdiniz?
İyi bilirdik.
Hakkınızı helal ediyor musunuz?
Varsa helal olsun.
Allah rahmet eylesin, başta ailesi ve tüm Maliye ailesine Allah sabır versin.