Adım adım finansal bulaşma

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Yunanistan'ın kurtarma paketini referanduma götürme kararı büyük bir olaydır. Bu tarz bir gelişmenin, sosyal patlama yoluyla olabileceğini düşünüyordum. Bu hamlenin Yunan politikacılardan gelmesi şaşırtıcı oldu. Yunan halkının yüzde 60'ının referandumda 'hayır' oyu vereceği düşünülüyor. Halk oylamasına kadar, piyasalardaki sert fiyat hareketlerinin sürmesi beklenebilir.

Yunan politikacılar gerçeklerin farkına varmaya başladılar. Troyka'nın istediği bütçe rakamlarını tutturamıyorlar. Kemer sıkma önlemleri işe yaramıyor. Halk mutsuz. Sorunlu ülkeler bütçe açıklarını düşürmeli diyenlerin aksine; 'Kemer sıkma, Euro sisteminin mevcut yapısında işleri daha da kötüleştirir' görüşünü savunuyorum. Perişan durumda olan bir ekonomiden; vergileri arttırmasını, devlet harcamalarını kısmasını isterseniz, hedefler tutmaz. Bütçe rakamları tutmadıkça, tahvil köpek balıkları bu ülkenin tahvil piyasasına saldırır. Geçen hafta açıklanan pakete rağmen, İtalyan tahvillerine yönelik spekülatif ataklar devam ediyor. Çünkü beklentiler düşüyor. Rakamlar tutmuyor. Yunanistan referandumundan 'evet' oyu çıksa da, bu piyasalara saldırılar sürer. Finansal istikrar sağlanamaz.

Avrupa Merkez Bankası(AMB) bu ülkelerin tahvil faizlerini kontrol altına almak istiyorsa; bir faiz oranı belirleyebilir. Bu orandan bütün tahvilleri alacağını açıklayabilir. AMB'nin bugünkü operasyonlarından daha etkili olacağını düşündüğüm bu stratejinin önünde tek bir engel var. Belirlenen bir faiz oranından sınırsız tahvil alımı yapılması, AB'deki mali birliğe doğru bir adım olacağı için, Almanya buna karşı çıkar. Fakat borç ödeme sorununun çözülmesi gerekiyor. Bu; ya mali birlik ya da ülkelerin eski para birimlerine dönmesi ile olur. Eski paralara dönmek, Euro'nun sonunu getireceğinden, Avrupa ve küresel ekonomi için negatif sonuçlar yaratabilir. Geriye öteki seçenek kalıyor.           

Referandumun olumsuz tarafına bakarsak; Yunanistan kemer sıkma önlemlerini reddederse, düzensiz bir iflas olayı yaşanabilir. İflas riskine karşı bir sigorta görevi gören CDS piyasasındaki (Kredi Temerrüt Takasları) durum kötüleşebilir. Tahvil sahiplerinin zararları artabilir. Bu CDS'leri sadece AB bankaları satmadı. Amerikan bankalarının da bu piyasada aktif oldukları biliniyor.

CDS piyasası oldukça komplike bir yapıya sahip. Basitleştirerek bir örnek vereyim. Yunan tahvillerini bilançosunda taşıdığı için, İsviçre'nin UBS bankasının riskinin arttığını düşünüyorsunuz. Sizi bu riskten koruması için gidip UBS CDS'si alıyorsunuz. Bu CDS'yi, size Alman Landesbank satıyor. UBS zor duruma düşerse, zararınızı Landesbank karşılayacak. Landesbank, kendini korumak için, UBS hisselerinde 'satış' pozisyonu alıyor. Görüldüğü gibi; bütün finans sistemi birbirine bağlanmış durumda. Sektör öylesine iç içe geçmiş ki; bir tetikleyici devreye girdiği anda sistem allak bullak olabilir.

Geçen hafta, Yunan tahvillerindeki yüzde 50'lik tıraşı bankaların 'gönüllü' olarak kabul ettikleri açıklanmıştı. Gönüllülük esas olduğunda, CDS piyasasında bir iflas riski oluşmuyor. Ancak referandum, CDS piyasasında daha büyük riskler doğurabilir.

Bundan sonra dikkatler, finansal bulaşmaya biraz daha kayabilir. Küresel finans sisteminde, bulaşmanın etkisini hemen göstereceği birçok zayıf nokta var. AB ülkelerinin tahvil piyasaları; bu ülkelerin bankaları; bu bankaların risklerine maruz kalan diğer bölgelerdeki finans kurumları. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019