Adam olacak çocuk...
Emre’nin öyküsü
Genç, havuz alanına mayosu ve üstünde bir tişört ile geldi. Daha önce gördüğüm örnekler gibi olacak diye bir önyargı ile genci göz hapsine aldım. Kendi kendime “Tişörtünü çıkarıp duş almadan cup havuza dalacak” dedim. Ama o hemen dalmadı. Tişörtünü çıkarıp havuzun kenarında ısınma hareketleri yaptı. Vücudu üçgene dönüktü, yüzücü olmalıydı. Yine kafamdan geçirdim “Eyvah, şimdi terleyecek, taze teri ile havuza dalacak.” Genç yine yanılttı beni. Isınma hareketleri sonunda havuz kenarındaki açık duşta bir güzel duş aldı. Sonra yanımdaki kulvara atladı ve suyu incitmeden, suyla kavga etmeden çok güzel bir biçimde yüzmeye başladı.
Bir ara dinlenmek üzere kulvarın sonunda durdum. Yanımdaki kulvarda yüzen genç de kulvarın sonuna gelmişti. Dönüşünü yaparken duraksadı, göz göze geldik. “Delikanlı, lisanslı yüzücüsün galiba?” dedim. “Marmara Üniversitesi’nde yüzmeye başladım. O zaman lisansım vardı.” dedi. “Okuyor musun? “ diye sordum. “Evet, lise son sınıfım” dedi. “Nasıl geçti üniversiteye giriş sınavın?” dedim. “O sınava girmedim, ben yurtdışında okuyacağım” dedi. Ben de bir taraftan hocalığın, bir taraftan da insan kaynakçılığının verdiği merakla bir kez daha sordum: “Nerde, ne okuyacaksın?” Herhalde Amerika’dadır diye aklımdan geçirdim. Ama o gün, gencin beni şaşırtma günü idi. “Avustralya’da okuyacağım” diye cevap verdi. Yine bir tahminimi seslendirdim: “Avustralya’da akrabalarınız var galiba?” Dedim ya, genç beni şaşırtmakta kararlı idi. “Avusturalya’da tanıdık veya akrabamız yok” dedi. Bu kez yanılmamak için soruyu doğrudan sordum. “Avustralya’da ne okuyacaksın?” Bu cevabı tahmin edemeyeceğimi rahatlıkla söyleyebilirim. “Fizyoterapi okuyacağım” dedi.
Daha önce hiç “fizyoterapi okuyacağım” diyen bir genç görmediğim için meslek seçiminin öyküsünü sordum. Üç yıl kadar önce gencin babası feci bir biçimde bacağını kırmış. Emre, eve gelip babasını tedavi eden fizyoterapist doktordan çok etkilenmiş. “Ellerini kullanarak babamı iyileştirdi. Ellerimi kullanarak ben de şifa dağıtabilirim. Ben de fizyoterapist olmaya karar verdim. Araştırdım; dünyadaki en iyi fizyoterapi eğitiminin Avustralya’da olduğunu öğrendim. Başvurduğum yedi üniversiteden kabul edildim. Az da olsa, spor bursu da aldım. Fizyoterapi yanında işletme de okuyup çift dal yapmak istiyorum. Okul bitince bir klinik açmayı planlıyorum. Babama söyledim. Bana harcayacağı parayı bu klinikle kat be kat kazanırım.”
Gence başarılar dileyip, yüzme şeklindeki kendi fizyoterapime döndüm.
Bir yorum
Emre, daha lise bitmeden hayatta ne yapacağına karar vermişti. Yaşamda hedefi olan, hedefini erken belirleyen Emre gibi gençleri gördükçe çok mutlu oluyorum. Bu nedenle öyküsünü paylaşmak istedim. Üniversitede, iş yaşamına çeyrek kala, daha hayata uyanamamış gençleri görünce de üzülüyorum.
Yaşamda başarı için her şeyin başı, uzun dönemli düşünmek ve hedef belirlemektir. Emre, üniversite eğitimi sonrası yapacağı şeyi düşünmüş ve eğitimini ona göre planlamış. Bu durumda üniversitedeki derslerine de değişik gözle bakacaktır. Ders seçimi ve derslerdeki öğrenme çabası, ne yemek yapacağını bilen aşçının pazardaki alışverişi gibi bilinçli olacaktır.
Emre’nin öyküsünden çıkaracağımız bir ders de, hayata olumsuz bakmamaktır. Yaşamdaki bir tatsız olay bile bazen hayırlı bir işe vesile olabilir. Babasının ayağının kırılması aile için tatsız, sıkıntılı bir olaydı. Ancak bu olay Emre’nin istikbaline vesile olmuş.
“Beş parmağın beşi de bir olmuyor. Keşke bizim çocuk da böyle başarılı olsa” diyenleri duyar gibiyim. Hedefini lisede belirlemiş Emre, şimdiden başarılı. Acaba bu gencin başarısı nerden kaynaklanıyor? Emre’nin anne ve babasını tanımıyorum. Çocuklarını Avustralya’da bir üniversitede okutabildiklerine göre, mali açıdan başarılı olmalılar. Ancak her başarılı anne babanın çocuğu başarılı olamıyor. Emre’nin başarısında onun sporcu ruhunun önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. Çünkü sporculuk bedenin yanında ruhu ve beyni de eğitir. Hedef belirlemek, hedefe kilitlenmek ve hedefe varmak için bedenini, ruhunu ortaya koymak sporculukla geliştirilecek becerilerdir. Çocuğunuza yapabileceğiniz en değerli yatırımlardan birisi, onu küçük yaşta bir spor dalında yetiştirmektir.
Gençlik, bir ülkenin geleceğidir. Ruhu, beyni zengin gençlerin yetişmesi dileğiyle...