Acımadı kiiiiii...
Bizde Dolar/TL 4 lirayı, Euro/TL 5 lirayı bulunca, ister istemez tartışmalar artmaya başladı. Sorular hep aynı yerden geliyor. Geçenlerde radyoda bir dinleyicimiz aradı ve şunları saydı:
“Türkiye’nin durumunu biliyoruz. Enflasyonu çift hane.Cari açığı %6’ya yükselmiş. Yatırım yapılabilir ülke notu yok. Jeopolitik sorunları mevcut. Bizce haklı, yabancılarca tartışmalı bir sınır ötesi operasyon yürütüyor. ABD ile arası sorunlu. AB ile düzeltmeye çalışıyor. Kendi içinde siyasi çekişmesi, kutuplaşması yüksek. Ve bunlar uzun süredir var. Uzun süredir bu riskler varken yükselmeyen dolar, neden şimdi 4 TL oluyor?”
Cevabı verirken, kendi adıma hep aynı şeyi söylüyorum. “Daha önce neden 4 TL olmadıysa, şimdi o yüzden oluyor.”
Hava döndü
Ne demek? Açıklayayım.. Bunları arka arkaya saydığımız zaman, ister istemez bunların fiyatlamasının negatif tarafa yazması beklenir, doğru. Ama daha önce yazmadı. Neden? Çünkü yurtdışında hava süperdi. Geçen sene gelişen piyasalara 2012’den bu yana en yüksek sermaye girişi olan yıldı. Para öyle bir örtüydü ki, gecenin yaptığı gibi bütün ayıpları örtüyordu. Şimdi burası değişti. Hava döndü.
Geçtiğimiz dönemde bizi tüm risklerimize rağmen koruyan yurtdışı akımlar, şimdi eksisi kadar kuvvetli değil. Üstelik hala çıkış yok, sadece akımların hızı kesildi. Dolayısıyla şimdi dikkatli olmakta fayda var.
Peki bu bozuk hava daha devam eder mi?
Buna bakarken, aklıma bir kez daha Kahpe Bizans filmi geldi.
Filmin sonunda Cem Davran, Mehmet Ali Erbil’e kılıcı batırdığında onun verdiği “Acımadi kiii” tepkisini hatırlar mısınız? Bu yıla kadar ne olursa olsun canı acımayan, her düştüğü yerden alıcı bulan piyasaların verdiği tepki; tam da bu değil miydi?
İngiltere AB’den çıkmış! Acımadı kiiii...
Çin devalüasyon yapmış!Acımadı kiiii...
Avrupa Birliği dağılıyormuş!Acımadı kiii...
Ruslar Kırım’ı ilhak etmiş! Acımadı kiii...
Kuzey Kore nükleer füze yapmış! Acımadı kiii...
Bu sene oynaklık yılı
Piyasalarda bazı yıllar trend yılıdır. Parayı nereye koysanız para kazanırsınız. Geçen sene böyle bir yıldı. Dünyanın her yerinde, yumuşak merkez bankaları ve yüksek büyüme fiyatlandı. Hangi ülkeye ya da varlık sınıfına para koysanız, önemli getiriler elde edilebildi.
Bazı yıllar ise oynaklık yılıdır. Yılbaşından bu yana programlarda söylüyoruz. İşte bu sene tam o sene. (Bundan sonra her sene mi? Onu bilmem.)
MSCI tarafından hazırlanan Dünya Endeksi’nin fiyat/kazanç oranı (bir şirketin gelecekteki 1 birimlik kârına bugünden kaç birim ödemeyi kabul ettiğinizi gösterir) 22.5’lara kadar çıkmıştı. (Beş yıllık ortalaması 19.3). Gelişen piyasalarda aynı oran 17’lere kadar yükselmiş ve 13.8 olan 5 yıllık ortalamasını oldukça aşmıştı. ABD’de S&P 500 Endeksi 23.5 (5 yıllık ortalaması 19), Avrupa’daki Stoxx 600 Endeksi ise 28.2’lere yükselmişti. Yani neresinden bakarsanız bakın, hisse senetlerinde müthiş bir yükseliş vardı.
Buna mukabil, oynaklıklar inanılmaz düşük seyrediyordu. Dünyadaki haber akışının yoğunluğu ya da tehdit boyutu ne olursa olsun, piyasa duyarsızlığını koruyor, yükselmeye devam ediyordu.
Öyle ki, üzerinden nükleer füze geçen Japonya’da o gün endeksin yükseldiğine falan şahit olduk.
Ancak Ocak’ın 26’sından bu yana işler biraz değişti.
Önce oynaklık hiç artmayacakmışçasına alınmış olan VIX pozisyonları dağıldı. Normalde VIX, elinde hisse senedi bulunduran yatırımcıların risklerini hedge edebilmek için açtıkları opsiyonların göstergesi. İşler bozulur, oynaklık artarsa hisse senedinden kaybettiğinizi buradan kazanabilesiniz, kendinizi dengeleyebilesiniz diye var.
Fakat yatırımcılar sürekli yükselen piyasaya aşırı güvenip, burayı yarın yokmuşçasına satınca ve piyasa da bir noktada dönünce, önce burası dağıldı. Birkaç günde hisseler ciddi satış yedi, panik oldu.
Sonra ne oldu?
Acımadı kiii...
Hisseler yaklaşık 2 haftada eski yerine döndü. Sonra ardından şehir efsanesi gibi görünen Trump riskinin ete kemiğe büründüğünü gördük. Ticaret savaşları başlığı altında, bir tur daha satış. Yine endeksler aşağı. Sonuç?
Acımadı ki...
Tam toparlamaya çalışırken, bu kez muazzam yükselmiş teknoloji hisselerine satış geldi. Şimdi aynı şeyi söyleyebilir miyiz bilmem. Ama bu dalgaların boyunun ve sıklığının bu kadar artmaya başlaması, pek iyimser bir görüntü çizmiyor.
Eskiden acıtmayan şimdi acıtıyor
Uluslararası kurumların önemli bir bölümü hala iyimserliklerini koruyor, yükselişe devam diyorlar. Örneğin JP Morgan S&P 500 Endeksi için verdiği 3.000 puan hedefini daha yeni koruduğunu açıkladı.
Ancak, artık havanın bozmaya başladığını görmek gerek. Gelişen ülke faizleri artıyor, kurları değer yitirmeye başlıyor. Her ülke için kendi riski doğrultusunda yeni bir piyasa dengesi oluşuyor.
Hava günlük güneşlik olduğunda tekneyle istediğiniz kadar açılabilir, risk alabilirsiniz.
Ancak hava bozmaya başladığında, bir gözünüzün karayı aramasında, yanaşabilecek koy bakmakta yarar var. Zira bozuk havaya açıkta yakalanmak çok iyi fikir olmayabilir.
Çünkü eskiden acıtmayan, şimdi acıtıyor.