Açılıma TÜSİAD’ın “turizm açılımı”
Geçtiğimiz cumartesi günü TÜSİAD’ın Mardin’de düzenlediği bir panel vardı. TÜSİAD Başkanı, yönetimi ve Turizm Yatırımcıları Derneği temsilcileri bu panelde yerini almıştı. Panelin konusu “Çözüm Sürecinin İktisadi Boyutuna Katkı: Alternatif Turizm” idi. TÜSİAD Turizm Çalışma Grubu bu çalışmayı yapmış ve o gün de raporunu yayımlamıştı.
Açıkçası bölge için bir fırsattı. Şöyle ki; “açılım” diye adlandırılan ve çeşitli çevrelerce soyut ve hatta içi boş olarak değerlendirilen bu konuya bir noktadan somut öneriler getirilmiş olacaktı. Ayrıca da TÜSİ- AD gibi patronlar kulübünün Mardin’e yaptığı çıkarmadan bazı çıkarsamalar elde edilebilecekti.
Doğruyu söylemek gerekirse her iki açıdan da çok olumlu sonuç alınamadı. Zira; Hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın polemik yaratan açıklamaları toplantının ve mesajların önüne geçmişti. Nitekim; Yalçın Akdoğan ile Kandil arasındaki söz düellosu ve kabadayılığa varan söylemler birkaç gün daha devam etti. Sonunda her gündem konusunda olduğu gibi bu gündem konusunu da yeni gündemler kapattı gitti.
Ne yazık ki; TÜSİAD Turizm Çalışma Grubu Başkanı’nın yaptığı çok doyurucu ve içerikli açıklamalar basına yansımadı. Oysa önemli şeyler söyledi Çalışma Grubu Başkanı Naile Göçen Çukurova…
Tam anlamıyla dünya ve Türkiye perspektifinden bir çerçeve çizdi ve Mardin özeli için turizm alternatifl erini ortaya koydu. En önemlisi de bütün panelistlerin “alternatif turizm” ifadesinin kullanılmaması yönünde birleşmesi oldu. Bu ifadenin yanlış çağrışım yaptığı belirtilerek turizm çeşitliliği ve bunun bölgede geçerli olan türleri üzerinde duruldu.
Turizmde dünya ve Türkiye rakamları ilginç…
Dünyada turizmin boyutları şöyle:
■ Dünya ekonomisine ve istihdama katkısı neredeyse onda bir,
■ 2013 yılında seyahat edenlerin sayısı 1 milyarın üzerinde,
■ 2020 yılında seyahat edeceklerin sayısı 1.6 milyar civarında,
■ 140 ülke içerisinde seyahat ve turizm rekabet gücü sıralamamız 46,
■ Dünya kültür mirası içerisindeki sıralamamız 19, Türkiye’nin bu tablodaki yeri oldukça iyi.
Şöyle ki; dünya ziyaretçi sıralamasında Türkiye 6. Sırada yerini alıyor. Ancak; ekonomiye katkı bakımından sıramız 12’liğe düşüyor. Seyahat ve turizmin istihdama katkısında Türkiye 29. sıraya geriliyor ve dünya ortalamasının altında kalıyor.
Buna rağmen 2013 yılında Türkiye’yi yaklaşık 35 milyon kişi ziyaret etmiş. Cumhuriyetin 100. yılında bu sayının 78 milyona ulaşması bekleniyor. Milyonlarca kişi bu sektörde istihdam ediliyor. Tarım bu sektörden önemli ölçüde besleniyor.
Açıkçası sektörün ekonomiye katkısı çok. Bunun yanında turizmin sosyal, kültürel katkıları göz ardı edilemez nitelikte. Herkes de bunu kabul ediyor.
Bu kadar cazip olan turizmin Türkiye genelinde ve güney doğu özelinde geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi adına TÜSİAD önemli konulara parmak basıyor. Her şeyden önce konuya “turizmde sürdürülebilirlik” perspektifinden bakıyor. Türkiye için turizm çeşitlendirmesinde 3 alanı öne çıkarıyor. Bunlar termal turizmi, kongre ve fuar turizmi, kültür turizmi olarak sıralanıyor.
Bölge için “kültür turizmi” konusunu öne çıkarıyor. Bu çerçevede öncelikle kültür turizmini “doğal alanlar, anıtsal veya sivil mimari yapılar, sanat eserleri vb. yanı sıra kültürel kimliğin çeşitli unsurları, gelenekler ve farklı diller de dahil olmak üzere kültür mirasını tüm boyutlarıyla paylaşması ve tanımayı amaçlayan bir turizm çeşidi” olarak tanımlıyor.
Kültür turizminin dünyada gelişen trendi ve bölgenin zengin dokusu ile uyumu yanında, konunun zayıf tarafl arına da vurgu yapıyor. Bu zenginliklerin iyi korunamaması, konunun kamu ve özel tüm tarafl arının ilişkilerinin zayıf olması, yerel değerlerin yeteri kadar öne çıkarılamaması gibi zayıf noktalara parmak basılıyor.
Sonuçta da açılıma veya çözüm sürecine ekonomik bir açıdan çözüm olarak bu turizm çeşidi üzerinde duruluyor. Şöyle ki; çözüm sürecinin güvenli ortam oluşturacağı, bunun da turizm sektörünü geliştireceği ve böylece bölgesel kalkınmaya katkı sağlayacağı belirtiliyor.
Önemli çıkışları ve çalışmaları ile tanıdığımız TÜSİAD, bir şekilde bölgesel sorunlara çözüm önerisi getiriyor. Ama bölgenin iş adamı, yerel yöneticileri, halkı konuyu yine sloganlaşmış dar alana çekerek bu fırsatı değerlendiremiyor.