Acil çözüm bekleyen iki sorun
Üzeyir DOĞAN / KAPİTAL MENKUL
Küresel piyasalarda resesyon endişeleri devam ederken, Euro Bölgesi bankacılık sektörüne yönelik kaygıların da tavan yapması son iki haftada piyasalarda sert hareketler yaşanmasına neden oldu. Özellikle Fransız bankalarına yönelik artan bu spekülasyonların piyasalarda sert yankı bulmasının ardında, bu bankaların riskinin tam olarak ölçülememesinin yer aldığını düşünüyoruz. Bu nedenle piyasaların kalıcı bir toparlanma eğilimine girebilmesi için Euro Bölgesi ülkelerinin öncelikle bu sorunu ve oluşabilecek kayıpları tam olarak tanımlaması ardından da ya yeni düzenlemelerle ya da yeni desteklerle sektöre güvence vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde bu spekülasyonların ve devamında piyasalardaki sert dalgalanmanın devam etmesi bizleri şaşırtmayacaktır. Özetle burada çözüm; Euro Bölgesi ülkelerinin bankacılık sektörüne karşı oluşan bu güven erozyonunu aşmasında saklı. Bu sorun yeni bir güven bunalımına yol açacak olursa finansal piyasaların kalbi konumundaki bankacılık sektörü işleyemez hale gelebilir ki, bu durum reel sektör de dahil diğer tüm ekonomik birimlerin de çökmesine neden olabilir.
Euro Bölgesi bankacılık kesiminde yaşanan sorunların yanında küresel ekonomide bir taraftan büyümenin sağlanamaması diğer taraftan da gelişmiş ekonomilerin tasarruf zorunluluğu içinde olmasıyla oluşan fasit daire işleri çıkmaza sokuyor. Bu çıkmazdan kurtuluşun tek çözümü olarak, Çin ve Asya olmak üzere küresel büyümenin gelişmekte olan ekonomiler üzerine kurulmasını görüyoruz. Bu nedenle bahsettiğimiz bu ülkelerin büyümeyi teşvik edici politikalar izlemeye ikna edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu kapsamda bu hafta Jackson Hole'de gerçekleştirilecek olan Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları'nın da katılacağı toplantıların ardından yapılacak açıklamalar iyi analiz edilmeli. Fakat açıkça söylemek gerekirse bizler ekonominin dümenindeki isimlerin bu toplantılar sonrası kısa sürede şapkadan tavşan çıkarma olasılığını düşük görüyoruz. Açıklamalarda net ifadeler yer almazsa, iyi niyet açıklamalarına bağlı piyasalarda yaşanacak düzelmelerin kalıcı olmasını beklememek gerektiğini düşünüyoruz. Yurtdışı gelişmeler açısından baktığımızda özetle piyasaların istikrara kavuşabilmesi için şu iki soruya cevap verilmesinin ve acilen çözüm üretilmesinin zorunluluk olduğunu düşünüyoruz. 1- Euro Bölgesi bankacılık sektörünün maruz kaldığı riskler ve boyutları nelerdir? 2- AB Ülkelerinin ve ABD'nin tasarruf ihtiyacı hat safhaya ulaşmışken, harcamayı kim yapacak ve bu sayede büyümeyi kim sağlayacak?
İç gündem baktığımızda ise ekonomi ajandasındaki en önemli gündem Salı günü gerçekleştirilecek olan TCMB Para Politikası Kurulu Toplantısı. Hatırlanacak olursa Banka en son 4 Ağustos tarihinde ara toplantı gerçekleştirmiş ve bu toplantıda küresel ekonomideki yavaşlamaya vurgu yaparak politika faizinde 50 baz puanlık sürpriz bir indirim gerçekleştirmişti. Bunun yanında gecelik borçlanama faizlerinde de önemli bir artış yaparak faiz koridorunu da önemli ölçüde daraltmıştı. Bu toplantının ardından da döviz DTH'larda zorunlu karşılıklarda yarım puanlık indirim yapılmış ve döviz satış ihaleleri yoluyla piyasaya döviz likiditesi sağlanmıştı. Bu hafta yapılacak toplantıdan ise bizim beklentimiz, döviz cinsi DTH'larında zorunlu karşılıklarda yeni bir indirim ve politika faizlerinde maksimum 25 baz puanlık bir indirim daha gerçekleştirilmesi yönünde. Kararın bu yönde çıkması durumunda önceki faiz indirimi sürecinde yaşandığı gibi bir panik yaşanmasını beklemiyoruz. Aksine bu yönde kararlar çıkması ve bu kararların ek tedbirlerle desteklenmesi piyasalarda pozitif etki dahi yaratabilir. TCMB'nin atacağı adımların daha çok döviz piyasası üzerinde etkili olacağını, hisse senedi piyasalarında ise etkinin göreceli olarak düşük kalacağını tahmin ediyoruz. TCMB'nin bir kur hedefi olmamakla birlikte yapılan açıklamalardan Dolar/TL kurunda 1,65 civarı bir rakamın arzu edildiğini görüyoruz. Bu nedenle de TCMB'nin bu toplantısından ve ardından gelecek süreçte döviz kurlarındaki aşırı oynaklığa ve yukarı yönlü hareketlerine elindeki enstrümanlarla müdahale edeceğini düşünüyoruz.