Açıklığa kapalı kalacak mıyız?

Edip Emil ÖYMEN
Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM [email protected]

İsviçre’nin Fribourg Üniversitesi, Ekvator’un Quito Üniversitesi, Montreal’in Amerikalar-arası Yüksek Öğretim Kurumu (IOHE) ve bazı Latin Amerika üniversiteleri acaba hangi “ortak” konuyu değerlendirmek üzere bir toplantı yapmayı düşünmüş olabilir?
Küreselleşmenin en tipik örneklerinden biri olan bu toplantı, öncü bir uluslararası konferans: e-Devlet ve e-Demokrasi. ICEDEG 2014, Quito. 24 Nisan 2014.

Her demokrat hükümeti ve onun kamu sektörünü ilgilendirmesi gereken bir konu bu e-Demokrasi. Çünkü iş, artık “bürokrasi evrakının ekrana taşınması” aşamasını (e-devlet) geçti. İş, bürokrasinin, devlet süreçlerinde vatandaşla birlikte daha verimli, daha etkin çalışmasını sağlama aşamasında halen. Bir sonraki durak, yine son durak olmayacak: “Açık veri”yi kullanarak hem vatandaş, hem devlet elele “Açık Demokrasi”yi oluşturacak. e-Demokrasi denilen bu...

Demokraside yenilikçilik? Evet... Böyle bir konu var. Seçim sandığının çok çok ötesinde... Bazı ülkelerde başladı bile...

e-Demokrasi için temel koşul, devletin elindeki, herkes tarafından kullanılabilecek türdeki verileri vatandaşın kullanımına açması.

Bu “açma” konusunu açarsak: Her hangi bir telif hakkı, patent veya başka kontrol mekanizmasına tabi olmaksızın herkes tarafından ücretsiz ve özgürce kullanılan veriye açık veri deniliyor.

Türkiye’de kanunlar, bu tür açıklığa henüz kapalı. Ama bu kapalılık, açılacak. Bütün mesele, ne hızda, ne kadar açılacak? 10. Kalkınma Planı 2014-18 şöyle diyor: “Katma değerli yeni hizmetlerin üretimi amacıyla ticari değeri olan veriler başta olmak üzere kamu sektörü bilgisinin paylaşımı ve yeniden kullanımı sağlanacaktır.” (Madde 410, sayfa 61).

“Açık veri salgını” demokratik ülkelerde “olmazsa olmaz”a doğru ilerliyor. Bu işi Başkan Obama 2009’da başlattı. 2011’de 8 ülke, Açık Devlet İşbirliği (Open Government Partnership) kurdu. Şimdi üye sayısı 62. Türkiye, katılma niyetini 2012’de açıkladı. Niyeti “gerçekte” ne?

Demokraside yenilikçilik, kendisini böyle “eski köye yeni adet” işlerle gösteriyor. Klasik sandık demokrasisi, unutulma yoluna girdi. Yeni yüzyıl demokrasisi, yönetişim olacak. Buna inanan hükümetler, kamu verisini vatandaşla paylaşarak, kitle kaynaklı yeni bir zihinsel üretime –hem de- bedavadan sahip olacak. Vatandaş, yönetimin (merkezi/yerel) yapamadığı bazı işleri kendisi “uygulama geliştirerek” yapacak. Burada, elbette bilişimin hızlı ve etkin gücünden söz ediyoruz. Yönetim,  eğer vatandaşı “adam yerine” koyar ve ona verisini açarsa, verim artacak.  

Bu yönetişim tarzına dair halen o kadar çok sayıda örnek var ki burada sıralamak mümkün değil. Ama, bir tane iyi olur:

Boston Belediyesi, sokak ve caddelerdeki asfalt yamalarını azaltmak ve araç sürüşünü daha verimli kılmak için “Street Bump” (Sokak Hoplatması) diye bir uygulama yapıyor: Cep telefonuna bir program yüklüyorsunuz. Sürüş sırasındaki her hoplama ve sarsıntıyı bu program, Belediye’nin ilgili birimine 3G ile yolluyor. GPS sistemi ile, her bir sarsıntı noktasını Belediye noktalıyor. Orası için düzeltme işlemi başlatıyor.

Türkiye gerçeklerinden uzay kadar uzak bu tür “hoşluklar,” yönetişimci demokrasilerde önemsenen yenilikçilik örnekleri. Ve açık veri sayesinde... Ama elbette bu konuya ilişkin güvenlik, kişisel haklar, mahremiyet gibi hukuksal sorunlara zaman içinde çözüm bulunmak zorunda.  

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hollywood’a yapay zekâ 02 Ağustos 2019