Açıklanan veriler, karamsarlıkları teyit etmiyor...

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

UZMAN GÖRÜŞÜ / Serhan Yenigün / Finansinvest

"Ekonomilerde daralma", "büyümelerde yavaşlama", "çift dip", "resesyon"… Son dönemin popüler konuları bunlar. Hemen hemen hepsi aynı karamsar parametrelere ve ekonomilere duyulan güvensizliğe dayanıyor. Destekleyen argümanlar ise son derece güçlü. Makro verilerde büyüme momentumu hız kesiyor, merkez bankalarının başkanları kaygılarını dile getiriyor, ekonomistler ve analistler de sürekli olarak makro dengelerdeki kötü gidişten bahsediyor. Ancak burada dikkat çeken bir nokta var. Ekonomilerin küresel resmi giderek kararırken, piyasalar parlamaya devam ediyor. Özellikle gelişmekte olan ülke varlıklarına yatırımcı ilgisinin son derece güçlü kaldığını görüyoruz. Bu ülkeler arasında ise Türk sermaye piyasaları pozitif yönde ayrışan konumuyla dikkat çekiyor. Mali Kural'ın gecikmesi, yüksek siyasi tansiyon, yaklaşan referandum ve seçimlere rağmen Türkiye'de hisse senetlerinin yeni zirveler denediğini, TL'nin güçlü kaldığını, faizlerin ise geçici de olsa artış beklenen enflasyona karşın düşük seviyelerini koruduğunu görüyoruz. TL varlıklara yönelik bu ilgi referandum sonrası makro dengelere, bütçe diisplinine ve diğer anahtar göstergelere ilişkin beklentilerde bozulma olmaması halinde sürebilir.

Burada esas olarak dikkat çekmek istediğimiz nokta, son dönemde açıklanan küresel göstergelerin, yukarıda bahsedilen karamsar senaryoları yeterince teyit etmediği. 2010 yılının başında küresel çapta elde edilen büyümelerin ikinci yarıda daha sınırlı kalacağı yaklaşık olarak altı ay öncesinden bile tahmin edilen ve fiyatlanan bir gelişme iken, bundan sonraki aylarda büyüme rakamlarının göreceli düşük kalmasını "büyümede yavaşlama" şeklinde isimlendirmek doğru olmayabilir. Her ne kadar kemer sıkma önlemleri kamu harcamalarının kısılacağını kesinleştirse de, bugüne kadar elde edilen makro veriler bu durumun henüz genele yayıldığını teyit edemiyor. ABD'de, Avrupa'da ve Asya'da (hatta Türkiye'de de) son üretim ve büyüme göstergeleri ekonomilerde toparlanmanın mükkemmel değilse de rayında gittiğine ve yavaşlamanın ancak bir "yumuşak iniş" şeklinde isimlendirilebileceğine işaret ediyor. Bununla beraber, mevcut makro verilerin henüz tehlike çanları çalmaması, yavaşlama beklentilerinin haksız çıkacağının garantisi olarak kabul edilmemeli. Yatırımcıların risklerin daima farkında olarak birikimlerini yönlendirmesi en akılcı yaklaşım olacaktır. Yurtiçinde, yaklaşan referandum öncesi temkinli kalmak ve dış ekonomik gelişmeleri izlemek kısa vadede doğru bir strateji olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017