Açık söylersek büyümüyor küçülüyoruz
İkinci çeyrek büyümesi beklenenin altında yüzde 2.9 olarak açıklandı. Büyümeye en büyük olumlu etinin ilk yarıda net ihracat olduğu görüldü. Net ihracatın içersinde yer alan altın ihracatının İran'a petrol ödemesinden kaynaklandığı ve ihracat kaleminde yer alamayacağı bir süredir iddia ediliyor. Bu açıdan baktığımızda büyümediğimiz, küçüldüğümüz iddiası gündeme geliyor…
TÜİK verilerine göre yılın ikinci çeyreğinde yüzde 2.9 büyüyerek, ilk çeyrekten geride kalan bir büyüme oranı elde etmişiz.
Ama, büyümenin temel dinamiklerine baktığımızda ortada bir büyüme değil, daralma söz konusu. Son yıllarda büyümenin en önemli iki ayağından birinde yer alan Tüketim artışı ilk kez 2009'dan bu yana negatife dönmüş durumda. İlk çeyrekte sadece binde 2 artan özel tüketim, ikindi çeyrekte binde 5, ilk yarıda binde 2 gerileme göstermiş durumda. Bu da ilk çeyrekte büyümeyi 0.3puan, ikinci çeyrekte 0. 1 puan aşağıya çekip, küçültüyor.
Büyümenin diğer motoru toplam yatırımlara baktığımızda ilk çeyrekte yüzde 7.3, ikinci çeyrekte yüzde 10, ilk yarıda yüzde 8.8 gerilediğini görüyoruz. Bu da ilk yarıda yatırımların büyümeyi 2.4 puan aşağıya çektiğini gösteriyor.
Büyümenin diğer unsurlarından imalat sanayi ilk yarıda yüzde 3.1, tarım 4.2, ticaret O.9, elektirik gaz ve su yüzde 7.1, depolama ve haberleşme yüzde 4.5 büyüme gösteriyor. Ancak, inşaat, tarım, enerji ve ulaştırmanın ilk çeyrek büyüme rakamlarına ikinci çeyrekte ulaşamadıkları da gözleniyor.
Peki bu durumda bizim 11 çeyrek sonra küçülme yaşamamızın nedeni ne?
Yüzde 2.9'luk küçük bir büyüme rakamıyla dahi olsa büyümeye neden olan faktör dış ticaret rakamları. İhracat artışı sürerken, ithalatın gerilemesi net ihracatın ilk yarıda önemli ölçüde olumlu katkı yapması.
Net ihracat ilk ilk çeyrekte büyümeye yüzde 4.6, ikince çeyrekte 5.7 oranında katkı yaparken ilk yarı katkısı yüzde 5.2 puan oldu. Eğer net ihracatın bu katkısı olmasaydı ilk yarıda ilk altı aylık dönemde Türkiye yüzde 3.1 büyüme yerine, yüzde 2.1 küçülme sonucu ile karşılaşacaktı.
Bu net ihracat rakamına baktığımızda bunun içinde son aylarda 2 milyar dolarlık, ilk yarıda 6.8 milyar dolarlık altın ihracatı rakamıyla karşılaşıyoruz. Bu altın ihracatı konusunda da farklı düşünceler olduğunu biliyoruz. İran'dan alınan petrolün altınla ödendiğini belirten uzmanlar, bunun doğrudan ihracat içersinde yer alamayacağını bir süredir iddia ediyorlar. TİM ihracat rakamlarında geçen yıla göre son aylarda düşüş gözlenirken, TÜİK rakamlarında altın katkısıyla artış olduğunu, bunun net ihracatı doğru yansıtmadığını öne sürüyorlar.
Işte bu nedenle, başlıktaki "Açık söylersek büyümüyor küçülüyoruz" yargısını dile getiriyoruz.
Bakanların ve uzmanların ikinci çeyrek büyüme rakamı üzerine açıklamalarına baktığımızda onların da düşük olan büyüme rakamına önemli katkının net ihracattan kaynaklandığını söylediklerini görüyoruz.Bu açıklamalarda gördüğümüz bir başka ortak görüşte, yılsonu büyüme rakamının OVP beklentisi olan yüzde 4'ün altında kalacağı.
İçinde bulunduğumuz durumun nedenlerinin ne olduğu konusunda da uzmanlar iki konuda birleşiyor. Bunlardan bire yumuşak iniş amaçlayan Merkez Bankası'nın frene batıktan sonra, gevşemeyi geç yapması, diğeri avro bölgesindeki krizin olumsuz etkisinin sürmesi. Bu iki olgu da net ihracatın büyümeye etkisinin altından kaynaklandığının bir başka göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Yıl sonu yüzde 4 hedefinin tutabilmesinin ikinci yarıda yüzde 4.8 bir büyüme yakalanmasına bağlı olduğu belirtiliyor. Bunun içinde Merkez Bankası'nın freni gevşetirken, maliyenin tüketim artırıcı bazı vergi indirimlerine gitmesi ve inşaatte KDV oranları gibi konularda belirsizlikleri ortadan kaldırmasına ihtiyaç olduğu söyleniyor. Ve kamunun yatırım harcamalarını artırmasının gerektiği de öne sürülüyor.