Acentem, acentem benim güzel acentem

Can KANTAR
Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com

SEKTÖRÜN İÇİNDEN / Can Kantar can.kantar@gmail.com Sektörün önemli bir yükünü çeken, prim üretiminin yaklaşık yüzde 70'ini gerçekleştiren sigorta acenteleri son dönemde gelirlerinin azalmasından şikayetçi. Acenteler sigorta sektörünün vazgeçilmez aktörü. Sektörün önemli bir yükünü çeken, prim üretiminin yaklaşık yüzde 70'ini gerçekleştiren sigorta acenteleri son dönemde gelirlerinin azalmasından şikayetçi. Ama baktığımızda sigorta şirketleri acentelerden, acenteler de sigorta firmalarından sürekli şikayetçi. Bu eleştiriler devam ederken yapılan acente toplantılarında herkes kucaklaşır ve "Acentem acentem benim güzel acentem" durumu ortaya çıkar. Başarılı acenteler, şirketler tarafından en güzel yurtdışı gezileriyle ödüllendirilirken, performansında düşüş olan acentelere ise aba altından sopa gösterilir. Yanlış anlaşılmasın, tüm bunları eleştirmek için söylemiyorum. Ama işin gereği de bu. Çünkü sonuç olarak baktığımızda her iki kesim de aynı gemide oldukları için birbirlerine muhtaç. Sektörde son dönemde yaşanan bazı gelişmelerden sigorta acenteleri huzursuz. Yan sütunlarda yer alan haberde okuyacağınız konu da bunlardan bir tanesi. Olaylara farklı bir örnek vermek istiyorum. Öncelikle sektörde prim üretimi artacaksa bunu acenteler gerçekleştirecek. Şirketler bu yönde acentelere baskı yapıyor ve belirli bir hedef koymaya çalışıyor. Ama şirketler bunu yaparken, "Ya bunu yaparsın ya da ilişkilerimizi gözden geçiririz" diyemiyor. Çünkü acenteler son günlerde satış kanalları konusunda stratejilerini değiştiren diğer şirketlerin markajı altında. Acente deyip geçmeyin. İçlerinde küçük bir sigorta şirketinin büyüklüğünde olan acenteler bile var. Bu acenteler şirket değiştirse, sigorta firmasının prim üretimindeki sıralamasını bile değiştirebilir. O nedenle şirketler acentelere pek de yan bakamıyor. Tek şirketle çalışan avantajlı mı? Sigorta acentelerinin en çok şikayet ettiği konuların başında ise "tek acentelik" sistemi geliyor. Rakamlara bakıldığında 16 bin 424 acentenin 12 bin 333'ü "tek eşliliği" tercih etmiş. 3 bin acente ise iki sigorta şirketi ile yetinmiş. TSRŞB verilerine göre 1 sigorta acentesi ise 17 sigorta şirketi ile çalışıyor. Buradaki en büyük sorun bir veya iki şirket acenteliği yapan acentelerin fiyatta rekabet olduğunda portföydeki müşterilerini kaçırma olasılıkları. Aslına bakarsanız sigorta şirketlerinin sadece kendi şirketiyle çalışan acentelere önemli bir esneklik tanıdığını hep duyarım. Birden çok sigorta şirketi ile çalışan acentenin ise müşterisine fiyat verme avantajından ziyade, şirketlerden elektronik-posta yoluyla gelen bilgi notlarını ve değişiklikleri takip edememek gibi bir sorunu söz konusu. Sigorta acenteleri ayrıca şirketlerin bol keseden acentelik dağıtmasından da rahatsız. 2006 yılı sonu itibariyle 15 bin 322 olan acente sayısı 2007 yılı son rakamlarında 16 bin 424'e çıkmış. Sektör yüzde 15 büyürken sigorta acenteleri sayısındaki artış ise yüzde 9'lar seviyesinde. Ayrıca acenteler, şirketlerin birçok bankayı satış kanalları arasına dahil etmelerinden dolayı gergin. Olaya objektif bakıldığında sigorta şirketi olmayan bankaların da böyle bir arayışa girmesi son derece doğal. Çünkü onlar da kredi veriyor. Sigorta da hemen orada yaptırılmalı. "Hem bankalarla flört edip üzerimize gül koklayacaklar, hem de gelip bizim sırtımızı sıvazlayıp 'en büyük sensin' diyen şirketlere acentelerin sitemleri şöyle devam ediyor: "Bu bize samimi gelmiyor. Piyasa daraldı, yeni müşteriler bulmakta zorlanıyoruz. Eldekileri kaçırmamanın derdindeyiz. Bizim işimiz sigortacılık, geçimimizi buradan karşılıyoruz. Bankalar gibi diğer bankacılık hizmetlerinden ya da galeriler gibi otomobil satışından ek gelir temin edecek durumumuz yok. Bu nedenle sigorta şirketleri acentelerine destek olmalı." Acenteler Bilgilendirme Yönetmeliği'nden tedirgin Bilgilendirme Yönetmeliği çıktı, uygulama da ise henüz aksaklıklar söz konusu. Özetlersem, tüketiciye sigorta sözleşmesi yapılmadan önce neyi satın aldığına dair bilgilendiren bir yazıyı okutup altını imzalaması isteniyor. İmza deyince, üstelik sigortacılıkta, hemen hemen herkesin irkileceğini geçtiğimiz haftalardaki yazımlarımda belirtmiştim. Tüketicinin bilgilendirilmesine kimsenin itirazı yok. Ama bunun yurtdışında bile uygulanmayan kurumsal müşteri tarafının bütün sektörün canını sıktığı bir gerçek. Acenteler bundan daha dertli. "Ben büyük bir fabrikayı sigortalıyorum. Poliçeyi bilgilendirme formu ile birlikte genel müdürüne götürüyorum. Mesela sekreter diyor ki "Genel müdürüm şimdi müsait değil siz bırakın ben imzalatıp size göndereyim". Diğer taraftan da kanun "O imzanın şahsa ait olmadığını ispatlandığında, oluşacak zararı bilgilendirme formunu imzalatan acenteye rücu ederim" diyor. Acente, formu imzalamak istemeyen olursa ya da yetkilinin imzaladığını göremeyecek durumda olursa ne yapmalı sizce? "Ben de poliçeyi iptal ediyorum o zaman, gidin nereden yaptırırsanız yaptırın poliçenizi!" demeli. Komikti değil mi? O zaman acil çözüm lütfen...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar