ABD/Trump zorlanıyor
Ticaret savaşı son sürat devam ediyor. Bu savaş aslında 2008 krizinden bu yana sürmekte. ABD Eski Başkanı Obama da bunu kur savaşları ile yürütüyordu. Trump ise, savaşı daha kaba yapmaya başladı. Bu biraz da cahil olmasından, biraz da kişisel zenginliğinin getirdiği özgüvenden kaynaklanıyor.
Trump ne yapıyor? ABD’nin dezavantajlı olduğu dış ticaret fasıllarında, en fazla dış ticaret açığı verdiği ülkelere ek gümrük vergileri koyuyor. Bunu da en çok AB ve Çin’e uyguluyor. Çünkü verdiğim tablodan da göreceğiniz üzere Çin, 2005 yılında Dünya Ticaret Örgütüne girip (WTO) serbest dış ticaretin nimetlerinden yararlanmaya başlayınca hızla ABD’yi malları ile işgal etmeye başladı. Sonuçta ABD’nin Çin ile olan dış ticaret açığı 2004 yılında 162 milyar dolar iken, 2017 yılında 375 milyar dolara, AB ile dış ticaret açığı da 110 milyar dolardan 151 milyar dolara ulaştı. Trump da bu tabloyu görünce vergi silahına sarıldı, bu ülkelerden ithal edilen bazı mallara ek gümrük vergileri getirdi. Böylece ABD’li tüketiciye ABD’de üretilen ürünler daha düşük fiyatlı hale gelirken, ithal mallarının fiyatı yükseldi. Beklenti ithalatın azalırken, ABD’de üretim artacak, istihdam artacak, zincir böyle gidiyor. Trump yandaşları bu politikayı öyle allayıp pulladı ki, ABD halkının bir bölümü Trump’ı milliyetçi ve korumacı olarak görmeye başladı.
Trump, sanayicilerin karlarını artırıp seçime yatırım yapıyor
Aslında Trump’ın bu politikasının altında sadece dış ticaret açığının yarattığı sorunlar yatmıyor. İşin altında bir de ABD’li sanayicilerin karlılık oranını yukarı çekme derdi var. Trump, sanayicilerin karlarını artırarak hem onların krizdeki sermaye kayıplarını telafi ediyor, hem de seçime yatırım yapıyor. ABD’de her gün yüzlerce yerel televizyon kanal ve gazete bu konularda yalan haber yapıyor. Trump vatansever, milliyetçi gösteriliyor. Zaten Trump’ın sloganı da belli “önce Amerika”. Bu politikayı en iyi anlayacak olanlar bizleriz. Çünkü yıllarca bu tür politikalara muhatap olduk, olmaya devam ediyoruz. Sanırım slogan da bizlere çok tanıdık gelmiştir.
Gerçek bu olunca ABD’nin sermaye sınıfı da bu politikaya ciddi destek veriyor. Trump yetinmiyor, onlara, korumacılığın yanında, onlara güvencesiz işçi çalıştırma koşullarını sağlayacağını söylüyor. Bunlar çoğu iş insanın sevdiği gelişmelerdir. Dikkat edin bu tavır, bizim bazı iş insanlarımızda da var.
Şimdi tekrar başa dönelim Trump bu ticaret savaşını kazanabilir mi? Kesinlikle hayır. Çünkü ne Çin’in, ne de AB’nin eli armut toplamıyor. Karşı tepkiyi verdiler, verecekler. Fakat dünya ticaret hacmi daralacak. Uzun dönem de bunun olumsuz etkileri küresel ekonomiyi vuracak. Elbette dış ticaret açığı her ülke için sorun, ancak bunun çözüm yolu buzdolabına fil sokmaya çalışmaktan geçmiyor.
Döviz cinsinden yüksek borç Türkiye'yi savaşta zayıflatıyor
Türkiye bu savaşta zayıf bir durumda. Çünkü yüksek döviz cinsinden borç stoku var, cari açık oranı yüksek. Kurumsal yapılanması zayıflamış durumda. Bundan dolayı şimdilik içeride düşük eğitimli kitleyi tatmin edecek söylemlerle iş idare edilmeye çalışılıyor, ancak gerçek ortada çırılçıplak duruyor. Er ya da geç masalın sonuna gelinecek. Şimdi merak edilen soru şu: Ne zaman?
Zafer Bayramımız kutlu olsun. Bir kere daha Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve Cumhuriyet Devriminin Kurucularını minnetle, özlemle ve sevgiyle anıyorum, önlerinde saygıyla eğiliyorum.