ABD–Rusya ilişkilerinde ‘Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal’!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Her zaman için biraz rekabetçi olan Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya ilişkileri daha da geriliyor gibi. Her iki taraf da birbirine karşı alacağı yeni tedbirler üzerinde çalışıyor. Kuzey Kore gibi dünyanın en zor bölgelerinde birbirine rakip olan bu iki ülkenin ilişkisi nereye evriliyor?

ABD ve Rusya arasındaki gerginlik nereye gidiyor?

Bugünlerde Suriye ve Kuzey Kore başta olmak üzere, ABD ile Rusya’yı karşı karşıya getiren bir çok sorunlu alan bulunuyor. ABD’nin Rusya’yla ilişkileri Trump yönetimi altında daha çok Amerika’nın bir iç meselesine dönüştü. İddialar, yalnızca Rusların Amerikan seçimlerine müdahale etmiş olmasıyla sınırlı kalmıyor. Bunun yanısıra, eylemlerini olağan diplomatik kanalların dışına çıkaran Trump yönetiminin, Ruslarla da normal diplomatik usullerin dışına çıkarak temaslarda bulunmuş olması sorgulanıyor. Daha genel olarak, ABD ile Rusya arasındaki ilişkiler, çatışma olarak nitelendirilebilecek daha fazla alanı kapsamağa başladı. Bu alandaki son Amerikan icraatı, Ruslar’ın kabul etmesi zor bir eylem. Amerikan Kongresi’nin her iki kamarası, Beyaz Saray’ın hiçbir talebi olmaksızın, kendi insiyatifl erini kullanarak, Rusya ile ticarete yeni kısıtlamalar getiren bir tasarıyı onayladılar. Başkan Trump böyle bir tedbiri benimsemese dahi, oyların ağırlığı karşısında, kendini tasarıyı imzalamaya mecbur hissetti. Amerikan yönetimi ile Kongre’nin tercihlerinin farklı olduğu bilinmekle birlikte, sonuçta Ruslar için bu oldukça rahatsız edici bir durum. Tahmin edilebileceği gibi, Ruslar da buna karşılık bir takım önlemler alacaklarını açıklamış bulunuyorlar.

Bu çatışmanın olası sonuçları neler olabilir?

Rusya’nın Kırım’ı ilhakını takiben Rusya’ya uygulanan bir dizi Amerikan ve AB yaptırımı söz konusu. Muhtemelen bunlar yürürlükte kalacaktır. Şimdiye kadar Avrupa’nın Amerikan politikaları ile ilgili endişesi, Trump yönetiminin Rusya ile uzlaşmaya çok istekli görünmesi ve bu süreçte Avrupa’yı Rus saldırılarına karşı koruma kabiliyetinin önemli ölçüde zayıflaması idi. Trump Avrupa’ya yaptığı son ziyarette, özellikle Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerinin Rusya karşısında kendilerini savunmasız hissetmelerinden kaynaklanan korku ve endişelerini hafifletmeye çalıştı. Fakat Amerika’nın Avrupa’yı savunma taahhüdünün inandırıcılığı, önceki Amerikan yönetimleri döneminde olduğu kadar güçlü değilmiş gibi görünüyor. Muhtemelen, Rus-Amerikan ilişkilerinin giderek sorunlara boğulacağı bir döneme giriyoruz. Dış ilişkiler bir yana, şu anda Birleşik Devletler’de siyasa yapımı konularında bir dağınıklık var. Değişik hükümet kurumları farklı gündemler izliyor, tutarlı politikalar oluşturulamıyor, izlenemiyor. Bu durum, Rusya da dahil, diğer ülkelerin ABD ile müzakere etmesini ve anlaşmasını zorlaştırıyor. Ayrıca, Avrupa ile ABD arasında, Rusya ile ilişkilerin nasıl gelişmesi gerektiği konusunda farklılıklar var. Sonuç olarak, Rusya ve Amerika hem Kore’de hem de Orta Doğu’da, karşı karşıya kalıyorlar, işbirliği yapmaları giderek zorlaşıyor.

ABD Kuzey Kore ile nasıl başa çıkmaya çalışacaktır?

Kuzey Kore Hükümeti’nin Amerikalıların tahammül sınırlarını test ettiği ortada. Sular tam da biraz durulmaya başlamışken, ABD’ye ulaşabilecek yetenekte bir füze daha ateşlediler. Füzelerin hedefine ulaşma ve hedefi tutturma konusundaki kabiliyetlerini bilmiyoruz; dolayısıyla gerçek şartlar altında görevlerini yerine getirip getiremeyeceklerini değerlendiremiyoruz. Kuzey Kore’nin kısa zaman diliminde kaç tane operasyonel füze inşa edebileceğini de kestiremiyoruz.. Buna karşılık, Amerikalıların oldukça güçlü bir anti-balistik füze yeteneğine sahip olduğunu biliyoruz. ABD’nin şu an için doğrudan tehdit altında olduğunu düşünmek yerine, Kuzey Kore’nin bu meydan okumasını, Pasifik’teki Amerikan savunmasının göründüğü kadar sağlam olup olmadığının test edilmesi olarak yorumlamak durumdayız. Bu füzelerin test edilmesi özünde Japonya ve Güney Kore’yi tedirgin ediyor. Trump “Tamam, Kuzey Kore ile savaşalım!” derse, nükleer yıkıma uğrayabilecek ülkeler Kore ve Japonya’dır. Eğer “Dikkatli olalım” derse, Kuzey Kore yeteneklerini daha da geliştirmeye devam edecektir. Tam bir “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” durumu. Trump, söylemini giderek tırmandırarak Kuzey Kore’yi her gün daha fazla tehdit ediyor. İlişkilerin, Trump’ın kendisine Kuzey Kore’ye saldırmak dışında herhangi bir seçenek bırakmadığı bir aşamaya gelebileceğinden endişe ederim. Trump, Kore’nin hizaya getirilmesinde Çin’den daha fazla destek almayı umuyordu, ancak bu henüz gerçekleşmedi. Trump, geçtiğimiz günlerde Çin’in ABD ile olan ilişkilerinden çok fazla ekonomik fayda sağladığına işaret etti. Bunu, Çin, Kuzey Kore’nin maceraperestliğini denetleme konusunda ABD ile daha yakın bir işbirliği yapmazsa, bu isteksizlik karşılığında ekonomik bir bedel ödemek zorunda kalabileceği şeklinde yorumlamak doğru olur zannederim.

Peki, bu durum Rusya’nın pozisyonunu nasıl etkileyecek?

Son zamanlarda Rusya, Kuzey Kore konusunda ABD karşısında güçlü bir duruş sergiledi. Bununla birlikte, Kuzey Kore’nin oldukça öngörülemez bir sistem olduğunu hatırlamak gerekir; Dış politikalarında tek düşman olarak ABD’yi gördüklerini düşünmek doğru olmayacaktır. Daha güçlü nükleer yetenekler geliştirirse ya da Çin-Rus ilişkileri bozulursa, kim bilir, belki Rusya’dan da daha fazla ekonomik fayda elde etmeye çalışacaktır. Geçmişe dönersek, Kuzey Kore’nin nükleer silah geliştirme konusundaki ilerlemesini yavaşlatmaya yönelik Amerikan girişimleri sırasında, Kim Jong-un babası ve dedesi de ABD’ye şantaj yapmış, anlaşmalar imza ederek tahıl ve diğer imkanlar sağlamış, sonra dönüp taahhütlerini ihlal etmişlerdi. Kuzey Kore’nin güvenilmez olduğu ortada. Yine de, şu anda bu ülkeye saldırmak çok fazla sorun yaratacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019