ABD’nin dış ticaret açığı sebep mi sonuç mu?
Geçen haftaki yazıda dünya ekonomisinin büyük bir belirsizlik dönemine girdiğini ve Trump’ın dış ticaret politikalarını uzun süre konuşacağımızı yazmıştım.
The Economist dergisi 12 Nisan tarihli sayısını The Age of Chaos (Kaos çağı) kapağı ile yayınladı. Derginin editoryal baş yazısının temel vurgusu; Trump’ın dünya ekonomisinin dengelerinin üzerine kurulu olduğu temel kabulleri derinden sarstığı, ortaya çıkan olağanüstü karışıklık ve oynaklığın ortadan kalmasının çok uzun bir süre alacağı idi.
Geçen haftadan bu yana küresel ticaret savaşlarının tarifeler mevziinde süren kısmında ateşkes sağlanmış gözüküyor. Savaş, nadir toprak elementlerinin ticaretine Çin’in kısıtlama getirmesi gibi başka mevzilerde sürüyor. Bu fırsattan istifade, geçen haftaki yazıda vurguladığım ticaret politikalarının arka planındaki toplumsal ve siyasi yapıya biraz göz atalım.
Trump’ın gümrük tarifelerinin arkasında ne var?
Trump, ABD dış ticaret açığı veriyorsa bunun nedeni bütünüyle dış ticaret politikaları diye düşünüyor ve çözüm olarak gümrük tarifelerini artırıyor.
Oysa ABD’nin dış ticaret açığı dış ticaret politikasının değil, benimsemiş olduğu sosyal politikanın, ekonomik ve siyasi tercihlerin sonucu.
II. Dünya Savaşı sonrasının küresel sistemini, ABD kendi elleriyle kurmuştu. Bu sistem yakın zamana kadar bir dizi badireyi başarıyla atlattı. 1971’de Nixon’ın doların altın karşılığına son vermesi ve ardından 1980’lerde Keynesyen uzlaşının yerini neoliberalizme bırakması gibi.
Keynesyen uzlaşıda küresel ekonomik sisteme bir tehdit oluşmadığı sürece her ülke ekonomi politikasını kendi sınırları içinde siyasi ve ekonomik dengeleri göz önünde tutarak belirliyordu. Neoliberalizm ise küresel bir sistem. Dış ticareti, sermaye hareketlerini ve yatırım ortamını düzenleyen kuralların bütün ülkelerde yakınsaması üzerine kurulu. Bu yakınsama, son yılların tercih edilen terminolojisiyle söylersek ‘küresel güney’ ülkeleri arasında küresel ekonomiden pay kapmak için kıyasıya bir rekabete yol açtı.
İletişim ve taşımacılık alanında bilgisayar, internet, cep telefonu vb. ile gelen teknolojik dönüşüm, üretim ve ticaretin küresel ölçekte planlanmasını mümkün kıldı.
Böylece ABD ve Avrupa ile Japonya gibi gelişmiş ülkelerin çok uluslu şirketleri; üretimlerini, ücretlerin çok düşük olduğu ve sendikal hakların olmadığı gelişmekte olan ülkelere taşıdı. Bu sayede küresel kuzeyde düşmekte olan kâr oranları yeniden yükselmeye başladı. Ayrıca küresel güneyde ucuza üretilen malları geri ithal edilerek alt ve orta sınıfların tüketim mallarına erişimi ucuzlatıldı. Küresel güney de üretim ve ticaret artışından payına düşen refahı aldı. Yani ABD’nin dış ticaret açığının artmasının nedeni, 1980 sonrasında ABD şirketlerinin iş gücü maliyetlerini düşürmek üzere diğer ülkelere yönelmesi.
İmalat sanayi ücretleri Çin’de ABD’nin yüzde 20’si kadar. Kaldı ki ABD ücretlerin düşük kalmasını sağlayan göçmen politikalarından da vazgeçiyor.
Dolayısıyla bu parametreler değişmediği sürece Trump’ın gümrük tarifeleri ile dış ticaret açığını azaltabilmesi mümkün değil.
O zaman soru, şimdi bu parametreler değişiyor mu? Değişiyorsa niye?
Uzun cevap vermek gereken çok boyutlu bir soru. Bu yazıda işin teknolojik boyutunun altını çizelim.
Ucuz iş gücünün yerini alan robotlar
Nasıl ki 1980’lerde küreselleşmeyi mümkün kılan teknolojideki değişim olmuşsa, şimdi de benzer bir süreç yaşanıyor. Robotik ve yapay zekâ teknolojilerindeki değişim, ucuz iş gücüne dayalı üretimi, şirketlerin üretim kararlarının temel belirleyicisi olmaktan çıkartıyor. Ekonominin bütünü içinde maddi malların payı azalıyor. Hizmetlerin payı artıyor. Hizmetlerin içinde de dijital olanların payı yükseliyor. Bu eğilim devam edecek.
Belki de önümüzdeki yıllarda ayakkabı üreten fabrikaların ekonomideki yerini önemseyen kalmayacak. Kime hangi ayakkabının satılmasını söyleyen algoritmaları kimin yazdığı daha önemli hale gelecek.
Dolayısıyla ABD’nin dış ticaret politikalarındaki değişim; Trump’ın kişiliğine indirgenemeyecek, daha derinden giden, tüm ekonomik ve toplumsal yapıyı etkileyen köklü değişimlerle birlikte ele alınmalı.