ABD’de sosyalizm heyecanı ve korkusu büyüyor
Demokrat Parti’nin çoğu kadınlardan oluşan genç ve dinamik bir kadroyu Temsilciler Meclisi’ne soktuğu Kasım ayındaki ara seçimlerden beri ABD’de farklı bir heyecan yaşanıyor. Demokrasiyi yozlaştırarak ülkede bir ‘tek adam’ rejimi kurma hevesindeki megaloman Trump’ın saçmalıklarından bunalanlar, sosyalist bir programla ve taze bir söylemle ilgi odağı haline gelen Alexandria Ocasio-Cortez gibi genç siyasetçilerin estirdiği yeni rüzgarla derin bir nefes aldı. Trump ise “bunlar Amerika’yı sosyalist yapmak istiyor” diyerek bir korku rüzgarı estirmek istiyor.
Bu Türkiye’de de yıllardan beri kullanılan bir yöntem. Benim gençlik yıllarımdan beri modası geçmeyen korkuların başında “vatan elden gidiyor” korkusu gelir. Her dönemde değişen dış ve iç düşmanlar yaratılır ve “vatan elden gidiyor” teranesi gündeme getirilir. Devletin ve milletin “bekasının” bu tehlikenin önlenmesine bağlı olduğu vurgulanır iktidar sahiplerince.
Bunun uzantısında “şeriat geliyor” korkusu ile “komünizm geliyor” korkusu da çok kullanılmıştır bu ülkede. Askeri darbelere gerekçe yaratmak için de bu korkular kullanılmış ve darbeyle iktidarı ele geçirenler, hem şeriatın hem de komünizmin gelmesini önlediklerini ileri sürerek kendilerine meşruiyet kazandırmaya çalışmıştır.
Trump’ın “sosyalizm geliyor” feryadı
Komünizm ya da sosyalizm geliyor korkusunun büyük cadı kazanlarının kaynatılmasına neden olduğu ülkeler arasında ABD’nin özel bir yeri var. 1950’lerde yaşanan komünist avı unutulmuş değil. Toplumu birbirine düşman kamplara bölerek yönetme konusunda hayli iddialı olan Başkan Trump da şimdi yeni bir korku dalgası estirerek 2020’de yapılacak başkanlık seçimi için kendine bir platform oluşturmak istiyor. Demokrat Parti’nin, “millenials” diye tanımlanan, 1981-1996 arasında doğanlar kuşağından yeni milletvekillerinin şimdi ortaya attığı radikal tezlerin ve Green New Deal (Yeşil Yeni Düzen) programının ABD’yi felakete sürükleyeceğini vurguluyor.
Aslında Demokrat Parti içinde, Trump’ın bir “sosyalizm geliyor” korkusu yaratarak 2020 başkanlık seçimindeki şansını artırmasından çekinerek daha ılımlı bir çizgi izlenmesini savunanlar da yok değil. Demokrat Parti’den başkan adaylığı yarışına katılmak isteyen ve çoğu kadın olan adayların sayısının iki haneli rakamlara çıkması da sonuçta Trump’ın işine yarayabilir ama şu anda ABD’de esmeye başlayan “ilerici” rüzgarın önemini küçümsemek doğru değil.
Yeşil Yeni Düzen hedefi
Kısaca AOC diye anılan Alexandria Ocasio-Cortez’in bir yasa tasarısı halinde Temsilciler Meclisi’ne sunduğu Green New Deal programı ilk bakışta fazla iddialı görünse ve trilyonlarca dolarlık bir harcama gerektirse de, küresel kapitalizmin yaratmış olduğu çok boyutlu çıkmazın ancak radikal bir değişim programıyla aşılabileceği fikrinden yola çıktığı için önemli.
Yeni Yeşil Düzen programı iklim değişikliği tehdidinin aşılması için ABD’nin elektrik enerjisi ihtiyacının %100’ünün yenilenebilir kaynaklardan sağlanmasını, çalışmak isteyen her Amerikalıya güvenceli istihdam olanağı ve sağlık hizmeti sağlanmasını ve bütün bu hedefleri kapsayan bir ekonomik seferberlik planının uygulanmasını öngörüyor.
Bu çok iddialı programın uygulanması ancak Demokrat Parti’nin yalnızca başkanlık koltuğunu değil Kongre’nin her iki kanadında çoğunluğu ele geçirmesi halinde mümkün olabilecek. Şu anda önemli olan, bu çok iddialı dönüşüm programının ABD’de farklı çevrelerde geniş yankı yapması ve programın öncülüğünü yapan AOC’nin adeta bir pop yıldızı gibi ilgi görmeye başlaması.
New York Amazon’a yüz vermedi
Belki daha da önemlisi, dünyadaki ve ABD’deki gelişmeleri kaygıyla izleyen kesimin tepkisini daha somut biçimde ortaya koymaya başladığı görülüyor ABD’de. Trump’ın ve temsil ettiği anlayışın ülkeyi çıkmaza sürüklediğini düşünenlerin ve “bu böyle gitmez” diyenlerin yanı sıra, eşitsizliğin artmasına ve dijital ekonominin yarattığı tekellerin ve yeni zenginlerin her alana hükmetmesine tepki gösterenlerin de seslerini yükselttiği gözden kaçmıyor.
Bu tepkinin ilginç bir örneği geçen hafta New York’da yaşandı. Hızla yükselen Amazon şirketinin New York’ta ikinci bir karargah binası inşa etmek için yaptığı anlaşmaya kent halkının bir bölümünün ve onları temsil eden bazı siyasetçilerin karşı çıkması üzerine Amazon projeden vazgeçtiğini açıkladı. ABD’de mevcut düzene karşı esen rüzgarı hafife almamak gerekiyor galiba.