ABD’de beklenen politika normalizasyonu ve etkileri

Fatma MELEK
Fatma MELEK PİYASA GÖZÜYLE [email protected]

 

Risksiz ABD 10 yıllık tahvil faizi Mayıs’tan sonra  %1.93’den %2,9’ye yükselirken,  gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ)  dolar cinsinden borçlanma maliyetleri yükselme trendinde. Bundan sonraki beklenti önümüzdeki 3 yılda ABD 10 yıllık faizlerin kademeli yükselerek bir normalizasyon sürecine girmesi.

Veri akışı desteklerse, Fed 2014 ortasında tahvil alım programını sonlandıracak. Bunun olabilmesi  için 2013 yılı başından bu yana görülen aylık 200 bin kişilik istihdam artışının devam etmesi gerekiyor. Bu da 2014 ortasında  tahvil alım programının bitirileceği %7 işsizliğe tebakül ediyor. Bu istihdam artışı  devam ettiği takdirde Fed’in politika faizinde normalizasyonun başlaması için gerekli referans seviyesi olan %6.5 işsizliğe 2014 sonunda ulaşılıyor. Piyasalarda da 2014 sonu veya 2015 başı ilk politika faiz artırımı öngörülüyor.

Uzun vadeli faizlerin kabaca enflasyon beklentisi ve reel büyüme oranı beklentisinin toplamından oluştuğunu görüyoruz Fed’in bu iki değişken için açıkladığı tahminlerin, bu eşitliğe dayanarak ima ettiği  ABD 10 yıllık tahvil faiz oranı  2013 sonu için %3.2-%3.4 aralığında bulunuyor. 2014 için ise %4.2-%4.6 aralığı makul olabilir. Türkiye’nin 10 yıllık borçlanması  ve ABD borçlanması arasında fark ise  uzun vadeli bir ortalamada %6 civarında seyrediyor.

Mayıs başından beri GOÜ’lerin para birimleri ortalamada %12, hisse senetleri yaklaşık %5 düşüş gösterirken, uzun vadeli yerel tahvil faizleri 200 baz puan civarında artış gösterdi. Türkiye’de bu oranlar sırasıyla %14.8, %24.5  düşüş ve yaklaşık 370 baz puan artış şeklinde gerçekleşti. Türkiye’nin, ekonomik temelleri ile örtüşmeyen derecede fazla satış baskısı ile karşı karşıya kaldığını düşünüyoruz; zira Türkiye’nin uzun vadeli faiz oranlarındaki artışın, kurdaki değer kaybının ima ettiği seviyelerin çok üzerinde olduğu görülüyor. Dolayısıyla TCMB’nin kısa vadeli faizleri %6,75-%7,75 bandında tutma kararlılığı makul gözüküyor.

Üç büyük gelişmekte olan ülke olan Brezilya, Hindistan ve Endonezya’nın yerel para birimleri önemli satış baskısı altında kalarak sırasıyla %17.4; %25.9 ve %17.5 seviyesinde değer kaybetti. Bu ülkelerin yerel para birimlerindeki kaybın Türkiye’den çok daha yüksek olduğu görülüyor. Her üç ülkede de ortak bir resim karşımıza çıkıyor: Düşük büyüme, artan cari açık ve hedef üzeri enflasyon ayrıca Hindistan’da stabilize olmayan faiz oranları.

Brezilya’da 2013 yılı büyüme tahminleri Mayıs’tan bu yana sürekli aşağı yönlü revize ediliyor. Buna rağmen cari açığın milli gelire oranı bozulma trendinde. 2008 kriz öncesinde cari denge pozitif idi. Brezilya’daki temel sorun büyümeyi besleyecek altyapı ve benzeri diğer verimli yatırımların gerçekleşmemesi. 

 Endonezya’da da büyüme yavaşlama trendinde, iç talep zayıflıyor. Cari işlemler açığı ise 2011’den bu yana bozulma trendinde. Bu yıl politika faizi 125 baz puan artış la %7 seviyesine geldi. Endonezya Japonya merkez bankası ile 12 milyar Dolar tutarında swap anlaşması imzaladı.

Hindistan rupisi gelişmekte olan ülke para birimleri içerisinde en fazla değer kaybedeni: Hindistan Merkez Bankası, Temmuz ortasında kısa vadeli gösterge faizini %10,25 seviyesine yükseltti.  Ancak bu politika adımı istenen sonuçları getirmedi ve likidite sıkışıklığı yaratarak uzun vadeli faiz oranlarının yükselmesini getirdi.

Türkiye  ise 2012’de yaşanan yeniden dengelenme sürecinin ardından ılımlı bir büyüme trendine girildi. Cari işlemler açığı yüksek ancak altın ticareti hariç tutulduğunda geriliyor.  Enflasyon Ağustos’ta gerileme gösterdi ancak döviz kuru hareketlerinden dolayı fiyatlama davranışlarındaki bozulma önemli bir risk unsuru. TCMB, son piyasa dalgalanmasına döviz likiditesi sağlayarak ve kısa vadeli faizleri belirli bir eşik seviyesinin (%7,75) altında tutmayı amaçlayarak bu türbülansın ekonomik büyümeye olan maliyetini en aza indirgemeye çalışıyor. Türkiye için büyüme görünümü yılın başına göre kısa vadeli bir miktar gerilese de orta-uzun vadeli görünümü sağlam görüyoruz.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
2016 Beklentiler 07 Ocak 2016