ABD'ye 'bir tekme de Çin'den' korkusu
Harvard Üniversitesi Profesörü Joseph S. Nye'a göre Çin, ABD'nin notunu düşürmeyi göze alamaz. Bunun nedeni dünyanın en büyük iki ekonomisinin birbirine bağımlı olması. Aynı Soğuk Savaş sürecinde korunan terör dengesi gibi, iki ekonsominin işbirliği çok önemli.
Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's'un, dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin AAA olan kredi notunu, AA+'ya düşürmesinin ardından, Büyük Buhran dahil, bugüne kadar çok sayıda kriz atlatan ABD ekonomisi, tarihinde ilk kez böyle bir olayla karşı karşıya kalmanın şoku içinde. ABD Başkanı Obama ise not düşüşüne rağmen, "ABD'nin kredi notu her zaman ama her zaman "üç A" olacak" diyor.
Peki, dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin bu durumu karşısında, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin nasıl bir tepki verecek? Ya da, Harvard Üniversitesi Profesörü Joseph S. Nye, Jr'un dediği gibi, S&P'den sonra "Çin de, ABD'nin notunu düşürmeyi göze alabilecek mi?"
Standard & Poors ABD'nin uzun vadeli borçlanma puanını indirdiğinde, Çinli yetkililerin ve düşünce kuruluşlarının farklı yorumları gündeme geldi. Bunlardan en dikkat çekicileri şunlar oldu;
. ABD'nin yapısal borç sorunlarını çözmesi gerekiyor. Askeri ve sosyal refah harcamalarında kısıntı yapmak zorunda.
. Washington borçlanma bağımlılığını tedavi etmek ve kendi imkanları ile yaşamak zorunda.
. ABD'nin durumu, uluslararası finans piyasalarında kısa vadede kaos yaşanmasına neden olacak. Çin'in rezervleri doğrudan etkilenecek. Çin, yeni yatırımlara yönelmek zorunda kalacak, çünkü ABD doları artık güvenli değil.
Çin, doları terk edecek mi?
Harvard Üniversitesi Profesörü Joseph S. Nye, "Yıllar boyunca yuanı nasıl yönetmesi gerektiğine dair ABD'nin ders verme girişimlerine alışkın olan Pekin için harika bir zaman olmalı" dese de, laftan çok, hareketin önem taşıdığını da vurguluyor.
"Asıl test, Çin'in dolardan net bir şekilde uzaklaşıp uzaklaşmaması olacak" ifadesini kullanan Prof. Nye'ın yorumları şöyle: " Çin, rezervlerinde küçük çağlı düzeltmeler yapsa da, dolara çok fazla iyi alternatif yok. Öte yandan, doların yerini alacak uluslararası döviz sepeti önerisi de çok fazla ilgi görmüyor. Tabii ki Çin, döviz ve kredi piyasalarını açarak, yuanın rezerv parası olması yönünde hareket edebilir, fakat otoriter siyasi sistem bu derece bir ekonomik özgürlüğe istekli ve hazır değil. ABD'nin kredi notunun düşürülmesi, birçok yorumcu tarafından, ABD ve Çin arasındaki küresel güç dengesinde büyük bir kayma olarak değerlendirildi. Bazı gevezeler, Amerikan donanmasının Çin'e çok yaklaşmaması uyarısında bulundular; çünkü Çinliler gemilerimizi yakalarlarsa, onlardan fidye almaya devam edemezdik. Fakat bu tür şakalar, gücün doğasını anlamaktan uzak."
Ekonomik güç ekonomik bağımlılık derecesine bağlı
Prof. Nye, "gücün doğası"nı tanımlamak için son kitabı "The Future of Power" (Gücün Geleceği)'ne gönderme yapıyor. Her ne kadar yorumcular sürekli olarak Çin'in durdurulamaz büyüme hızına ve ABD doları rezervlerine işaret etseler de, Prof. Nye'ın dikkat çekmeye çalıştığı unsur, "ekonomik gücün yaratılmasında ve sınırlandırılmasında karşılıklı bağımlılığın rolü."
Nye, güç ve karşılıklı bağımlılık arasındaki ilişkiyi şöyle anlatıyor: "Eğer ben sana, senin bana olduğundan daha fazla bağımlıysam, güç sende demektir. Eğer her ikimiz de eşit şekilde birbirimize bağımlıysak, bu ilişkide çok fazla güç yok anlamına gelir. Bazılarına göre, Çin, elindeki dolarları satma tehdidinde bulunarak, ABD'yi dize getirebilir. Fakat bunu yaparsa, sadece rezervlerinin değer kaybetmesine yol açmaz, aynı zamanda ABD'nin ucuz Çin malı ithalatını da riske atmış olur. Bu da Çin'de iş kaybı ve istikrarsızlığa yol açar."
Soğuk Savaş'taki terör dengesi gibi
ABD dize gelirse, Çin de zor durumda kalır görüşünü savunan Nye, içinde bulunduğumuz durumu, Soğuk Savaş dönemindeki terör dengesine benzetiyor. Nye'ın değerlendirmeleri şöyle: "Soğuk Savaş döneminde, saldırının bedeli, kaçınılmaz olarak her iki tarafın da yıkımı anlamına geliyordu. Dolayısiyle her iki taraf da, bir yandan kendi piyasa ilişkilerinin yapısını ve kurumsal çerçevesini belirlerken, diğer yandan karşılıklı bağımlılık dengesini korumaya özen gösterdiler. ABD 2010 yılında, Tayvan'a silah satarak Çin'i kızdırdığında, bazı Çinli generaller, dolara dumping uygulayarak ABD'nin cezalandırılmasını gündeme getirdiler. Çinli liderler ise akıllı davranıp bu öneriyi geri çevirdiler.
Çin'le ilgili Amerikan gücüne bakacak olursak, aslında her şeyi ileride Çin'de yaşanacak siyasi değişimin yol açabileceği belirsizlikler şekillendirecek. Çin'in boyutu ve ekonomik büyüme hızı, ülkenin ABD karşısındaki gücünü kaçınılmaz olarak artıracak. Çin, güç kaynakları açısından ABD'ye yaklaşsa da, bu mutlaka ABD'yi geçecek anlamına gelmiyor. Her ne kadar Çin, kendi iç pazarına yönelik sorun yaşamıyorsa da, temel öngörülerin büyük bir bölümü GSMH büyüme oranı doğrultusunda yapılıyor. Bu öngörüler, ABD'nin askeri ve yumuşak gücünü; Çin'in jeopolitik dezavantajlarını yok sayıyor. Çin'in gücüne ulaşmaya çalışan Japonya, Hindistan ve diğerleri, ABD'nin varlığını memnuniyetle karşılıyor."
ABD'nin borç sorununun yanı sıra, yüksek eğitim, siyasi sistemin etkin bir şekilde çalışamaz hale gelmiş olması gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu ifade eden Prof. Nye, "Bunlar sadece resmin bir bölümü. Uzun vadede, ABD'nin mevcut sorunlarının çözümü var" diyor.
S&P'nin not indirmesi, uzun vadeli projeksiyonları etkilememeli
ABD ve Çin'in işbirliğine tüm dünyanın ihtiyacı olduğunu söyleyen Nye, "Dünyanın en büyük iki ekonomisinin, finansal istikrarı sağlamak, düşük karbonlu büyümeyi teşvik etmek gibi çok önemli sorumlulukları var. Fakat bazı Çinlilerdeki kibir ve milliyetçilik ile bazı Amerikalılardaki gereksiz çökme korkusu, bu geleceğin gerçekleşmesini zorlaştırıyor" yorumlarında bulunuyor ve ekliyor: "Yaşadığımız son finans krizi ya da S&P'nin not düşürmesi gibi kısa vadeli konjonktürel olaylardan yola çıkarak, uzun vadeli yanlış projeksiyonlar yapmak, siyasi açıdan pahalı hatalara yol açabilir."