ABD yönetiminin tutarsız zorlamaları kırılganlığı artırıyor!
Küresel ölçekteki ekonomik ve finansal eğilimler arasındaki uyumsuzlukların giderek daha tehlikeli olmaya başladığı bir süreçten geçiyoruz. Bu durum belirsizliği artırırken kırılganlık yönlü algıları ön plana çıkarıyor. ABD para otoritesinin olası eylemlerine yönelik söylemlere odaklanmak, endişelerin büyümesini önleyemiyor. Gözlerden uzak tutulan ve fiyatlanmayan olumsuzlukların, ne zaman ve hangi koşullarda sert sarsıntılara yol açabileceğini tahmin etmek giderek zorlaşıyor; bu durumun farkında olanlar, fırsat buldukça risklerini azaltıyor.
Normal koşullarda ekonomik eğilimlerin finansal eğilimler üzerinde belirleyici olması lazım; kurallı piyasa anlayışının etkin çalışabilmesi ancak böyle mümkün olabiliyor. Finansal piyasalar ekonominin gerçek eğilimlerini değil de ihtiyaç duyulan beklentileri destekleyen senaryoları fiyatlamaya başladığında, her şey farklılaşıyor! Etkinlik kayboluyor ve ortaya çıkan sorunlar hızlanan bir şekilde ağırlaşıyor; eğilimler sürdürülebilir olmaktan çıkıyor ve ekonomi politikaları geleneksel çizgiden geri dönmemek üzere uzaklaşmak zorunda kalıyor. Şeklen pek bir şey değişmiyor gibi görünse de, işleyiş farklılaşıyor ve tüm teorik tanımlamalar anlamını yitiriyor. Para otoritelerinin araç bağımsızlığı da bu durumlardan etkileniyor.
ABD'de varlık değerlerinin balonlaşması için ne gerekirse yapılıyor
Mesela ABD sermaye piyasalarındaki eğilimleri mercek altına alalım! Mevcut yönetim menkul ve gayrı menkul şeklindeki varlık değerlerinin balonlaşması için ne gerekirse yapmaya çalışıyor; hem de yan tesirlerini ve balonculuğun küresel kredi krizlerini tetikleyecek en tehlikeli durumlardan biri olduğu gerçeği olduğunu dikkate almadan! Küreselleşme denilen kuralsızlığın rahmetli olduğunu ve hayali ile geniş kitleleri oyalamanın giderek zorlaştığı koşullarda!
ABD para otoritesi, faizleri düşürebileceği yönündeki güvercin tarzı söylemler ile panik eğilimler yaşanmasını önlemeye ve piyasalardaki gerginliği azaltarak siyasileri kısmen sakinleştirmeye çabalıyor! Fakat bilanço küçültmeyi sonlandırmak konusundaki isteksizliğini korumaya devam ediyor. ABD hisse senedi endeksleri, 2008 yılındaki küresel kredi krizi öncesinin rekor düzeylerini nerede ise ikiye katlamış durumda. Tahvil fiyatlamalarında ise yine balonlaşma ve buna bağlı kırılganlık çok, fakat söyleme yansıyan durgunluk fiyatlamasından eser yok; özel kesim tahvilleri ile kamu borç senetleri arasındaki getiri farkı açılmıyor!
Enflasyon balonu olmadığından maliyet kökenli enflasyon baskısı sınırlı
Evet, 2008 yılının koşullarından daha farklı bir durum var; şimdilik emtia balonları söz konusu değil ve buna bağlı maliyet kökenli enflasyon baskıları oldukça sınırlı. Paranın çok daha bol olmasına rağmen emtia fiyatlarının görece daha düşük olması, yapay zorlamaların bir sonucu ve böyle devam etmesi ihtimali çok yüksek değil! Eğer ticaret savaşları kısmen rafta kalacak ve ABD’deki finansal balonları korumak üzere doların diğer paralara karşı değerlenmesini önleyecek müdahaleler devreye alınacak ise, emtia fiyatlarındaki mevcut durum kalıcı olamaz! ABD para otoritesi, yaşanabilecek olumsuzlukları seyretmek dışında bir şey yapamayabilir ve sistemik çöküşü ötelemek adına hiçbir şey yapamayabilir!
Büyümesi önlenemeyen ve sadece geçici olarak duraklatılabilen bazı konular da öngörülebilirliği azaltıyor. Korumacılık, küresel ekonomiyi durgunlaşma beklentileri nedeniyle riskten kaçınma eğilimini güçlendirerek sistemik çöküşü tetikleyebilir! İran yaptırımları konusunda geri adım atılmaz ise Hürmüz Boğazı trafiğinde yaşanacak aksamalar emtia fiyatlarını yukarı yönde hareketlendirerek, yine sistemik çöküşün fitilini ateşleyebilir! Bu iki konuda ABD para otoritesinin, olumsuzlukları kısmen de olsa durdurmak için yapabileceği fazla bir yok!
Daha açık bir dil ile ifade edelim! 2020 Kasım ayındaki Başkanlık Seçimlerine yönelik siyasi tasarımlar, küresel kırılganlığı arttırıyor. Risklerini azaltmak isteyenlerin sayısı artıyor, para otoritesi desteği olsa bile sistemi oluşturan kurumsal yapının bir kısmı daha fazla yük altına girmek istemiyor.
Korumacılık ve balonculuk yanı sıra yaptırım zorlamalarında ısrarcılık bir arada yürümüyor. 2018 yılı Ocak ayı sonunda ABD sermaye piyasalarında yaşanan ve daha sonra kronikleştiği gözlenen sert satışlar riskini ortadan kaldırmak giderek zorlaşıyor. Günü kurtarma anlayışının sonuna yaklaşıldığı algısı güçlendikçe kırılganlık artıyor!