ABD yeni gümrük vergilerini askıya aldı ama Çin hariç!

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

PROF. DR. MURAT KOÇ Çağ Üniversitesi Rektörü

ABD Başkanı Trump, tartışma­lı gümrük vergisi paketinin büyük bir bölümünü 90 günlüğü­ne askıya aldığını duyurdu. Hazine Bakanı Scott Bessent, önümüzde­ki hafta 70’ten fazla ülkeyle güm­rük vergisi anlaşmaları üzerine görüşüleceğini söyledi. ABD’den yapılacak ithalata yüzde 84’lük gümrük vergisi getiren Çin için­se gümrük vergileri tekrar artırı­larak yüzde 125’e çıkarıldı. Beyaz Saray ayrıca Çin’in fentanil üreti­mindeki rolüne atfen ilave yüzde 20’lik bir tarife daha ekledi; böy­lece Çin’e toplam vergi oranı fiilen yüzde 145’e ulaştı . Peki, atılan bu geri adımın ve Pekin’e karşı sergi­lenen katılığın nedeni ne?

Stratejik ve çok katmanlı bir hamle

Trump yönetiminin gümrük vergileriyle ilgili aldığı bu iki yön­lü karar; -bir yandan birçok ülke­ye karşı yumuşama, diğer yandan Çin'e yönelik sertleşme- strate­jik ve çok katmanlı bir dış ticaret ve jeopolitik hamle olarak yorum­lanabilir. Bu geri adımın ve eşza­manlı Çin’e karşı uygulanan sert politikanın birkaç temel nedeni var.

1- Müttefikleri kaybetmeden Çin'e karşı koalisyon kurma arayışı

* ABD, Trump döneminde ‘Ön­ce Amerika’ politikasıyla birçok ülkeyle ticari gerilim yaşamıştı. Ancak Çin'e karşı yalnız hareket etmenin etkisiz kaldığı anlaşılın­ca, Washington 70’ten fazla ülkey­le görüşmeler planlayarak ticaret alanında bir ‘ittifak’ oluşturmayı amaçladı.

Avrupa, Japonya, Güney Kore gibi geleneksel müttefiklerle iliş­kiler yeniden düzenlenmek iste­niyor.

Bu ülkelerin desteğiyle Çin’e karşı daha etkili bir ekonomik bas­kı uygulanması hedefleniyor.

2- ABD ekonomisindeki bas­kılar ve iç politika dinamikleri

Trump yönetiminin yüksek vergileri özellikle Amerikan sana­yisini koruma amacıyla gündeme gelmişti. Ancak:

Artan ithalat vergileri nede­niyle enflasyonist baskılar ve üre­tim maliyetlerinde artış yaşandı.

Amerikalı çiftçiler ve sanayi­ciler, ithal girdilere yüksek vergi ödemek zorunda kaldıklarından Trump yönetimine baskı yaptı.

2025 seçimleri yaklaşırken hızla belirginleşen orta sınıf seç­meni kaybetmeme kaygısı, bazı ge­ri adımları beraberinde getirdi.

3- Çin’e karşı kararlılık mesa­jı: Sinyal gönderme stratejisi

Trump yönetimi geri adım gibi görünen bu süreçte Çin’e yönelik tavrını daha da sertleştirerek bir denge politikası izliyor:

Çin’in ‘Devlet destekli tekno­loji transferi’, ‘adil olmayan tica­ret uygulamaları’ ve ‘casusluk faa­liyetleri’ gibi konular uzun süredir eleştiriliyordu.

İthalata yüzde 125 gibi rekor bir gümrük vergisi uygulanarak, Çin’e karşı caydırıcılık artırılıyor.

Aynı zamanda müttefiklere “Sizle iş birliğine açığız, ama Çin’e karşı netiz” mesajı verilmiş oluyor.

4- Jeopolitik rekabetin eko­nomik araçlarla yürütülmesi

Bu karar yalnızca ekonomik değil, jeopolitik bir stratejinin par­çası olarak da okunabilir:

Çin’in ‘Kuşak ve Yol’ projesi ve Asya-Pasifik’teki etkisi, ABD tara­fından uzun süredir tehdit olarak görülüyor.

Yüksek vergi politikası, Çin mallarının küresel pazardaki reka­bet gücünü azaltmayı hedefliyor.

Ayrıca ABD, Çin’in yarı ilet­kenler, yapay zekâ ve kritik mi­neraller gibi stratejik alanlardaki yükselişine karşı ticaret bariyerle­riyle karşı koymaya çalışıyor.

Büyük bir santranç hamlesi

Trump yönetiminin bu hamlesi, yüzeyde ‘geri adım’ gibi görünse de daha büyük bir satranç hamlesinin parçası. Bu kararlarla, müttefik­lerle köprüler yeniden kurulmaya çalışılırken, Çin’e karşı ekonomik ve siyasi baskı dozajı artırılıyor. Bu dinamiklerin gelecek aylarda küresel ticaret sisteminde yeni it­tifaklar, tedarik zinciri kaymaları ve jeopolitik kırılmalar yaratma­sı olası.

Küresel biek güreşine döndü(1, 2)

Trump’ın 2025 yılında aldı­ğı gümrük vergisi kararı, küre­sel ekonomi ve diplomasiyi sar­san cesur ama riskli bir hamle­dir. Bir yandan ABD’nin onlarca yıllık ticaret politikasında görül­memiş oranda tarifelerle ‘şok ve dehşet’ stratejisi uygulanmış; di­ğer yandan bu strateji planlı bir geri adım ile müzakereye alan aç­mıştır. 90 günlük tarife molası, Trump’ın ‘tehdit ve sonra müza­kere’ yaklaşımının bir tezahürü olarak, ABD’ye kısa vadede nefes alma ve ilişkileri yeniden tanım­lama imkânı vermiştir. Scott Bes­sent liderliğinde başlatılan yoğun diplomasi trafiği, ABD’nin müt­tefiklerini yanına çekme ve Çin’i yalnızlaştırma çabasına işaret ediyor. (3)

Bu süreçte ABD, geleneksel it­tifaklarını zorlasa da tamamen koparmadı; aksine ekonomik çı­karlar için yeniden pazarlık ma­sasına oturttu. Çin ile yaşanan ger­ginlik ise, ticaret savaşını adeta küresel bir bilek güreşine dönüş­türdü. Yüzde 125 (toplamda yüzde 145) gibi rekor tarifeler ve yüzde 84 misillemelerle iki dev ekonomi karşılıklı yaralar aldı .(4, 5)

ABD ekonomisi, bu hamlenin yansımalarını ithal malların pa­halılaşması, enflasyonist baskı, ih­racat kayıpları ve finansal dalga­lanmalar şeklinde hissetti. Sanayi ve tarım sektörleri özellikle etki­lendi; sanayi yüksek maliyet ve be­lirsizlikle boğuşurken, tarım kesi­mi pazar daralması sorunu yaşadı. Yine de Trump yönetimi bu zor­lu dönemde bazı kazanımlar elde etmeyi umarak hızlı müzakereler yürüttü.

Dış politika boyutunda, Trump’ın kararı ABD’nin güç poli­tikasını vurguladı: Ticaret ortakla­rına sert yaptırımlar uygulayarak ABD’nin çıkarlarını dikte ettirme­ye çalışmak ve rakip gördüğü Çin’i tecrit etmek. Bu strateji, müttefik­lerde kısa vadeli tavizler kopar­sa da uzun vadede ABD’ye duyu­lan güveni sorgulattı ve alternatif arayışları tetikledi. Küresel tica­ret sistemi, bu dönemde ciddi bir sınavdan geçti; çok taraflılık ilkesi yerini büyük güçlerin bilek güreşi­ne bıraktı. Trump’ın 2025 tarifeler kararı, etkileri itibarıyla hem eko­nomik hem jeopolitik sonuçlar do­ğurarak tarihe geçti. Önümüzdeki dönemde kritik soru, 90 günlük sü­renin kalıcı anlaşmalarla sonuç­lanıp sonuçlanmayacağıdır. Eğer Trump yönetimi müttefiklerle kayda değer anlaşmalar imzalayıp cepheyi konsolide ederse, Çin üze­rinde baskı artacak ve belki Pekin’i de masaya çekebilecektir. Böylece küresel piyasalarda bir miktar is­tikrar sağlanabilir. Aksi takdirde, yani 90 gün sonunda anlaşma çık­maz ve tarifeler tam kapsamıyla geri dönerse, küresel ticaret sava­şının daha sert ikinci raundu baş­layacaktır. Bu durumda dünya eko­nomisini resesyona sürükleyecek kadar ciddi bir kriz tetiklenebilir, zira hem ABD hem diğer ekonomi­ler böylesine yaygın bir tarife du­varından büyük zarar görür.

Sonuç itibarıyla 2025’te Trump’ın tarifeleri askıya alıp Çin’e yüklenme kararı, yüksek riskli bir pazarlık oyunu olarak de­ğerlendirilebilir. Önümüzdeki ay­larda diplomasinin başarılı olup olmayacağı, bu hamlenin nihai olarak ustaca bir stratejik manev­ra mı yoksa küresel ekonomik is­tikrarı bozan bir hata mı olduğu­nu ortaya koyacaktır. Şimdilik gö­rünen, ABD’nin geleneksel ticaret politikasından radikal sapmalar içeren bu dönemin, dünya ticaret tarihine çalkantılı bir sayfa olarak yazıldığıdır.

1-https://www.foxbusiness.com/eco­nomy/scott-bessent-says-up-70-nati­ons-want-negotiate-over-trumps-tariffs

2-https://www.reuters.com/busi­ness/trump-trade-team-chases-90-de­als-90-days-experts-say-good-luck-wit­h-that-2025-04-12

3-https://www.reuters.com/world/us/ bessent-says-trump-can-likely-reach-ta­riff-deals-with-us-allies-2025-04-09

4-https://www.pbs.org/newshour/ world/china-reaches-out-to-other-nati­ons-as-trump-layers-on-tariffs

5-https://www.investopedia.com/whi­ch-countries-are-retaliating-and-whi­ch-are-negotiating-trump-s-tariffs-up­date-11711796

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar