ABD vergi artışları, korumacılık eğilimi, Çin
Korumacılık gündemdeki önemini artırıyor. ABD’nin çelik ithalatına %25, alüminyum ithalatına %10 vergi koyması ve Başkan Trump’ın "Ticaret savaşları iyidir ve kolay kazanılır” açıklaması, global ticaret savaşı olasılıklarını gündeme getirdi.
Bu vergi uygulamasının küresel ekonomiye etkisi sınırlı olsa bile, ABD’nin bu adımı, önceden başlatılan adımların devamı niteliğinde; Trump yönetimi, öncesinde, kereste, güneş panelleri, çamaşır makinesi ithalatını kısıtlayıcı önlemler açıklamıştı. Dolayısıyla asıl konu, ABD’nin bu adımlarını diğer sektör ve ürün gruplarında devam ettirme olasılığı ve buna diğer ülkelerin nasıl karşılık vereceği. ABD’nin dış ticaret açığı verdiği ürün grupları bundan sonra gelebilecek olası yeni tarifeler için aday olabilir; örneğin otomobil dış ticaret açığı ABD ticaret açığının önemli bir kısmını oluşturuyor.
Korumacılık eğiliminde olabilecek genel artıştan hangi ülkeler daha fazla etkilenebilir? ABD iç talep ağırlıklı bir ekonomi. İhracatın milli gelire oranına bakıldığında AB’de bu oran %20, Çin ve Japonya’da ise %16 seviyelerinde. Daha yüksek dışa açıklık, bu ekonomileri, gümrük vergilerindeki artışlara daha hassas kılıyor.
Özellikle gelişmiş ülkelerle, genele yayılan bir ticaret savaşı beklenilmese de korumacılık eğiliminin uzun süre devam edebilecek olmasına da hazırlıklı olunmalı. Bu bağlamda Çin gündemde oluyor.
ABD’nin Çin’e karşı verdiği dış ticaret açığı 375 milyar dolar. Yapılan bazı çalışmalara göre; Çin kaynaklı düşen ithalat maliyetinin, ABD ekonomisine getirdiği iş kaybının 1999-2016 yılları arasında 2.65 milyon kişi olduğu tahmin ediliyor.
İlerleyen dönemde önemli konular arasında Nafta ve Çin-ABD dış ticaret ilişkisi olacak.
Nafta ile devam eden müzakerelerde ise diğer ülkelerle çok sınırlı yol alındı. ABD tarafına göre, 30 ayrı fasıldan sadece 6’sında anlaşma sağlanabildi. Örneğin otomotiv sektöründeki dış ticaret faaliyetlerinden ABD’nin daha yüksek oranda bir net katma değer beklediği belirtiliyor. Son gümrük vergisi uygulamasında, Kanada ve Meksika’nın kapsam dışında tutulması da Trump’ın Nafta müzakerelerinde bir taktik kararı olduğunu düşündürüyor.
Çin ile olan yüksek dış açık ABD’yi rahatsız ediyor. ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu, Çin’in fikri mülkiyet politikalarını ve teknoloji transferlerini soruşturuyor. Bu transferlerin boyutu, 2017’de Çin milli gelir gelirinin sadece %0,1’i olmuş. Bu rakam da düşük addediliyor.
Küreselleşme eğilimlerine baktığımız zaman; Çin ekonomik etki alanını artırıyor. Çin yönetimi bir çok gelişmekte olan ülkede doğrudan yatırım yaptı. Halen ise Çin, “Kuşak ve Yol” projesi ile Asya, Afrika, Orta Doğu ve Avrupa’yı içeren ve merkez üssü Çin’de olan yeni bir global ekonomik entegrasyon girişimi başlatmış durumda. Buna karşılık ABD’nin dış ticaret politikasında korumacı eğilimlerini güçlendirmesi, Çin’in bu entegrasyon eğilimini hızlandırabilecek gibi gözüküyor.