ABD ve Avrupalılar, Asya krizinde tavsiye ettikleri politikaların tam te

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

ABD ve Avrupa küresel finans krizi ile çalkalanırken, Asya bu fırtınada sakin bir görüntü sergiliyor. Bu sakinliğin nedenini anlamak için kamu yönetiminde dünya çapında uzman bir isim olan Prof. Kishore Mahbubani'ye kulak vermekte fayda var. Öncelikle Mahbubani'yi daha yakından tanıyalım. Singapur Ulusal Üniversitesi, Lee Kuan Yew Kamu Politikası Okulu, Kamu Politikası Uygulamaları Bölümü Dekanı Prof. Kishore Mahbubani, 2001 ve 2002 yıllarında BM Güvenlik Konseyi Başkanı olarak görev aldı. 2005 yılında Foreign Policy and Prospect dergisi tarafından dünyanın en önemli 100 kamu entelektüeli arasında gösterilen Mahbubani, başarılı bir diplomat, düşünce adamı ve yazar olarak çok sayıda ödül kazanmış bir isim.

Mahbubani, 2008 yılı başında yayınlanan "The New Asian Hemisphere: The Irresistible Shift of Power to the East <http://www.mahbubani.net/book3.html>" kitabında, "Asyalılar, yani Çinliler, Hintliler, Müslümanlar ve diğerleri dünya tarihine yüzyıllardır seyirci oldular. Şimdi 'copilot' olmaya hazırlar" diyor ve aslında dünya ekonomisinin geleceğini Asya'ya bağlıyor bir anlamda.

"Asyalılar sonunda, serbet piyasa ekonomisinden, modern bilim ve teknolojiye kadar birçok alanda Batı'nın en iyi uygulamalarını anladılar, benimsediler ve uyguladılar. Hatta kendilerine göre yenilikçi oldular; Batı'da görülmeyen işbirlikleri geliştirdiler. Batı, Asya'nın yükselişine dayanabilecek mi? Asya'nın amacı Batı'ya hükmetmek değil, Batı'yı kopyalamak. Bu da aslında Batı için iyi bir haber. Tarihte, yeni güçler ortaya çıktıkça, gerilimler ve çatışmaların artığını görüyoruz. Bu mümkündür. Fakat buna engel olmak, dünyanın Asya'da dile getirilen yeni küresel işbirliği prensiplerini kabul etmesine bağlı" yorumunu yapan Mahbubani'ya göre Asya yakın gelecekte Avrupa ve ABD'ye her bakımdan kafa tutmaya hazır bir hale gelecek. Peki gelelim krize.

Asya bu krizde neden bu kadar sakin görünüyor?

Asya'nın küresel kriz karşısındaki sessizliği ne anlama geliyor?

Mahbubani'nin öncelikle dikkat çekmek istediği konu, ABD ve Avrupalı politika belirleyicilerinin, 1997-98 yıllarında Asyalılar'a tavsiye ettikleri politikaların tam tersini uyguluyor olmaları. "Asya krizi sırasında, 'batan bankaları kurtarmayın, faiz oranlarını artırın, bütçenizi dengeleyin' dediler. Milyonlarca Endonezyalı ve Tayvanlı, Batılı hükümetlerin şu anda yaptıklarını yapabilmiş olsalardı, çok daha iyi durumda olabilirlerdi. Ama buna izin verilmedi ve Batı'nın bu yüzden Asya'dan özür dilemesi gerekiyor" diyecek kadar açık konuşan Mahbubani, ABD ve Avrupalılar'ın tersine, Asyalılar'ın korkmadığını, paniklemediğini söylüyor. Bunun nedeni ise 1998 krizinden çok iyi ders almış olmaları. Mahrubani bu dersleri şöyle sıralıyor: "Finans sektörünü çok hızlı bir şekilde serbestleştirme, sınırlı boyutta borçlan, ciddi bir şekilde para biriktir, reel ekonomiye dikkat et, verimliliğin artmasına yönelik yatırımlar yap, eğitime odaklan. Sonuçta, ABD kartlardan finans evi kurarken, Asyalılar reel ekonomiye odaklandılar. İşte bu yüzden IMF'nin Çin için 2008 ve 2009 yıllarına yönelik yaptığı büyüme tahmini sırasıyla yüzde 9.7 ve yüzde 9.3, Hindistan içinse 2008'de yüzde 7.9, 2009'da ise yüzde 6.9."

Asyalılar her şeyi piyasa belirler düşüncesine inanmadı

Prof. Mahbubani'ye göre Asya'nın krizden etkilenmemesinin bir diğer nedeni de, Asyalılar'ın "piyasalar her şeyi daha iyi bilir, hükümet ise arka planda durmalıdır yönündeki garip ideolojiye kapılmamaları." Mahbubani, tüm Asya hükümetlerinin piyasalardaki "görünmez el"in, iyi yönetimin "görünen eli" ile dengelenmesi gerektiğini savunuyor ve iyi yönetimin, fırtınada sakin kalabilmek için çok önemli bir değer olduğunu ifade ediyor. Mahbubani, iyi yönetim konusunda eskiden Avrupa'nın Asya için rol model oluşturduğunu, fakat durumun artık çok farklı olduğunu söylerken, bu konuda oldukça da güzel bir örnek veriyor: "Bu yıl Avrupalı bir bankacı, Hindistan'da bankacılık lisansı almak için Hindistan Merkez Bankası'na danıştı. Şartlar konusunda bilgi aldı ve Hintli otoritelerin düzenleyici de tayin ettiklerini öğrendi. Avrupalı bankacı bunun üzerine, 'Sorun değil. Bizim düzenleme sistemimiz kusursuzdur' yorumunda bulundu. Hintli yetkilinin cevabı ise şöyle oldu: 'Subprime'dan sonra ABD'deki düzenleme konusunda emin değiliz. Northern Rock'tan sonra İngiltere'den emin değiliz; Societe General'den sonra Fransa'dan emin değiliz, UBS'den sonra İsviçre'den emin değiliz.' Sonuçta Batı düzenleme standartlarındaki konumunu kaybetti. Asyalılar kendi standartlarını belirlemeleri gerektiğini gördüler."

Mahbubani, geçtiğimiz haftalarda Pekin'de gerçekleşen Asya-Avrupa toplantısında, Asyalı hükümetlerin son derece sakin olduklarına da dikkat çekiyor. Çin Başbakanı Wen Jiabao ve Hindistan Başbakanı Manmohan Singh'in çok etkili konuşmalar yaptıklarını, fakat Batı medyasının bu konuşmalara yer vermediğini söyleyen Mahbubani, Asyalı liderlerin verecekleri doğru nasihatlar var diyor.

Asyalı liderlerin ön plana çıkardıkları konuların başında ise reel ekonominin gelişmesine verdikleri önem ve küresel ekonominin iyi yönetime ihtiyacı olduğu geliyor.

Dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması

Mahbubani son olarak serbest ticaret konusuna değiniyor ve ABD ve Avrupa halkı serbest ticarete yönelik inancını kaybederken, Asya ekonomilerinin serbest ticaret anlaşmaları konusunda çalışmaya devam ettiklerini söylüyor. "Çok az sayıda Batılı Çin ile Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği arasında gerçekleşen anlaşmanın dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olduğundan haberdar" diyen Mahrubani, bu büyüyen bağlılığın, küresel ekonomi için bir tür istikrar ve büyüme sütunu olarak değerlendirilebileceğini söylüyor.

Mahbubani'ye göre, en iyi haber, Asyalılar'ın çok büyük bir bölümünün geleceğe yönelik iyimserliğini kaybetmemiş olması. Kriz konusunda hayal görmüyorlar, ama en azından bu yüzyılın Asya yüzyılı olması için doğru yolda gittiklerini biliyorlar. İşte bu yüzden, başlıca Asya ülkeleri tüm dünya fırtına içinde savrulurken, sakin kalmayı başarıyorlar. Çünkü bugün sahip olunması gereken en büyük değerlerden birisi geleceğe güvenle bakabilmek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar